BM 78. Genel Kurulu'nun bu yýlki temasý, "Güvenin yeniden tesisi ve küresel dayanýþmanýn yeniden canlandýrýlmasý." idi.
Tam da Türkiye'nin rolü ve aðýrlýðýnýn daha da önem kazandýðýný anlatma fýrsatýný veriyor.
Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn, bu kürsüden 13. konuþmasýný dinlerken gözlerinizin önünden, "Türkiye; nereden nereye" diye bir þerit geçiyor.
Temas ettiði konulara baktýðýnýzda evet, kürsüde güçlü/güçlenen bir küresel ülkenin lideri konuþuyor, diyorsunuz.
Cumhurbaþkaný Erdoðan için "Kim bu BM kürsüsünden seslenen lider?" diye soruyorum, çünkü:
Dünyanýn pek çok kiriz bölgesinde, Erdoðan liderliðindeki Türkiye'nin aðýrlýðý, barýþ çabalarý, denge siyaseti önem kazanýyor, etkili oluyor.
Sadece Türkiye'nin güneyinde, kuzeyinde, doðusunda, batýsýndaki çatýþma, savaþ, kriz gerilimlerine bakmak yeter.
Libya'da, Azerbaycan Karabað'da, Kýbrýs'ta kendi milli savunma silahlarý ile varlýðýný gösteren bir Türkiye var artýk.
Avrupa'nýn doðusunda yaþanan Rusya-Ukrayna savaþý, bu savaþýn yol açtýðý insani trajedi ve gýda krizinin büyüttüðü açlýk krizi; sorunlar yumaðýný kördüðüme dönüþtürürken Türkiye bir barýþ umudu olarak sahneye çýktý.
Türkiye, Erdoðan liderliðinde ayaða kalkan bir dev olmasaydý, dünyanýn neresinde maðdur, mazlum varsa onlarýn yanýnda yer alan bir ülke olur muyduk?
Bölgemizde, her baþlarý sýkýþtýðýnda DEAÞ bahanesine sarýlanlarýn oyunlarý artýk ifþa oluyorsa, BM kürsüsünden seslenen liderin duruþu ile oluyor.
Bu lider, BM kürsüsünden þu hakikatleri söyleyebiliyor:
"Suriye ve Irak baþta olmak üzere, Orta Doðu, Kuzey Afrika ve Sahel'de kendi siyasi ve ekonomik çýkarlarý için DEAÞ ve benzeri örgütleri paravan olarak kullananlarýn riyakârlýklarýndan býktýk, usandýk. Bu bölgelerdeki tehdit sadece DEAÞ deðildir. Asýl tehdit, vekâlet savaþlarýnýn aracý olarak kullanýlmak üzere beslenen, palazlandýrýlan terör örgütleridir, paramiliter gruplardýr, paralý askerlerdir ve kim daha yüksek fiyat verirse onlara çalýþan kimi yerel unsurlardýr."
BM kürsüsünden seslenen bu lider; Afrika kýtasýyla dostluk baðlarýmýzý stratejik ortaklýkla taçlandýran liderdir.
BM kürsüsünden seslenen bu lider; Orta Asya ülkeleriyle iþbirliðini güçlendiren, Türk Devletleri Teþkilatý'nýn, bölgesel ve küresel düzeyde giderek daha etkin bir aktör haline dönüþmesinde dur durak bilmeden koþturan liderdir.
BM kürsüsünden seslenen bu lider; Türkiye'nin Balkanlarla, kökleri tarihe dayanan güçlü siyasi, ekonomik ve insani baðlarýný hatýrlatarak, Avrupa'nýn bu kritik bölgesinde istikrarýn saðlanmasý, anlaþmazlýklarýn diyalog yoluyla çözülmesi için ikili, bölgesel ve uluslararasý platformlarda yoðun çaba gösteren liderdir.
BM kürsüsünden seslenen bu lider; Latin Amerika ve Karayipler coðrafyasýnýn, Türkiye'nin yeni dostluk baðlarýnýn her geçen gün kuvvetlendiði yeni bir bölge olmasýný saðlayan liderdir. Gelecek dönemde bu iliþkileri, "Türkiye-Latin Amerika ve Karayipler Ortaklýk Politikasý"na dönüþtürmeyi hedefleyen liderdir.
BM kürsüsünden seslenen bu lider; Güney Kafkasya'da barýþýn, huzurun ve iþbirliðinin tesisi yolunda yakalanan tarihî fýrsatý deðerlendirmek için Ermenistan ile iyi komþuluk iliþkilerini ve tam normalleþmeyi hedefleyen bir süreci baþlatan liderdir. BM kürsüsünden Ermenistan'a seslenen liderdir: "Artýk herkesin kabul ettiði gibi Karabað, Azerbaycan topraðýdýr. Bunun dýþýnda bir statünün dayatýlmasý asla kabul edilmeyecektir. 'Tek millet, iki devlet' þiarýyla hareket ettiðimiz Azerbaycan'ýn, toprak bütünlüðünü korunma yönünde attýðý adýmlarý destekliyoruz."
BM kürsüsünden seslenen bu lider; "Dünya 5'ten büyüktür", "Daha adil bir dünya mümkün" diyen liderdir...