Bildiriden de vahim!

Bildiriden daha vahimi ne biliyor musunuz? Muhalefet partilerinin "Ne var bunda canım" tadındaki gevşekliği ve gece yarısı dolaşıma sokulan ve "Yüce Türk Milletine," diye başlayıp "Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir. Türk Milletinin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan'ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir." diye devam eden tehdit dilinin en rafine haliyle kaleme alınmış bu bildirinin CHP'nin başını çektiği bir grup tarafından ifade özgürlüğü şeklinde tanımlanmasıdır. CHP'nin bir türlü yüzleşemediği darbe sicilinin bu ülkeye nelere mal olduğu ortadayken "104 emekli amiral neyle darbe yapacak allasen" gevşekliği de iktidar bu vesileyle muhalefeti susturmaya çalışıyor yansıtması da milletin aklıyla dalga geçmektir.

Eski AİHM yargıcı Rıza Türmen "Kamuoyunda serbest bir tartışma ortamı olmadığı için açıklamalar bildiriler ile oluyor. Serbest bir tartışma ortamı olsaydı, her türlü fikir serbestçe söylenebilseydi, iktidar böyle bir ortam yaratsaydı, böyle bildirilere gerek kalmazdı" dedi.

İnsan gülemiyor bile.

Bu bakış açısına göre 104 general ülkemizde ifade özgürlüğü olmadığı için gece yarısı bildiri yayınlamışlar, ve yine ifade özgürlüğü olmadığı dolayısıyla bir televizyon kanalı ya da gazeteye konuşamadıkları için bu görüşlerini bir bildiri şeklinde dile getirmişlerdir.

Darbelerle kesin bir yüzleşme ancak darbe imasının dahi ayıplandığı bir toplumsal bilinç oluştuğunda mümkün olur. Bizde ne yazık ki CHP zihniyeti 27 Mayıs darbesinden bu yana Türkiye'de darbe organizasyonlarının merkezi olmuştur. 28 Şubat darbesi alenen desteklenmiş, 27 Nisan e-muhtırası demokrasi müjdesi olarak değerlendirilmiş 15 Temmuz darbesi tiyatro denilerek inkar edilmiştir.

CHP her darbeden kendine vazife çıkarmıştır.

Siyaseten kifayetsiz bu parti, kendi tabanını da darbeleri alkışlar konuma getirmiş ve ne yazık ki 15 Temmuz akşamı Atatürkçülerin FETÖ'cülerden medet umduğu bazı çirkin manzaralar oluşmuştur.

Muhalefetin darbe imalı bildiriyi "Mağduriyet kasmak için uydurulmuş sahte gündem" sözleriyle önemsizleştirmeye çalışması ise darbe bildirisinden daha vahim ve organize bir tutumun ifadesidir.

Dünyanın içinden geçtiği pandemi koşullarının her ülke için ekonomiyi en önemli sorun haline getirdiğini görmezden gelerek, -dahası Türkiye'nin uzunca bir süredir doğrudan muhataplarının da ikrar ettiği biçimde ekonomik araçlarla terbiye edilmeye çalışıldığı ortadayken- hiç bunlardan söz etmeden hayat pahalılığı üzerinden "ülke batıyor" algısı oluşturmak ve amiral muhtırasını bu algıya meze etmek ihanettir, zavallılıktır.

Ayrıca Türkiye daha dün çok kanlı bir darbe girişimi ile imtihan edilmiştir. Üstelik CHP genel başkanı bu darbeyi canlı yayında izlemiş ve ardından da tiyatro demiştir. 15 Temmuz'a tiyatro diyebilen birinin söylediği hiçbir sözün, yaptığı hiçbir tespitin esasında hükmü yoktur. Ciddiye alınması hatadır.

Kılıçdaroğlu'nun 104 amiralin emeklilik hayaline dönüştürdükleri muhtıraya muhtıra demesini beklemek de beyhudedir.

İnsanlar şuna inandırılmak isteniyor; ülkenin menfaati için söylenmiş sözleri iktidar, halkı konsolide etmek için darbe iması ve muhtıra olarak etiketlemeye çalışmaktadır. Dolayısıyla bu bildiri AK Parti'nin işine yaramıştır...

Madem bu işin böyle sonuçları olacağını düşünülmektedir, İktidara yapılan serzenişlerin neden onda biri bildiriyi yazanlara yapılmamaktadır.

Velhasıl bir akılsızlıktır gidiyor...

Bunlara göre, PKK eylem yaptığında da AK Parti'ye yarıyor, o halde eylemleri AK Parti yaptırıyor. Darbeler de AK Parti'ye yarıyor, o halde darbeleri AK Parti planlıyor.

Nasıl bir partiyse AK Parti su içse yarıyor!

Son bir şey daha; baksanıza etrafınıza darbe tarihi değil gayet "çağdaş" bir müdahale biçimi. Başarıya ulaşan, ulaşamadığı yerde bir istikrarsızlaştırma aracı olarak iş gören darbe enstrümanı ABD tarafından mütemadiyen kullanılıyor.

Öyle kimse hangi çağda yaşıyoruz falan demesin yani.

Hülasa 104 generale verilen toplumsal tepki azdır da çok değildir.

Toplum ayıplar, tepkisini ortaya koyar ama devletin yargısal kurumlarının bunun peşine düşmesi ve millete parmak sallayanları, "Aksi halde..." diyerek tehdit edenleri yine millet adına soruşturması gerekir.