Hafta içinde, "Uluslararasý Dergi Günleri'ndeydim. Dünya Dergiler Birliði'nin 13.sünü tertip ettiði fuarda, stantlarý gezerken, gençliðimin ve hâlihazýrdaki günlerimin izdüþümleri olan dergilerin içinde dolaþmak öyle heyecan vericiydi ki, hele Sirkeci Garý gibi tarihi bir atmosfer içinde olunca bambaþkaydý her þey...
Mehmet Emin Saraç Ýmam-Hatip Lisesi'nin çýkarttýðý "Siyer Gazetesi' beni bir zaman tüneline gönderdi fuarda. Hz. Peygamberimiz (s) zamanýnda bir gazete olsaydý nasýl çýkardý sorusuyla yola çýkmýþlar. Bana Hz. Hamza'nýn Müslüman olduðu günün haberini veren gazeteyle geldiler: "Hamza Müslüman oldu. Kafirlere büyük þok' haberiyle öyle heyecanlandým ki... Sað üst köþede; "Çatýþmalar þiddetlendi, Pers Ordusu Kudüs'e ilerliyor' spotu var. Sol sütun baþýnda, "Allah Resulünün duasý, Müminlere umut verdi: "Bizi iki Ömer'den biri ile güçlendir' yazýyor, yani Hz. Ömer henüz Müslüman olmamýþ. Siyer Gazetesinin diðer haberlerinden birisi; "muhacirler geri dönüyor'muþ, 'alýnlarý secdeye gitse de kalpleri secdeye gitmeyen münafýklar var'mýþ... Ýþte size 615 yýlýnýn Mekke'sinden bir gazete... Mehmet Emin Saraç Ýmam Hatip Lisesi öðretmenleri ve öðrencilerine çok teþekkür ediyorum...
Benim de bir hasbihalim oldu gençlerle, o heyecanlý okuyuþ kalabalýklarýnýn arasýnda... Fuar bu yýl deðerli arkadaþýmýz Mevlana Ýdris hatýrasýna tertip edilmiþti, üst üste ahirete yolcu ettiðimiz edebiyat öncülerimizi düþününce, ister istemez ben de konuþma baþlýðýmý: "Bir Okuyuþ Kalsýn Bizden Geriye' olarak tespit etmiþtim.
Okuma bizim dünyamýza, ümmi Peygamberimizin (sav) okuma yazma Melek Cebrail tarafýndan Allah'ýn adýyla okumaya davet etmesi bilgisiyle girer...
"Oku, seni yaratan Rabbinin adýyla oku' diye baþlayan o büyük devrim, halen bizleri deðiþtirmeye devam ediyor, öyle deðil mi? Kalplerimizi, zihinlerimizi, ruh dünyamýzý, adýmlarýmýzý, yöneliþlerimizi, piþmanlýklarýmýzý, kaçýþlarýmýzý ve eve geri dönüþlerimizi, gündüzümüzü ve gecemizi, uykumuzu, rüyamýzý hasýlý her þeyi etkilemeye devam eden bir eylem: Okuma...
Bizdeki "ikra', tabiri caizse kainatý okuyuþ, görmek, fark etmekle ilgili çok daha büyük bir þey, sözgelimi Ýngilizcedeki "reading' ile kýyaslandýðýnda... Büyüklerimiz "yüzünden okumak' derler, tabiri caizse reading böyle bir þey...
Ama bizim geleneðimizdeki okuyuþun, Ýsfehani'nin Müfredat adlý sözlüðüne göre, takip etmekle ilgisi var mesela, develerin ayaklarýnýn uyumlu þekilde birbirini takip etmesi anlamý da ikra kelimesinin etimolojisinin içinde...
Onunla birlikte olmak, içine dahil olmak gibi bir baþka anlamý daha var mesela. Yaðmurun altýnda yürümek, yaðmurla bir olmak, aslýnda yaðmuru okumakla ayný þiirin içinde mesela... Ödünç almak, çaðýrmak, ulaþtýrmak, davet etmek gibi anlamlarý da var bizdeki okumanýn... Yani duraðan, içe kapalý, eylemsizlikle yüklü bir kavram deðil bizdeki okuyuþlar. Bizdeki okuma, insana, okuduklarýný biriktirip, sonrasýnda onu baþkalarýna ulaþtýrma ve yolculuða çýkartýp, ötelere götürme sorumluluðunu da veriyor.
Okuyuþ bizde, insanýn içinden çýkan kana, gözyaþýna benzer þekilde insanýn içinden taþan, çýkan þeylerle ilgili bir kavram ayný zamanda. Okuyuþ, bizim gönlümüzde, zihnimizde, ruhumuzda sebep olduðu dönüþüm etkisiyle birlikte, bir eylem olarak okuyuþu içimize aldýðýmýz, benliðimizin bir parçasý haline getirdiðimiz, sonrasýnda da bizden sýzan, bizden taþan bir þey...
Kur'an okunur, insan okunur, kainat okunur... Bu okuyuþlar birbiriyle baðlantýlýdýr. Okuma eylemi, aklýn, kalbin, ruhun dâhil olduðu; anlama, anlamlandýrma, düþünme ve hissetmeyi de içine alan çok yönlü bir eylemdir.
Okumanýn üç safhalý olduðunu söyler Goethe. Ýlk safhasý, göz ve dilin olduðu dil ile okuma ki birikim saðlayan yüzeysel okumadýr. Lisani okuma da denir bu safhaya. Okumanýn ikinci safhasý beynin dolayýsýyla düþüncenin devrede olduðu dahil akli okumalardýr. Bur safhada ölçme, biçme, içine dahil olma, kavrama, anlamaya çalýþma vardýr... Üçüncü safhada ise okuyuþun kalbe dokunduðu dem vardýr. Kalbi okuma diyebiliriz bu safhaya.
.........................................
Yedi Aský Þairleri'nin efendilerinden Ka'b bin Zuheyr'in kalbini þimþek çakmýþ gibi titreten bir dönüþümün hikâyesidir bizdeki okuma... O ki ilk Müslümanlarýn aleyhine kývrak vezinleriyle istihza eden beyitler söylüyordu. Müslümanlarýn onuruna çok düþkün Peygamberleri Efendimiz ise, Ka'b bin Zuheyr'e içerlemiþ ve onun cezalandýrýlacaðýný deklare etmiþti. Okuduðu Kitap, þiirlerin de fevkindeydi oysa Hz. Peygamberin. O haþyetle gitti, ilk kez dizini kýrýp boynunu büküp dedi ki: "Ben þimdi öyle bir makamdayým ki, titrerdi bir fil benim gördüklerimi görse, iþittiklerimi iþitse, Burada beni ancak Allah buyruðuna baðlý Peygamber affý kurtarýr" Hayatýnýn þiirini okudu. Baþýný okþadý Resulullah (s) onun, alnýndan öptü hidayete eren þairin, çýkardý hýrkasýný giydirdi Ka'b bin Zuheyr'e. Ka'b, nedameti hýrkaya sarýndýrýlan þair olarak geçti deftere...
Okuma, kalbi titreten bir devrimin adýdýr bizde...