6, 7, 8 Ekim..
Yasin Börü ve arkadaşları ..
Kalbi salyalı köpekler tarafından katledildi.
Allah o annelerin ahına bizi sağır kılmasın
Bu Kerbelayı bize unutturmasın..
Yasin Börü ve arkadaşlarının şehadetinin yıl dönümü. Hep yazıyorum yine yazacağım " Öyle öldürdüler ki seni Yasin , annen Hatice Börü, seni bebekken öptüğü beninden tanıdı".
Ve o satırları aynen yazıyorum. Acının tazeliği, yazıyı değil gözyaşlarını eskitir.
Seninki gitmek değil Yasin seninki hicret. Biz kazandık Yasin. O gürül gürül merhamet akan gözlerini bir kez daha kapatıyoruz. Biraz daha sakiniz Yasin. Sana esen Fatiha, gürleyen şehadet.. Sana sessiz kalanın vicdan azabı çığlık çığlığa! Sana susan zaten hakikate susmuş. Annen içine akan hüzün ırmağı, babanınsa seninle her anısı taze ekmek gibi. Kardeşlerinse senden kalan ama hiç eskimeyen merhametini giymişler yürüyorlar o sokaklarda.
Biz kazandık Yasin.. Acında müebbet yaşayan annenin şükür secdesindeyiz. O zılgıtlarla köpek dişleriyle senin hayallerine dalanlar kaybetti. Biz kazandık.
Gürül gürül sessizlik. Hatırlamaya kalksan yine uyursun. Vicdan bulunduğu yerden hayvan cüsselerden de şikayetçi. İnsaf, gıcır gıcır hiç kullanılmamış. Bir acı tazeyken herkesin, soğuyunca hiç kimsenin. Anlıyoruz.
Yasin. Yerden göğe kadar şehitsin.
Adına, ellerinden açılan gök şahit! Sen o cennet zeytini gözlerini açtığında, baban Kitabı açtı. Ve biz senin adını, Kitaptan biliriz Yasin. Annen bağrına bir seni, bir de Diyarbakır'ın yağmurlarını bastı. Bastı ki senin başın o sinede ayetlerle yeşersin. Sen tuzu gözyaşında değil, annenin çorbasında severdin Yasin. Sen suyu, secde öncesi yüzüne çarptığında severdin. Baban, Diyarbakır'ın yoksulu fırıncı Fikri Usta. Sense onun en taze ekmeğiydin. Ve Kardeşlerin Yasin. Sen onların akşam ezanıydın. Sen eve dönerdin, onlar sana. Şimdi kime dönsünler Yasin. Sen ki yerden göğe kadar şehitsin.
Böyle yazmıştık. Kırılacak eşya uyarısı gibi, unutulacak acı kolisine yığdık. Yasin'in ailesini programıma konuk aldığımda içine akan gözyaşı ırmağı gibi gürül gürül bir sessizlik içinde olduklarını hissettim. Hani serçe olsa babasının yüzündeki hüzün ekmeğini kaldırır o hesap bir mahzunluk.
Hani kalbine bir sürü insan giyinse de evladı olmayınca üşüyen bir baba mahzunluğu. Hani evladının son dokunduğu yerleri tozdan sakınan babanın hüzün titizliği. Hepsi vardı. Anneye gelince. Anneye gelelim ki hiçbir yere gitmeyelim. Ne konuşursam konuşayım, eve dönünce yatağında uyuyan bir Yasin yok artık. Sanki iç sesi böyle akıyordu okuyabildim. Yasin Bitti.
Zaten bir evladı anılarında sadece annesi yeniden başlatır.
Biz senin adını Kitaptan biliriz Yasin, sen de bilirsin ki zalimler Kitabı bilmez..