İstiklal Marşı'mız kime yetmiyor?

İstiklal Marşımız'ı, içindeki dini duygu yoğunluğu ve Ezan-ı Muhammedi'yi vatana muhafız kılan örgüsü dolayısıyla elinden gelse değiştirecek olanlar var. Belki de faşizmin moda rejim olduğu zamanların ruhunu yansıtan Andımız'ı İstiklal Marşı'mıza tercih edecek olanlar...

Biliyorsunuz, Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip tarafından yazılan Öğrenci Andı 1933'ten 2013 senesine kadar her sabah ilk ve ortaokullarda öğrencilere okutuldu. İstiklal Marşımız pazartesi sabahtan, cuma ise akşam okunurken "Türküm, doğruyum, çalışkanım..." diye başlayan Öğrenci Andı her gün okutuluyordu.

2013'te hükümet bu uygulamayı kaldırdı. Danıştay da daha yeni, Andımızı kaldıran düzenlemeyi onayladı.

Öğrenci Andının kaldırılmasına o gün kimler karşı çıktıysa bugün de karşı çıkıyor, MHP dahil.

O gün "Ne iyi oldu" diyen liberaller ve solcular, Kemalizmin güvenli kollarına sığındıkları için, HDP'liler de CHP ile ittifaklarının diyeti olarak sessiz kalmayı tercih ediyor.

CHP ise PKK'nın terör eylemlerini bile failsizleştirmesinin kefaretini ödercesine mal bulmuş mağribi gibi ant içip duruyor.

MHP'ye gelince; en azından tutarlı diyebiliriz. Fakat milliyetçiliğin arkaik bir marşa sığmayacak denli kapsayıcı olması gerektiğini anlamak durumunda.

Bana kalırsa bunlar magazinel konular. Öğrenci Andının geri gelmesini ne CHP ister ne de MHP. Siyaseten pozisyon alıyorlar sadece. Seçmene poz kesiyorlar yani. Oysa seçmenin de meselesi bu değil.

Yaranmak için Tiktok'larda, Twitch'lerde kendilerini komik hallere düşürürken Z kuşağına Andımızı nasıl izah edeceklerini düşünmüşlerdir herhalde.

Kürt sorununu çözmek adına ortaya çıkan tarihi fırsatları tepip üstüne bir de böyle ucuzluklara tevessül etmek, memleketin en önemli meselesini siyasetle çözmek yerine siyasete kurban etmektir.

Devletin, hatasıyla sevabıyla attığı en cesur adım olan çözüm sürecini, bugün hala "Megri megri dediğiniz günler" nakaratıyla itibarsızlaştırmaya çalışan ama bu arada PKK'ya siyasi meşruiyet sağlamaktan çekinmeyen CHP'ye diyecek söz kalmadı. Atatürk heykeli dikmek ve Kemalizmi kendine siper etmek suretiyle tabanını memnun ettiğini düşünen bir partinin memleket menfaati adına bir kaygısı, kimlik siyasetinden kaçınmak ve ülkeyi tüm renkleriyle bir arada tutmak gibi bir beka stratejisi olmadığını zaten biliyoruz.

Cumhurbaşkanı'nın "Tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak" şiarındaki 'tek'lere bile tahammül edemeyip PKK'nın "eşit yurttaşlık-demokratik özerklik" gibi ideolojikleştirdiği kavramları tedavüle sokmaya çalışan CHP, Türkiye'ye muhalif ne kadar aktör varsa hepsini memnun ediyor da bu ülkenin sıradan vatandaşının yüzünü güldüren şeylere bir türlü sevinemiyor.

İlla bir kulp takıyor.

Hiç bir şey yapamıyorsa "Ne işiniz var orada?" diyor. Ülkeye gelecek turiste bile aman ha gelmeyin, burası güvenli değil, diyor.

Bu kafa yapısına ne diyebilirsin ki!

Burada asıl inisiyatif alması gereken bana kalırsa MHP'dir.

Bu ülkenin kimlik siyaseti açmazından kurtarılması için Andımız gibi 1930'larda bile milli bağları tahrip etmiş, bugün ise ilkokul önlüğü giyip Anıtkabir'e giden CHP'liler dışında kimsenin anlam yüklemediği bir marşla milliyetçilik yapılmayacağını Bahçeli tabii ki çok iyi biliyor.

Karabağ'ı yeniden Türk yurdu yapan, Türkçe konuşan toplulukları Doğu Türkistan'a kadar birbirine bağlayan, İslam'ı ise tüm farklı etnik kimliklerin mayası olarak gören bir bakış açısı ve farklı din ve mezhepten her cemaatin kendini hür ve birleşik hissettiği bir vatandaşlık hukukuyla bakmazsak bu konulara, Cumhuriyetin 100. yılında hala Andımız ve çözüm süreci kıskacında boşa konuşup duruyor olacağız.