Bu ülke nasıl bir Cumhurbaşkanı istiyor?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün Ankara'da gazetecilerle bir araya geldi.

Muhalefet bloğunun ortak adayı için iki yeni şey söyledi:

1. "Nerede yanlış yapıyoruz? Ya arkadaş nasıl bir cumhurbaşkanına ihtiyaç duyuyoruz. Mesela bu sorulmuyor. Bu ülke nasıl bir cumhurbaşkanı istiyor? 'Kim olsun' diyoruz. Nasıl bir cumhurbaşkanı olmalı? Devleti teslim edeceksiniz..."

2. "Cumhurbaşkanı seçilecek kişinin güven vermesi lazım. 'Seçildik geldik, ne kadar güzel ya... Bütün yetkiler bende, nereden çıktı bu güçlendirilmiş parlamenter sistem' derse ne olacak? Akıl dediğimiz şeyi bazen erteliyoruz."

Neymiş?

İsimler üzerinde konuşmak havanda su dövmekmiş.

Yok, Kılıçdaroğlu, yok Abdullah Gül, Yok İmamoğlu, yok Mansur Yavaş...

Pekiyi Kılıçdaroğlu ilk defa neden böyle konuşuyor? Neden şimdi uyanmış gibi davranıyor?

Çünkü erken seçim hikâyesi bitti. Seçimler 2023 Haziran'ında.

Artık kabul ettiler...

İkincisi ne zamandır ortaya atılan bir soru var.

Muhalefet, "Biz seçimlerden hemen sonra 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'e geçeceğiz" diyor ama ya seçilen kişi 'aceleye lüzum yok' deyip ipe un sererse ne olacak? O kadar yetkiyi elde edince kendisini aday gösterenleri takmazsa ne yapacaklar?"

Kılıçdaroğlu da uyanmış. Ne diyor:

"Cumhurbaşkanı seçilecek kişinin güven vermesi lazım. 'Seçildik geldik, ne kadar güzel ya... Bütün yetkiler bende, nereden çıktı bu güçlendirilmiş parlamenter sistem' derse ne olacak?"

Ve ekliyor: "Niye akıllı olmuyoruz?"

Ya, işte böyle...

Erken seçim ihtimali ortadan kalktı, akılları başlarına geldi, ayakları suya değdi.

Bu ülke nasıl bir Cumhurbaşkanı istiyor?

1. Millete güven verecek. Milletin değerlerine düşman olmayacak.

Şehit bacısına küfretmeyecek, Kur'an kursları için "Ortaçağ zihniyetine dönmek" demeyecek...

Ayasofya'nın müze olmaktan çıkarılıp aslî hüviyetine kavuşmasına üzülmeyecek, sevinecek.

2. Devlete güven verecek. Milli Savunma Sanayinde yerlilik oranının yüzde 80'le çıkmasına sevinecek. İHA'ların, SİHA'ların Azerbaycan'da, Libya'da, Kuzey Irak'ta, Suriye'nin kuzeyinde yazdıkları destanlara sahip çıkacak. "Katarlılar" falan deyip milletin kafasını karıştırmayacak. "Ordumuz Afrin'e girmesin, zayiat olur" diye saçmalamayacak. "PYD/YPG bize mi saldıracak, onlar vatanlarını koruyor" diye abuk sabuk konuşmayacak.

3. Etrafında, vefasız ve nankörler toplanmayacak. İkili oynayanlardan, kendini inkâr edenlerden, milletin inancına saldırılırken suspus olanlardan uzak duracak.

4. Millete yaslanacak. Biden'ın, Avrupa liderlerinin gözünün içine bakmayacak.

5. Terör örgütlerini, PKK'yı, FETÖ'yü arkalamayacak. Terör örgütleri ile iltisaklı olanları, intikam için pusuda bekleyenleri cesaretlendirmeyecek, onlara af vaadinde bulunmayacak. Tam tersine bütün ihanet şebekeleri ile kararlı mücadele edecek.

6. Oy uğruna PKK'nın partisi HDP'den medet ummayacak. "Kürdistan" diyen bölücülere tavır koymuş, dik durmuş bir yiğit olacak.

7. Kendini kaybedip, Ağzını her açtığında; muhtarlarımızdan öğretmenlerimize, polislerimizden hâkimlerimize, valilerimizden AK Parti ve MHP seçmenine kadar herkese tehditler savurmayacak. Ağzı bozuk olmayacak. Yalan söylemeyecek, iftira atmayacak.

8. Köşesinde, "Rumlar öyle meze yapar ki kardeşim, helali hoş olsun, Kıbrıs'ı veresin gelir" diyen Yılmaz Özdil gibi müptezellere selam göndermeyecek. Fonlanan gazetecileri, yazarları yakınında tutmayacak.

9. Milletin has evladı olacak, içimizden biri olacak, 15 Temmuz ihanetine karşı yürüyünce milletin arkasından yürüdüğü lider olacak.

Recep Tayyip Erdoğan olacak...