Bir Ahmet abimiz var bizim

Ölüm en aşikar sır.

Öldüğünü kimseye söyleyemezsin ama herkes bilir demiştim bir yazımda.

Öyle..

Sen gittikten sonra bahçendeki ıhlamur ağacına uzanacak bir el eksilmiştir.

Mavi gömleğin de öldü çünkü senden başka hiç kimse askıda onu aramayacak. Yarın giyerim diyerek üzerinden saç tellerini topladığın hırkan bile artık sana katlanmayacak. Seni en son arayan ölüm meleğinin dışında Dünya artık senin için bir cevapsız çağrı.

Sen artık bir manaya gelmeyeceksin sen bir manaya gideceksin. Sen ara ara düşündüğün ölüme taşındın. O eşyasız evin ölüme. Artık ne sahipsin ne de kiracı . Göç yolunda nehirlerin ilahisine eşlik eden son solist.

Yeni okuluna kaydedilmeyi bekleyen bir öğrencisin lakin yurt arayışın yok artık. İnsan, öldüğünde başını sokacak yer derdi biter bir kalbin tek odasına sığdığın kadar fatihasın..

Müzik bitti…

Bir Ahmet abimiz vardı bizim. Suyun başında , değirmende öğütmüş derdini , saçını bizim dertlenmeye üşendiklerimizde ağartmış, kimi zaman içine attıklarını izlemiş nehrinde, kimi zaman yazdıklarının çağlayışını dinlemiş. Bir ağaç bulduysa paylaşmış gölgesini, sana nişan aldıklarında bir gövdelik yer olmuş ..

Sözsüz kaldığında nasihat olmuş sana, saflar gevşediğinde sallamış silkelemiş seni. Minnet etmemiş , ceketi kapısının arkasında kalemi gömleğinin cebinde kağıdı koltuğunun altında .

Bir Ahmet abimiz vardı bizim. Allah'a ısmarlanmış , kalbine çöp batsa da gözünü o çöpten sakınmamış .

Nasıl bilirdiniz diye sorduklarında nasıl bildiğimi yazıyorum bilemediklerimden mahcubiyet duyarak. Keşke daha fazla bilseydik en yiğit kitaptı bizim için sayfa sayfa okusaydık .

İyiler öz vatanına dönüyor biz onların gurbetine nasıl alışacağımızı düşünüyoruz

Her yiğit kelimesi bir Fatihamızı uğurlasın dilimizden .

Sevenleri bir inşiraha sarılsın teselli bulsun .

Bir Ahmet abimiz var bizim , yarım bıraktığı pencereden onun yerine bakmaktan Asla usanmamaktır onunla yürümek.

Onun Türkiye duasına amin demekten, Yusufları aradığı kuyulara onun yerine seslenmekten asla yılmayacağız.

Biz göğe bakıp onun ilahisine eşlik ederken , birileri de göğe bakıp kemik duasına çıkmayı ihmal etmedi.

Çünkü onlar sadece kemik yağdıracak cümlelerin sığıntısıydı.

Biz , ölümde ve hastalıkta bütün kavgalarımızı bitirir o bakkal defteri tutan veresiyelik alçaklarla bile hesabı kapatırız .

Fakat susmadılar. Leş cümleleri dizecek kapkara ahırları vardı çünkü. Tepiniyorlardı.

Ahmet abinin silahı kelimesi kelimesine adamlığıydı. Onun gerçekliği karşısındaki acizliklerinin hıncını irtihalinden sonra çıkarmaya çalışmak şerefle hiç karşılaşmadıklarına kanıttı çünkü.

Bir Ahmet Abimiz var bizim .

Rehberden numarası asla silinmeyecek olan ,

Kavgası da güzel selamı da hoş ..

Bir Ahmet abimiz var bizim.