12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 43 yýl geçti, onun ardýndan yaþanan 28 Þubat 1997'deki post modern darbe, 27 Nisan 2007'deki e-muhtýra ve 15 Temmuz darbe ve iþgal kalkýþmasý ile düþünüldüðünde, darbelerle ilgili tansiyon, Türkiye siyasi hayatýnda, önemli ve uyanýk olunmasý gereken hukuksal ve hayati bir vakýadýr. 15 Temmuz 2016 tarihi ise, darbeleri olgu olmaktan çýkartýp, tarihin çöplüðüne atan bir millet olmanýn gururlu deneyimini ifade ediyor hepimiz için...
12 Eylül 1980'deki müdahalenin ardýndan Türkiye Büyük Millet Meclisinin faaliyetlerine son verilmiþti, parlamento üyelerinin dokunulmazlýðý kaldýrýlmýþ, ülkenin her yerinde sýkýyönetim ilan edilmiþ, yurt dýþýna çýkýþlar yasaklanmýþtý. Genelkurmay Baþkaný Orgeneral Kenan Evren devlet baþkaný olmuþtu.
12 Eylül darbesiyle, 650 binden fazla kiþi gözaltýna alýnmýþtýr, 52 bin kiþi tutuklanýþtýr ve 1 milyon 683 bin kiþinin fiþlendiði yazýlmýþtýr. 210 bin dava açýlmýþ, 230 bin kiþi askeri mahkemelerce yargýlanmýþtýr. Cezaevlerinde 300 kiþi ölmüþtür. 7 bin kiþi için idam cezasý istenmiþ, 517 kiþiye idam cezasý verilmiþ ve bunlarýn 50 tanesi ise infaz edilmiþtir. 98 bin 404 kiþi "örgüt üyesi" olarak yargýlanmýþ, 71 bin kiþi 141, 142 ve 163. maddelerden ceza yemiþtir. 388 bin kiþinin pasaportu iptal edilmiþ, 14 bin kiþi vatandaþlýktan çýkartýlmýþtýr, sakýncalý ilan edilen 30 bin kiþi civarýnda mülteci, yurt dýþýna gitmiþtir. Tüm grevler yasaklanmýþ, 23 bin 677 derneðin faaliyetleri durdurulmuþ, 937 film sakýncalý bulunduðu gerekçesiyle yasaklanmýþ, on binlerce kitap imha edilmiþtir. 30 bin kiþi iþten atýlmýþ, 3 bin 854 öðretmen ve 120 akademisyen iþlerinden ihraç edilmiþtir. Siyasi partiler ve derneklerin faaliyetleri yasaklanmýþtýr...
12 Eylül 1980 darbesinde ilk asýlanlar, Necdet Adalý ve Mustafa Pehlivanoðlu'dur. Ýdam kararýný veren Sýkýyönetim Mahkemesi Hâkimi Ali Fahir Kayacan daha sonra anlattýðý anýlarýnda, ülkücü Mustafa Pehlivanoðlu'nun, asýlan solcu Necdet Adalý'ya denge olsun diye idam edildiðini belirtmiþtir. Mustafa'nýn ailesi idamý, ancak infazdan 3 gün sonra, çocuklarýný ziyarete geldiklerinde öðrenebilmiþlerdir.
Kenan Evren'in 17 yaþýnda astýrdýðý Erdal Eren için söylediði; 'asmayalým da besleyelim mi' cümlesi, yýllarca unutulmamýþ, tarihe kanlý harflerle yazýlmýþtýr. Yargýtay tarafýndan Eren'in idamý iki kere iptal edilmene raðmen, Milli Güvenlik Konseyi tarafýndan onaylanan kararla yaþý büyütülerek asýlmýþtýr...
Ülkemizde geliþen darbelerin küresel mimarlarý üzerinde de durmak gerekiyor. Ankara'daki ABD'li diplomatlarýn, Baþkan Jimmy Carter'a; "bizim çocuklar darbe yaptý' bilgisini geçtikleri, halen kulaklarýmýzda küpedir...
Anayasa Hukuku hocalarýmýzdan rahmetli Prof. Selçuk Özçelik; "kiþilerde enfarktüs ne ise, devletlerin esas teþkilatlarýnda darbe de odur' derdi.
Bir devletin esas teþkilatý, yani anayasasý, milletin ruhunu ve yetkisini aksettirmelidir. Kurucu gücü, millet ve dolayýsýyla milletin vekillerinden müteþekkil meclis olan bir anayasa, ayný zamanda toplumsal bir konsensus, toplumsal bir sözleþme anlamýný taþýr.
Oysa 1982 anayasasý kanla yazýlmýþ bir anayasadýr. Önce þartlarýn olgunlaþmasý beklenirken 5000 civarýnda insan terör eylemlerince katledilmiþ, ardýndan darbe sonrasý cezaevlerinde yaþanan aðýr iþkenceler, akla hayale, insanlýða sýðmayacak muameleler, karadelikleri olan güya yargýlamalar ve idamlardaki hukuki özensizlikler, bu anayasasýnýn aðýr yüklerindendir.
Bu aðýr ve kirli, karanlýk yük, Cumhuriyetimizin 100. yaþýnda, milletimizin sýrtýndan indirilmelidir.
Türkiyemizin temel kuruluþ felsefesine ve halkýn güçlü ve güven dolu bir gelecek inþa etme idealine yaraþýr, vatandaþ ve birey odaklý yeni bir anayasanýn hazýrlanmasýný hak eden bir milletiz. Yeni, sivil ve özgürlükçü bir anayasa ihtiyacýnýn, aktüel siyasi tartýþmalarýn ötesinde bir Türkiye gündemi olduðunu düþünüyorum.
Aslen 1982 anayasasý, 1987 yýlýndan itibaren seslendirilen sivil ve demokratik bir anayasa talebiyle toplumsal eleþtiriye tabi tutulmaktadýr. Bugüne kadar 19 kez, 184 ayrý konuda deðiþikliðe zaten uðramýþtýr. Tüm bu tadilatlar, aslýnda anayasanýn karadelikleri yüzünden gerçekleþmiþtir, bununla beraber yeni ve sivil bir anayasa talebi ýsrarla devam etmektedir. Toplumun tüm kesimlerince benimsenebilecek, þeffaf ve katýlýmcý bir anayasa...