Hareketli bir haftanýn ardýndan daha hýzlý yeni bir haftaya girmiþ bulunmaktayýz. Fona parasýný yatýrýp dolandýrýlan futbolcular, Fenerbahçeli eski yöneticilerin bildirisi ve Beþiktaþ baþkanlýk seçimleri gündemin en tepesindeki konular. Fon iþi karýþýk. Medya, banka fonunu Fatih Terim fonu diyerek tartýþýrken ilgili hukukçular dosyada Terim izinin olmadýðýný söylüyorlar. Fon bu isimle haber olunca reytingi de büyük oluyor elbet. Davada adý geçen futbolcularýn tamamýnýn Fatih Terim'in eski öðrencileri olmalarý bana göre böyle bir ismin kullanýlmasýnýn çýkýþ noktasý. Ancak bu noktaya takýlarak ve konunun bir kesimin nefret objesi olan isimler üzerinden okunarak ana olaydan uzaklaþýldýðýný düþünüyorum. Dosyada gözüken, þikâyetçi olanlarýn tamamýnýn, Terim'in isminden ziyade olayda adý geçen bankanýn en üst yöneticilerinin isimlerine dayanarak itimat etmiþ olduklarý. Tabii ki baþ þüpheli olarak adý geçen kiþinin bu bankanýn müdürü olmasý, banka þubesinde paralarýn alýnmýþ ve bankaya ait kâðýtlarýn para yatýranlara verilmiþ olmasý da dosyadaki þikâyetçilerin yapýlan iþleme güven duymasýna sebebiyet vermiþ. Yargýlama sonunda tüm yönleri ile konu aydýnlanacak. Kimin ne olduðu anlaþýlacak. Ama görünen o ki bu konu sanýklar ya da banka üzerinden deðil de, dosyada adý geçen, toplumun bir kesiminin sevdiði, diðer kýsmýnýn ise nefret objesi olarak gördüðü kiþiler üzerinden tartýþýlmaya devam edecek. Kimse gerçeklerin peþinde koþmayacak. Ne diyelim yeni gazetecilik anlayýþý bu olsa gerek.
Fon dolandýrýcýlýðý konusunda ilk yazýyý yazan gazeteci olarak, o günkü yazýmda, her fýrsatta kardeþlikten, takýmdaþlýktan dem vuran futbolcularýn, davayý falan beklemeden bir araya gelerek maðdurlarýn zararýný azaltmaya çalýþmalarýnýn þýk olacaðýný söylemiþtim. Meðer çok büyük bir laf etmiþim. Dosyadan anlaþýlýyor ki, bu tam bir hayalmiþ. Bir futbolcu, faizle para sattýðý banka müdüründen, verdiðinin yüzlerce misliyle aldýðý para ile Bodrum'da kendisine milyonlarca dolara yazlýk, altýna son model pahalý bir araba almýþ. Bu futbolcunun menajeri ise annesine ev, kendisine araba, kardeþine deðerli bir saat almýþ. Hem de bu parayý alabilmek için baþka bir futbolcuyu sisteme sokup, onu adeta kendisine kurban ederek. Bunun adli tarafýný bilemem ancak ahlaki açýdan bu futbolcuya diyecek söz bulamýyorum. Sen olmayan bir parayý, halk tabiri ile çöktüðün, darp ettiðin, tehdit ettiðin banka müdürü vasýtasýyla ayný formayý giydiðin, "kardeþim" dediðin arkadaþýndan alacaksýn, o arkadaþýn sana verdiðini bilmem kaç yýl sonra belki alacakken, sen hiçbir þey olmamýþ gibi insanlarýn yüzüne bakýp, adamým diye dolaþacaksýn. Türkiye'yi biraz biliyorsam bu devlet senin yanýna bunu býrakmaz. Çok yakýnda eli arkadan kelepçelenmiþ, boy boy fotoðraflarýný görürüz.
