Partisinin yönetimindeki Edremit belediyesinin açýklamasýný beklemeden, alelacele o çirkin müsamereye destek veren Engin Özkoç Bey, sergilediði arkaik anlayýþýn mahcubiyetiyle olsa gerek benim Pazar günü yayýnlanan yazýma sosyal medyada cevap vermiþ! Yandaþ gazetesi ve TV kanalý hiç durur mu onlar da haber yapmýþ.
Konuya biraz daha açýklýk getirme fýrsatý verdiði için Özkoç'a müteþekkirim.
Sayýn Özkoç, "Laiklik sadece din ve devlet iþlerinin birbirinden ayrýlmasý deðil ayný zamanda yurttaþlarýn, vicdan, din, ibadet özgürlüðü demektir." diyerek doðru bir tarif yapmýþ.
Ama son on yýl hariç dindarlarýn bu özgürlükten mahrum býrakýldýðýný görememiþ maalesef. Çünkü dindarlar bu özgürlüðü kullanmak istediklerinde sürekli engel veya ceza ile karþýlaþmýþtýr.
En somut delil bugün harp okullarýnda bile baþörtülüler din özgürlüðünden faydalanýrken, üniversitelerde baþörtüsünü serbest býrakan anayasa deðiþikliðini Özkoç'un partisi AYM'ye taþýmýþ ve iptal ettirmiþtir!
Özkoç açýklamasýnda, " Türkiye'nin kurucu ilkelerinden, laiklik ilkesinde istismara yol açacak bir durum yoktur." derken hem Cumhuriyet tarihini görmezden gelmiþtir hem de dünya gerçeklerini.
Çünkü kurucu ilkeler arasýnda laiklik yoktur. Cumhuriyetin kuruluþu 1923'tedir, laikliðin anayasada yer almasý 1937'dedir.
Cumhuriyetin fabrika ayarlarýný belirleyen 1924 anayasasýnda laiklik yoktur. Tersine ikinci maddede Ýslam, devletin dini olarak kabul edilmiþtir. 1928 yýlýna kadar da bu madde yürürlükte kalmýþtýr.
Laiklik CHP'nin 1927 kurultayýnda belirlediði dört ilkeden biridir.
Daha sonra millete sorulmadan anayasaya derç edilmiþtir. Yani laiklik Cumhuriyetin deðil, CHP'nin ilkelerinden biridir.
Özkoç,"Laiklik anlayýþýyla T.C vatandaþlarýnýn din ve vicdan özgürlüðünü de garanti altýna alýnmýþtýr." diyor ancak dindarlara son on yýl hariç bu garanti engel veya ceza garantisi olarak uygulanmýþtýr.
Milletin %47'lik oyuyla iktidara gelmiþ olan AK Parti aleyhine 2008 yýlýnda açýlan kapatma davasýnýn gülünç gerekçesi de laiklik karþýtlýðýdýr. Temel argüman da baþörtüsü yasaðýna karþý verilen mücadeledir. Siyasi yasaðý istenilenlerden biri de bendim. Suçumun delili ise temel insan haklarýndan biri olan kýlýk kýyafet özgürlüðünü savunan yazýlarýmdý!
Özkoç'un bahsettiði özgürlük garantisi 10 yýl öncesine kadar uygulamada retorikten ibaret kalmýþtýr.
"Laiklik ilkesini Cumhuriyetimizden söküp atmaya çalýþanlarla sonuna kadar mücadele edeceðiz." derken partisinin milletin deðerlerine karþý yürüttüðü mücadeleyi kastediyor olmalý.
Çünkü millet 70 yýldýr Özkoç'un partisine o çarpýk laiklik anlayýþý, uygulamasý ve mücadelesi sebebiyle iktidar yüzü göstermemiþtir! Bu kafayla devam ederlerse bir 70 yýl daha bekleyecekleri anlaþýlýyor.
Ýstanbul ve Ankara sonuçlarý ümitlendirmiþ görünüyor.
CHP Ýstanbul ve Ankara belediyelerindeki baþarýyý da Özkoç'un anlayýþýyla deðil, Ýmamoðlu ve Yavaþ'ýn milletin deðerleriyle barýþýk olmalarýna borçludur, CHP'li olmalarýna deðil!
Acaba Ýstanbul il baþkanlarý aday olsaydý ayný sonucu alabilirler miydi?!
Özkoç'un Afganistan benzetmesi ve benim gazeteci olmamdaki faktörlere getirdiði yorum da evlere þenlik bir yaklaþým. Deðerlendirilecek deðerde sözler deðil.
Özkoç, "Bir þeyleri bu kadar kolay elde edince, böyle pervasýzca konuþmasýný normal karþýlýyorum." demiþ.
Hadi oradan!
Asýl pervasýzlýk, benim dünya ve Türkiye gerçekleri üzerine yaptýðým deðerlendirmeler deðil, Özkoç'un rezil müsamereye 'her sene yapýlýyor' diyerek destek vermesidir!
Þunu bilmeli ki Özkoç, hiçbir þeyi kolay elde etmedik. Sistemdeki aksaklýklarla ve kendisi gibi düþünenlerle sürekli mücadele ederek hakkýmýzý bileðimizin gücüyle ve halkýmýzýn desteðiyle aldýk.
