Konya'da barbarca iþlenen bir cinayetin, etnik bir temekle oturtulmasý çabasýnda olan bir siyasetçi kiþi ve benzerlerinin þeytanî çabalarýný 'alçakça' diye niteleyiþime, bazýlarý rahatsýz olmuþlar. Çoðu imzasýz, sahte isimle.. Üstelik de o cinayetin gerisinde, 10 yýllýk bir düþmanlýk olduðunu kendileri de tekrarlayýp, bu katliâmla ilgili olarak, sosyal medyada yazýlan iddialarý sanki kesin delil gibi kabul ederek, cevap vermeye çalýþmýþlar. Kaldý ki, herhangi bir mahkemenin belgeleri bile, gerçeðin ne olduðunu ortaya kesin olarak koyuyor denilemez.
*
Bu vesileyle tekrar edeyim ki, þu veya bu, her bir kavimden olabilirim, ama, bu, bana hiçbir özel hak, yetki, üstünlük veya düþüklük vermez. Ýnsanlara, soylarýna- soplarýna, renklerine, kendilerinin veya ailelerinin sosyal konumlarýna, doðduklarý sosyal çevre veya coðrafyalarýna bakarak deðer vermem; ben Müslümaným; ve inandýðým deðerler açýsýndan, insanlarýn sadece taqvâ ve fazilet açýsýndan nerede olduklarýný anlamaya çalýþýrým.
Benim dinimin aslî kitabýnda, Yüce Peygamber (S)'in biyolojik açýdan amcasý olan kiþi bile, 14 asýrdýr lânetle anýlmaktadýr. 14 asýr önce ölen birisine, namazlarda okuduðumuz 'Tebbet' suresinde, 'Ýki eli kurusun..' dediðimiz kiþinin o zamandan bugüne, geride hiçbir þeyinin kalmadýðýný ve amma, lanetlediðimizin, o kiþinin þahsýnda ve isminde temsil olunan zihniyet olduðunu her zaman göz önünde bulundururuz.
*
Ve geçmiþte çok güvendiðim nicelerinin bugün 'Türkçü, Kürtçü, Arapçý, Farsçý, falancý-filancý..' vs. yýðýnla etnik kökene dayalý, ve onlarýn devamýnda 'Ýslâmî'lik iddiasýnýn da terkedilmediði gibi nitelemelere sýðýndýklarýný görüyoruz.
Bu yolda, hakarete uðramaktan, aþaðýlanmaktan, dýþlanmaktan zerre kadar korkumuz olmamalýdýr.
Bu konuya bu kadar deðindikten sonra..
Gelelim bir diðer konuya..
*
Geçen gün Cumhurbaþkanlýðý'nýn 'Ýletiþim Baþkaný' Fahreddin Altun bey ilginç bir açýklama yaptý. Ama, sosyal medyanýn kulu-kölesi olanlarýn pek çoðu, Altun'un sözlerine kulaklarýný týkadýlar.
Fahreddin Altun, bir 'dezenformasyon'a deðiniyordu. Bu Fransýzca terim, gerçekte, bilgisizleþtirme, yanlýþ yönlendirme ve ahmaklaþtýrma mânâlarýna gelir.
Yazýk ki, özellikle de genç nesillerin ve sokaktaki sýradan insanlarýn, 'Öyle deniliyor..' diye hüküm verip arkasýndan gittikleri gündem saptýrma ve toplumu yalanlarýn çengeline takýlý hale getirme çabalarýna o kadar çok örnek var ki..
Halbuki, Kur'an-ý Mubîn, Hucûrât Sûresi'nde, 'Bir faasýq bir haber getirdiðinde, tahkik etmeden inanmamamýz' emretmektedir.
*
Altun, "Ecem Güçlük' adýyla açýlan sahte bir hesaba deðiniyordu, açýklamasýnda.. Bu hesabýn sahibinin, '3 yýl önce evine giderken 4 kiþi tarafýndan tecavüze uðradýðýný' iddia etmesinin sosyal medyadaki yansýmasýna deðiniyor ve 'Adalet Bakanlýðý ve Ýçiþleri Bakanlýðý'kayýtlarýnda bu isimde herhangi bir kadýna ait herhangi bir dava olmadýðýný, herhangi bir kriminal vakanýn bulunmadýðýnýn tespit edildiðini, böyle bir vakanýn, böyle bir davanýn, böyle bir gözaltýnýn ve böyle bir serbest býrakma iþleminin gerçekleþmediðini ' belirtiyordu.
Dahasý, Millî Ýstihbarat Teþkilatý ve Siber Suçlarla Mücadele Daire Baþkanlýðý ile iþbirliði yapýlarak, söz konusu paylaþýmý yapan hesabýn teknik analizi gerçekleþtirilmiþ..
Görülmüþ ki, 'bir yalanla gündem suikasti planlayan kiþinin, bu hesabý birkaç gün önce açtýðýný ve hesabý oluþtururken aslýnda 'Emre Doðantürk' kullanýcý ismini kullandýðý', ilk paylaþýmlarýnda 'bir kýz arkadaþý olmadýðý için hayýflanan ve yalnýz olmaktan býktýðýný ifade eden' mesajlar atan bu kiþinin, daha sonra hesap ve kullanýcý ismini 'Ecem Güçlük' olarak deðiþtirdiði tespit edilmiþ..
Yani, gerçekle uzaktan-yakýndan ilgisi olmayan bu tezvirat, tamamen kamuoyunu manipüle edilerek, on binlerce sosyal medya sürüsü, bir yalanýn peþinden sürüklenmiþ.. Ve yalan, çok hýzlý bir þekilde yayýlmýþ, binlerce 'sosyal medya' kullanýcýsý 'EcemYalnýzDeðilsin' etiketiyle yaptýðý paylaþýmlarla, aslýnda bu yalanýn peþine takýlmýþ..
*
Evet, Temmuz ayýnýn son günlerinde sosyal medyada on binlerce takipçisi olan bir haným adýna açýlmýþ bir hesapta, dehþet verici ifadeler vardý.
Anlatýlanlar korkunç ve ahlâksýzdý.
Ýlginç olan þu ki, Ýletiþim Baþkanlýðý el attýðý zaman, demek ki, 'sosyal medya' hesaplarýnýn önünde veya arkasýnda kimler vardýr; gerçekliði, baðlantýlarý, hemen ortaya çýkarýlabiliyor.
Öyle olmasý da tabiî ve gereklidir.
Evet, Fahreddin Altun'un bu açýklamasýndan sonra, 'Yahu, þey yerine konulmuþuz.. Bu kadar ahmaklýðýmýza da yuf olsun..' diyen oldu mu, hiç?
*
Esasen, bizim de öteden beri þikayetçi olduðumuz ve defalarca belirtmeye çalýþtýðýmýz konu bu... Ýsimsiz, veya sahte isimlerle, yalan -yanlýþ ve bir sosyal bünyeyi tarûmar etmeye yönelik þeytanca planlar tezgâhlanýyor ve bu yönde on binlerce örnek varsa..
Bu oyunun her alanda bozulmasý gerekiyor. Tek, 'Ecem' hesabýyla yetinilmemelidir.
Dijital çaðýn, uluslararasý bir güç haline gelen bu iletiþim imkânlarýna karþý,
bu son örnekten de anlaþýlýyor ki, devletlerin eli-kolu da o kadar baðlý deðil..
Altun, bu açýklamayla, devletin daha çok çalýþmasý gerektiðini de ortaya koymuþ bulunuyor ve artýk, baþ sorumlularýndan birisi de kendisi..
*