CHP çok değişti çok! Kemal Kılıçdaroğlu bir kaset kumpasıyla CHP Genel Başkanı yapıldığında "Yeni CHP" söylemi vardı. Laiklik ilkesini din düşmanlığına çeviren eski model CHP'ye bakıp 'yeni CHP'nin bu konuda daha demokratik, medeni, çağdaş, bir tutum geliştireceğini düşünüyorduk. Başörtüsü yasağının kaldırılmasına metazori evet demesi dışında laiklik anlayışında pek bir değişiklik olmadı. Hatta toplumda dindarlara yönelik bir nefret ikliminin oluşmasına da sebep olacak kutuplaştırıcı söylemlerden geri durmadılar. Haklarını yemeyelim, sağ siyasi geçmişten gelen isimleri CHP çatısı altına alarak bir muhafazakar kotası açtılar lakin bu seçim zamanı her gün Cuma namazı ve 40 vakit teravih kılmak gibi abuk sabuklamaların ve seçimden sonra mescit kapatarak aslına rücu etmelerin ötesine geçemedi.
Ama bir konuda hakikaten çok değişti CHP!
2013'de Gezi Kalkışması sırasında Taksim Meydanı'nda Abdullah Öcalan ve Mustafa Kemal Atatürk'ün posterlerini yan yana görünce aklımız hiç almamıştı, bu da neyin nesi falan demiştik ya, CHP'deki değişimin resmiymiş meğerse o. Biz bilememişiz.
BDP'nin Eşbaşkanı olan Aysel Tuğluk'un Radikal 2'deki Türkiye'nin laik güçlerine yaptığı AK Parti'ye karşı birleşme çağrısı, CHP'de son 10 yılda yaşanan değişimin habercisiymiş.
HDP'nin Türkiyelileşme söylemi üzerinden Türkiye solu ile yaptığı ittifak, Canan Kaftancıoğlu gibi militan figürlerin CHP örgütlerinde önemli noktalara gelmesi, HDP ile ittifakın biraz açık biraz gizli topluma benimsetilmesi falan... tüm bu süreç Türkiye siyasetinde bugüne kadar laiklik bahanesiyle yapılan tüm darbelerin azmettiricisi ve kazananı olan CHP'nin "ülkenin bölünmez bütünlüğüne ve bayrağının, başkentinin, dininin, lisanının korunmasına" dair var olduğunu ön gördüğümüz kırmızı çizgilerinin giderek silikleştiğini gösteriyor.
Eğri oturup doğru konuşalım, CHP ve HDP arasındaki ilişki CHP'yi mi HDP'ye benzetti, HDP'yi mi CHP'ye... Al birini vur ötekine de diyebilirsiniz sonuçta ama dine alerjisi olsa da bundan 15 10 sene önce biri kalkıp CHP'nin "Biz sırtımızı YPG'ye, PYD'ye dayıyoruz", "PKK sizi tükürüğünde boğar", "Önder Apo'nun heykelini dikeceğiz" diyenlerle, PKK'ya silah taşıyanlarla, terörist cenazesinde göz yaşı dökenlerle yol yürüdüğünü söylese zinhar inanmazdınız.
Bunlarla birlikte anayasa çalışması yaptığını, Anayasa'nın ilk dört maddesinin değiştirilmesinin mümkün olabileceğine dair bir yaklaşım benimseyeceklerini söylese "Yok daha neler" demez miydiniz?
Maalesef "Yok daha neler" değil.
Bir zamanlar "rejimin muhafazası içün" denilerek bu milletin iradesini gasp edenler bugün, "PKK'dan ayrıl da gel" diyemeden, gerçek anlamda Türkiyelileşmeye zorlamadan, PKK'nın siyasi uzantısını koluna takmış 2023 seçimlerinde birlikte sistem değişikliği yapmayı planlıyor.
Aleni şekilde özerklik talep eden, bölünmeyi 'hak' gören bir siyaset ile yol yürümek CHP'nin bu yeni yönetimine yakışıyor. CHP'yi hala ulusalcı-Atatürkçü bir parti sanan tabanını ise AK Parti ve Erdoğan düşmanlığıyla zehirledikleri için ne verseler gidiyor.
Bu söylem ve yeni hal, Türkiye'nin bütünlüğüne ve milletçe barış içinde yaşama iradesine zarar veremez evelallah; lakin Kemal Kılıçdaroğlu elinde CHP neye evrilir seyredip göreceğiz.
Denilen o ki, CHP öyle bir partiye dönüştü ki, kongrede Selahattin Demirtaş aday olsa Kılıçdaroğlu'ndan daha çok oy alır.
Bu denli HDP'lileşmişken, CHP'den geriye adından ve logosundan başka bir şey kaldı mı, o da ayrı bir konu.
Şöyle de sorabiliriz; Erdoğan'ı devirmek adına CHP'nin razı olmayacağı ne var?
CHP için "teklif dahi edilemeyecek" ne kaldı?