Bir zamanlar siyasetçiler ve askerler üzerinde medyanýn tesiri epeyce fazlaydý. Atýlan manþet hükümetleri sallar, koalisyonlarý devirirdi.
Dördüncü kuvvet medya tabiri 90'larda dilimize pelesenk olmuþtu. Yasama, yürütme ve yargýdan sonra çekineceðiniz erk medyaydý. Medya patronlarý istedikleri partiye ve lidere yatýrým yapar, karþýlýðýnda da kamu arazileri sessiz sedasýz el deðiþtirirdi.
Matbuattan medyaya basýn tarihimizin serencamýna baktýðýmýzda deðiþen bir þey yok. Siyasete ayar verip hükümetleri devirelim derken çoðu zaman birbirlerinin kirli çamaþýrlarýný ortaya sermiþlerdi.
Medyanýn kavgacý konuk arayýþý kendilerince masum bir rating kaygýsýndan ötedir. Medya yöneticileri ve programcýlar kendi görüþünü baðýrýp çaðýrarak dile getiren tipleri pek sever. Siyah/beyazdan baþka renk kabul etmeyen, ötekini düþman gören tipleri siyaset meydanýnda ve medyada görmek isteyen aziz halkýmýz da az kabahatli deðil.
Televizyon haberciliði ve tartýþma programlarý bugün taraftar tribününe evrilmiþtir. Ýki bloklu programlarda sakin ve makul konuþanlarýn yerine hoplayan, zýplayan, yumruk atan karakterler gaza gelip birer þovmene dönüþmektedir.
Nezaket içinde karþý tarafý anlamak ve dinlemek yerine hakareti bir alýþkanlýk haline getirenler bir müddet sonra kýrdýklarý potlarla toplumun öfkesini kazanýp ekranlardan uzaklaþmýþlardý.
Medya mensuplarý ve politikacýlarýn çokça takla attýðý bir yakýn tarihe sahibiz çünkü 90'dan beri internet sayesinde her saniyemiz kayýt altýnda. Televizyonda konuþtuklarýmýz yahut internet mecralarýnda yazdýklarýmýz yýllar sonra karþýmýza çýkýyor.
Halkýn çýkarlarýný gözetmek ve sorumluluk içinde yayýn yapmak zorunda olan medya yöneticilerinin, ekrana çýkan ve dakikalarca konuþan konuklarýyla ilgili mesuliyet duymasý gerekir.
Türkiye'de sokakta kutuplaþma ve toplumsal gerginlik gibi palavralar genellikle medya masalarýnda piþirilmektedir. Ülkemizde birbirine saygýlý ve hoþgörülü insanlar sokaða hakimdir ancak on röportajdan birinde tartýþan vatandaþ görüntüsü aniden sosyal medyada viral yapýlýr.
Eline mikrofon alan sokaktaki vatandaþa sorular sorar; "29 Ekim'de ne oldu?" sorusuna yüz gençten beþ tanesi cevap veremez. Ýþte o beþ genci servis ederler kamuoyuna. Sonrasý eyvah, memleket ne hale geldi? Bu mikrofon uzatanlar hassas alanlara girer hep. Ýslam, Alevilik, Atatürk, Laiklik gibi baþlýklarda konuþtururlar birilerini hep.
Bir de yabancý medyanýn Türkçe haber kanallarý var ki sormayýn. Doðrudan manipülasyon ve kurgu haberlerle bizi çileden çýkartýrlar. Alman DW kanalý ekonomik kriz sebebiyle kolay para kazanan bir kadýnýn hayatýný öne çýkarmýþtý. Kadýn bedenini metalaþtýran bu kurgu habere vaktiyle arka sayfa güzeline alýþtýrýlan halkýmýz sert cevap verdi.
Medya okuryazarlýðýna daha çok önem vermeliyiz. Medya bedava içeriklerle bizi nasýl uyutuyor sorusuna cevap aramalýyýz. Masa baþý haberciliði eleþtirmeli, RTÜK ve Gazeteciler Cemiyeti gibi kuruluþlarý uyarmalýyýz.
Siyasete müdahale edemeyen, askeri kýþladan çýkaramayan medyanýn habercilik için emek vermediðini, muhabirlerini karýn tokluðuna çalýþtýrdýðýný da unutmayalým. Hakkýný alamayan basýn mensubunun iþini iyi yapamayacaðýnýn da farkýndayýz.
Televizyon kanallarýnýn canlý yayýn kazasý diyerek iþin kolayýna kaçmasý artýk kamuoyunu tatmin etmiyor. Canlý yayýnda gazeteci döven bir kasaba siyasetçisini defalarca ekrana çýkaran medya utansýn. Utansýn da bir meslektaþýnýn baþýna benzer bir olay gelmesin.