Mesela, sarý basýn kartý hakkýmý bile Özkoç zihniyetinin hâkim olduðu komisyonlar 7 sene engellediler. Ayný zihniyetin hâkim olduðu Gazeteciler Cemiyeti üyeliðimi bile gerekçesiz olarak reddetti.
Çaðdaþ dünyadan bihaber Özkoç, benim pervasýz konuþtuðumu söylüyor. Özkoç bana Fransa haricinde anayasasýnda laiklik olan bir ülke gösterebilir mi?
Gösteremez, çünkü yok.
Ben de onu söylüyorum. Ya tamamen kaldýralým ya da laikliði anayasada tarif edelim diyorum.
Özkoç'un ve destekçilerinin sadece ya çýkarýlsýn bölümünü alýp 'ya da tarif edelim' bölümünü es geçmeleri önyargýlý olduklarýnýn tescilidir.
Ben toplumun önemli bir kesiminin laiklik konusundaki hassasiyetine önem verdiðim için kalmasýný da öneriyor ve istismarý önlemek için laikliði anayasada tarif edelim diyorum.
Hatta Özkoç'un açýklamasýnda yaptýðý gibi "din ve devlet iþlerinin birbirinden ayrýlmasý, yurttaþlarýn, vicdan, din, ibadet özgürlüðü" þeklindeki tarifini bile kabul edebilirim.
Ama bu kadarcýk ifade özgürlüðüne bile tahammülü olmayanlarýn din özgürlüðünden dem vurmalarý kusura bakmasýnlar demagojiden öteye geçememektedir.
Laik anti laik tartýþmasý hep ola gelmiþtir. Son laiklik tartýþmasýný da biz baþlatmadýk. Diyanetin görünürlüðünden bina açýlýþýndaki duaya kadar 'laiklik elden gidiyor' yaygarasýný koparan muhalefet oldu. Ben de düþüncemi yazdým.
Bunlar benim düþüncemdir partimi baðlamaz.(Nitekim AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik bey dün partinin görüþünü açýklamýþtýr. Onun yerinde ben olsaydým, onun sorumluluðunu taþýsaydým ben de ayný þeyleri söylerdim. )
Evet, hatýrlayýn lütfen, LDP Genel baþkanýyken Besim Tibuk bey, laiklik tartýþmalarýna son vermek için laiklik kelimesi yerine Osmanlýdaki müsamaha'nýn kullanýlmasýný önermiþti.
1991 yýlýnda yapýlan anayasa çalýþmalarýnda Refah Partisi de 'ya çýkarýlsýn ya da tarif edilsin' teklifini getirmiþti.
Rahmetli Nevzat Yalçýntaþ hoca Yörünge dergisinde kapaða taþýdýðým söyleþisinde 'anayasada laikliðin yer almamasý gerektiðini' söylemiþti.
Bunlar düþünce özgürlüðü baðlamýnda söylenen sözler ve yapýlan tekliflerdir.
Yoksa meclise böyle bir teklif götürmüþ deðiliz, Anayasaya göre götürülemez de!
Benim 'ya çýkarýlmalý ya tarif edilmeli' teklifimin sadece ilk bölümünü alýp ikinci kýsmýný görmezden gelerek laiklik tartýþmasýný körükleyenler, kafalarýnýn gerisindeki önyargýyý açýða vurduklarýnýn farkýnda bile deðiller!
16 yýl önce de benim askeri kýþlalarýn Ankara'dan çýkarýlmasý teklifime (ki 15 Temmuz'dan sonra çýkarýldý!) karþý yayýnladýðý makaleye gönderdiðim açýklamayý yayýnlama cesareti gösteremeyen Ahmet Hakan da týpký Özkoç gibi teklifimin birinci kýsmýný öne çýkartýp, "Resul Tosun, 'Laiklik Anayasa'dan çýkabilir' demiþ." diye baþlayan yazýsýyla istiskali tercih etmiþ maalesef.
Oysa bu yazdýklarýna ilaveten her zamanki üslubuyla, "Tamam birinci bölümünü katýlmýyorum ama ey ötekiler tarif edilmesine neden karþý çýkýyorsunuz? diyebilirdi.
Diyememiþ, kendisine yakýþaný yapmýþ!
Partisinin 'Kuran dýþýlýk, din dýþýlýk örtüsü'nün altýndan çýkamadýðý için Edremit rezaletine bile alelacele destek veren Özkoç'un desteksiz atýp tutmasýna þaþýrmýþ deðilim! Ýçindekini dýþa vurmuþ!
Yazýmý Atatürk'ün þu öz eleþtirisiyle bitiriyorum, diyor ki:
"Laikiz dedik, dinle iliþiðimizi devlet olarak kestik. Cumhuriyetiz dedik, rejimimizi tehlikeye düþürmemek için saltanat devrini kötüledik, kazanýlmýþ büyük zaferleri bile birkaç satýrla geçiþtirmeye baþladýk. Latin harflerini aldýk, yeni kuþaklarý binlerce yýllýk geçmiþinin hazinesinden yoksun býraktýk."(Atatürk'ün Fikir kaynaklarý, Milliyet 15 Kasým 1974)