“Bizimkiler” ne söylerse ne yaparsa doðru mudur?

Tehlikeli bir taraf psikolojisi oluþtu.

“Karþý taraf”tan biri ne söylerse söylesin karþý çýkmak, “Bizim taraf”tan biri ne derse desin kabul etmek!

“Karþý taraf”takinin doðrusuna yanlýþ, “Bizim tarafta”kinin yanlýþýna doðru diyen, “taraf anlayýþý” ziyadesiyle marazidir.

Her tarafa sirayet etmiþ bulaþýcý bir virüsten söz ediyorum.

Kendi tarafýnýzdan birini eleþtirdiðinizde içinizden birilerinin dediði hemen þu oluyor: “Dediðin doðru bile olsa karþý tarafa malzeme vermek yanlýþ!”

Oysa ki asýl yanlýþlýk bu anlayýþýn bizatihi kendisidir.

“Onlar kendi teröristlerine dahi sahip çýkarken!” diye baþlayýp içimizi yanlýþlardan arýndýrmaya yönelik haklý ve dostane eleþtirileri püskürtmeyi hedefleyen laflarý duyduðumda fena halde rahatsýz oluyorum.

Kimse kusura bakmasýn, bakýyorsa da baksýn, “bizim teröristimiz!” olmaz/olamaz. Hiç bir teröriste de bizim nazarýyla bakmayýz/bakamayýz.

Yaþasýn hakikat!

***

Hz. Ömer cuma günü minberde konuþurken bir sahabi kadýnýn itirazýyla karþýlaþýr.

“Hamdolsun ben saparsam þayet beni kýlýcýyla düzeltecek olanlar var!” diyerek Rabbine hamdeden ve kendisini uyaran kardeþine teþekkür eden Hz. Ömer ne büyüktür!

Aradýðýmýz Ömer’lerse iþte size Hz. Ömer!

Turist Ömerler bizi çürütür.

Yaþasýn harbilik ve hasbilik!

***

Cumhurbaþkanýmýzýn kendilerine tevdi ettiði sýfatlarý üstünde taþýyanlar artýk sadece kendileri deðildirler.

Sözleri bin tartarak konuþmak mevkiindedirler.

Gazi Mustafa Kemal’in dönemin Padiþahýnýn oluruyla Samsun’a gönderildiðini artýk herkes biliyor. Hiç gereði yokken 19 Mayýs’ta münhasýran Padiþah övgüsü yapmak doðrusu siyasi akýlla baðdaþýr bir tutum deðildir.

Cumhurbaþkanýmýzý hak etmediði polemiklerin içine çekmek yanlýþtýr.

Cumhurbaþkanlýðý makamý nezdinde hak etmediði bir unvanýn sahibi olan bir zatýn kalkýp ezandan ve saladan duyduðu rahatsýzlýðý dile getirmesi art niyetlilik deðilse akýl tutulmasý ve körlük deðil midir?

Bunlarýn aklýyla varýlacak yer siyaseten hüsrandýr!

Yaþasýn akl-selim!

***

Ýnsanýn dili sürçmez mi? Sürçer elbette.

Bazen de bilinçaltý konuþturur. Bilinçaltýnýz asýl zihniyetinizi açýða vurduðunda “dil sürçmesi” dersiniz.

Neyin ne olduðu bellidir hakikatte.

Kendimden örnek vereyim.

Katýldýðým bir televizyon programýnda seyyid-i þüheda Hz. Hüseyin efendimizden övgüyle bahsedip Yezid zalimine adeta lanet okuyorum. O esnada lafýmý kesen program yönetici “Süremiz doldu sayýn Vekilim, kapatýyorum!” dediði için cümlemi hýzlýca tamamlamak için “Safýmýz kimden yana olacak?” diye bir soru sorup “Tabii ki Hz. Hüseyin’den yana olacak!” diyeceðime “Yezid’den yana olacak!” demiþim.

Ýþte bu bir dil sürçmesidir.

Zira önceki cümlelerim açýk bir biçimde tercihimin kimden yana olduðunu göstermektedir.

Hakikatý güç sahiplerine göre eðip bükenlerden kimseye hayýr gelmez.

Yaþasýn hakperestlik!

***

Üzülerek izliyorum.

Bizi yandaþlýkla suçlayanlar yandaþlýkta bizi geçtiler.

Utanmasalar Ýmamoðlu’nu “siyasi Mehdi!” olarak takdim edecek yandaþ kraliçeler türedi.

Demek ki mutlak iktidarýn sahibi olsalar o gazeteci diye geçinenler kimbilir o güç sahipleri karþýsýnda nasýl da secdeye kapanacaklar!

Kahrolsun ilkesizlik!

***

Ýzmir’de ezan vaktinde camilerimizin hoparlör sistemine girip Ýtalyan Komünistlerinin marþýný ve solcu türküler söyletenleri not ettik.

Sinir uçlarýmýzla oynama yoluna gidiyorlar. Kutsallarýmýza karþý harp ilan ediyorlar.

Vakti gelir elbet.

CHP’nin Ýzmir Ýl Baþkan Yardýmcýsý olduðu söylenen bir bayan nasýl da sevinmiþ bu olay karþýsýnda.

CHP’li Muharrem Ýnce de zehir zemberek eleþtirmiþ.

Ýkisi de CHP’li.

Hangisi CHP?

Kahrolsun adavet!

***

Benim tarafým belli.

Lakin herkes bilsin ki kendi tarafýmdaki þeytaný melek, meleði þeytan gibi gören bir bakýþ açýsýndan Allah’a sýðýnýrým.

Yaþasýn hak ve adalet!