Çilingiroğlu'nu attılar, Yarkadaş'ı tuttular…

Bu ülkenin makul çoğunluğu elbette gerilim istemiyor.

Neden o halde bir yandan virüsle mücadele ederken, bir yandan da çatlak seslerin, manipülasyonların, kara propagandaların, kirli provokasyonların, yalanların kafa karıştırıcılığı ile uğraşıyoruz?

Bir taraftan ülkesini, hizmet eden insanları savunanlar varken, bir yandan neden Türkiye düşmanlarından daha beter içerden saldırılar oluyor?

Amerika’dan yayına bağlanan bir Türk profesör, koronavirüs salgınına karşı ülkemizdeki tedbirleri, çalışmaları överken, neden bir CHP’li, Amerikan gazetesine röportaj verip, Türkiye’yi acziyetle suçluyor?

Prof. Dr. Mehmet Çilingiroğlu, bağlandığı TV canlı yayınında, “ABD'de ilaç almak, tedavi olmak ne kadar pahalı biliyor musunuz? Göğüs ağrısı için hastaneye gidiyorsunuz, 20 bin dolar istiyorlar. Ama Türkiye’de işsiz bile olsanız SGK'ya üye olarak ilaçlarınızı alabiliyorsunuz, tedavi olabiliyorsunuz. Allah devletimizden, hükümetimizden razı olsun. Böyle bakıldığında elbette ki Türkiye ABD’den çok daha iyi durumda" deyince ne oldu biliyorsunuz?

Koç üniversitesi ile ilişiği daha canlı yayın sırasında kesildi.

CHP eski Milletvekili gazeteci Barış Yarkadaş ise Türkiye'yi, New York Times'a kötüledi. Yarkadaş, "Şu an ne yazık ki; İtalya ve ABD olma yolundayız" iddiasında bulundu.

Ülkesini sevdiği, bir siyasî menfaat beklemediği besbelli olan profesörün sözleri; neden, darbecilerle, Gezicilerle kol kola iş çeviren çevreleri rahatsız ediyor?

O insan, ülkesine sahip çıkıyor. Şu zor süreçte halka moral vermeye çalışıyor.

Öte yandan hepimizin aklıyla alay da ediliyor.

Uzlaşmayı muhalefet istiyormuş da, kutuplaştırma artık bitmeliymiş de, ama Türkiye otoriterleşmiş ve iyi yönetilemiyormuş…

Türkiye kutuplaştı, bu bir gerçek.

Kim bizi kutuplaştırdı?

Millete yaslanmak yerine, kurtuluşu Batı’da gören, milletin değerlerini küçümseyen, Batılı değerleri aziz milletimize dayatmaya kalkan zihniyet bizi kutuplaştırdı.

10 yılda bir TSK içindeki cuntalar eliyle darbeler yapıp, anayasa ve yasaları da tahakkümün zincirleri haline getiren yargı, medya, üniversiteler, STK’lar (mahşerin atlıları) eliyle vesayet sistemi kuranlar bizi kutuplaştırdı.

Öyle ki, iç savaşa kadar gidecek bir kutuplaşma için Alevi-Sünni, Türk-Kürt ve laik-dindar ayrımlarının tohumlarını nice komplo, tezgâh ve provokasyonla onlar attılar. Dine ve dini değerlere “gericilik” yaftası yapıştıranlar da onlardı.

Hiçbiri unutmadık, 28 Şubatları, 27 Nisanları unutmadık.

FETÖ’nün 15 Temmuz ihanetini de unutmadık..

Halen halkımız hayati tehlike altındayken bile CHP, HDP, İP, SP, Babacan’ın, Davutoğlu’nun partileri, Sözcü, Cumhuriyet gazetesi, FOX TV, Halk TV etki ajanları gibi çalışıyorlar.

Her gün koronavirüsle mücadelede moralleri bozacak, insanımızı panikletecek, yapılan her şeyi yanlış, noksan, zararlı gösteren bir tavır sergiliyorlar. Muhalefet değil, Erdoğan düşmanlığı yapıyorlar…

Bu arada PKK-FETÖ elemanlarına af getirmeye uğraşıyorlar.

Milletimizin sinesindeki kararlılığı bilselerdi, boşa uğraştıklarını da bilirlerdi.