Ýmzalar çözüm deðil
Gelelim eski yöneticilerin imzaladýðý bildiriye. Bu bildiriyi, 1907 kulüp üyesinin imzaladýðý bildiri takip etti. Dil ayný. "Ali Koç'a dava açan MHK Baþkaný istifa etsin. Bu mücadelede yönetimimizin arkasýndayýz."
Bir kere daha söyleyeyim. Bu iþ bildiri ile açýklama ile olmaz. Olmadý, olmayacak. Önce Ali Koç masaya yumruðunu vuracak, masayý devirecek, TFF istifa etsin diyecek. Bakalým o zaman ne oluyor. Hele bir de kulüplerin ekseriyeti buna destek olursa görelim bakalým TFF bir dakika orada oturabiliyor mu?
Peki böyle bir þey yapýlabilir mi? Yapýlamaz!
Yapýlabilseydi Ali Koç bir dakika durmaz, kendisi yapardý zaten. Abi dediði Nihat Özdemir'i bir haftada istifa ettiren Ali Koç yapabilse Mehmet Büyükekþi'yi bir günde istifa ettirebilirdi. Bu þekilde vesayet ile yapmasý gerekeni eski yöneticilere, kulüp üyelerine ihale etmezdi. Ben TFF'deki isimlerle de ilgilenmiyorum. Ben futbol kurumunun, rakibimiz Avrupa'nýn en büyük beþ ülkesinde yönetildiði gibi yeniden yapýlanmasý gerektiðini düþünüyorum. Kulüplerin, futbolun yönetiminde esas aktör olmasý gerektiðini, futbolun ekonomisini kulüplerin yönetmesi gerektiðini düþünüyorum. Kimsenin elindeki sonsuz yetkileri býrakmak gibi bir niyetinin olmadýðý ülkemizde bu düþüncelerimin gerçekleþmesinin imkânsýz olduðunu da biliyorum. Bu yüzden MHK ve hakem tartýþmalarýnýn asla bitmeyeceðini, asýl konunun bu olmadýðýný görerek esas meseleye odaklanmanýn doðru olacaðýný söylüyorum. Kimsenin Türk futbolunda yeni, modern, ihtiyaçlarý karþýlayacak bir yapýlanma istemediðini, meselenin günlük kiþisel çýkar ve beklentiler olduðunun anlaþýlmasý gerektiðini gücüm yettiðince dillendiriyorum. Bugün Ali Koç, yarýn bir baþkasý. Bu tartýþmalar sürgit devam edecek. Kaybeden ise tek baþýna Türk futbolu olacak.
Þaþalý günler gelecek mi?
Beþiktaþ Baþkanlýk mücadelesi de tüm hýzý ile devam ediyor. 2018 Fenerbahçe seçimlerinin daha küçük fakat tamamen benzerini izler gibiyiz. Sayýn Hasan Arat, týpký Ali Koç gibi sosyal medya üzerinden yürüyor.
Projeleri de benzer.
Týpký Ali Koç'un seçim çalýþmalarýnda "Barcelona, Juventus, Tottenham, Manchester City gibi takýmlarla çok iyi iliþkilerimiz var" demesi gibi Hasan Arat da "PSG ile Ajax ile çok iyi iliþkilerimiz var" diyor. Arat yine týpký Ali Koç gibi "Futbol akademisi esas projemiz" diyor. Diðer yanda Serdal Adalý ise týpký Aziz Yýldýrým gibi taraftar ve kulüpçülük odaklý seçim kampanyasý yürütüyor. Arat paranýn gücünü, Adalý ise kulübün potansiyelini ön plana çýkarýyor. Beþiktaþ baþkanlýk seçimleri hafta sonu neticelenecek. Umarýz bu defa baþkan adaylarý sözünü tutar ve vaat edilenlerin tümü gerçek olur.
Beþiktaþ da eski þaþalý günlerine bir an önce döner.