Karakter; bir de Merkez Bankası Başkanlığı yaptı…

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı tedbirlerle döviz kurundaki ani ve hızlı düşüş, muhalefetin karakter meselesini bir daha hatırlattı.

Siyasette, medyada, sanat ve iş dünyasında, üniversitelerde farklı bir insan karakteri oluştu.

Ülkemiz ve milletimiz için yapılan en güzel işler, hizmetler, atılımlar; bu karakteri hiç etkilemiyor.

Erdoğan düşmanlığına kilitlenmiş bu karakter, kin ve nefret dolu. İçlerinde bir dönem AK Parti'de koşturmuş, Erdoğan'a çok yakın olmuş siyaset ve kalem erbabı da var. Ve bunlar nankörlüklerini, vefasızlıklarını öylesine kirli ve şedit bir üslupla sürdürüyorlar ki... Şaşırıyorsunuz; kendilerini bugüne kadar nasıl böylesine gizlemiş, sinsiliği böylesine nasıl örtmüşler?

Demokrasinin muhalefet anlayışında eleştiri var, alternatif sunma var ama düşmanlık, kin, nefret, aşağılama, hakaret yok...

Zillet İttifakında toplananlarda ise bu çirkinliklerin hepsi var.

Erdoğan ve Cumhur İttifakı düşmanlığı var...

Hakaret var, yalanlar ile kara çalmak var...

İnsan olana yakışmayan bir karakter zaafı var...

En önemlisi de kin, nefret ve düşmanlık, bunları öylesine esir almış ki, milletin sevindiğine sevinemiyor üzülüyorlar... Milletin üzüldüğüne de seviniyorlar...

Millete değil, Batı merkezlerine yaslanıyorlar.

Milletten değil, bir kaos ortamından, demokrasi dışı yollardan medet umuyorlar.

Bu tespitimiz teorik değil.

Bakınız dolar aniden düştü. Milletimiz buna sevindi. Bir rahatlık ve umut atmosferi oluştu.

Muhalefet bloğundakilerin alayı, siyasetçisi, yazarı, ekran gülleri, akademisyeni hemen estekti köstekti, böyle tedbir mi olur, örtülü faizden başka bir şey değil korosu oluşturdular.

Dolar düştüğünde, TV ekranında birilerinin yüzünün nasıl düştüğünü görmüşsünüzdür...

Yahu bir de milletle beraber olun... Sevincine ortak olun.

Hele Merkez Bankası Başkanlığı yapmış birisi, "doların düşmesi bir fırsat doğurdu, koşun dolar alın" demez mi?

Kimin hesabına konuşuyorsun?

Kimden yanasın?

Yoksa, önceleri milletin safındaydın da Merkez Bankası Başkanı olduğunda evine gelen gazeteciler, kapının önündeki ayakkabıların fotoğrafını çekip, "evine ayakkabısız girilenlerden..." deyince, kendini aşağılanmış hissedip kulvar mı değiştirdin?

Başka örnekler de verelim.

İnsansız silahlı hava araçları ile savaşın seyrini değiştiriyoruz. Azerbaycan'da, Kuzey Irak'ta, Suriye'nin kuzeyinde yeni destanlar yazıyoruz. Akıncı sattığımız ülkelerde, devletler terör örgütlerini darmadağın ediyor ve bu Amerikan gazetelerine manşet oluyor.

CHP Genel Başkanı ne diyor? "Niye vuruyorsun kardeşim, elinde silah gördün mü?" CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu ne diyor? "Eskiden Jitem vardı, şimdi SİHA'lar. İdamdan daha ağır ceza, bomba atıyorlar."

PKK terörünün tam da beli kırıldığında, İP Genel Başkanı Akşener, "APO'nun heykelini dikeceğiz" diyen Demirtaş'ın kahvaltı teklifine "buyurun gelin" diye kapı açıyor.

Örnekleri SP, DEVA ve Gelecek'ten çoğaltmayacağım.

Şimdi bu karakter yapısıyla bir araya gelenler erken seçim istiyor.

Allah aşkına, duruşunu bozmuş, kin ve nefret batağına düşmüş, vefasızlık ve nankörlük çukurunda kibrinden geçilmeyenler, böyleleri iktidara gelse ne yazar?

Tam bir felâket olur.

Erdoğan'ı satan, Kılıçdaroğlu'nu haydi haydi satar.

SİHA'lara karşı çıkanlar, iktidar olsa askerimizi Suriye'den, Irak'tan çeker...

Bununla da kalmaz, şu anda kapıldıkları intikam hırsıyla ülkeyi iç savaşa götürürler...