Depremin yaralarıyla seçime gitmek

6 Şubat depremlerinde beş haftayı geride bıraktık. Kriz yönetiminden deprem sonrası çalışmaların planlanmasına geçildiği bir vasattayız. Bazı şeyleri daha sağlıklı değerlendirebilecek mesafedeyiz.

Bu süreçte 3-4 kez bölgedeki il ve ilçeleri hem STK'larla hem de gazeteci arkadaşlarla ziyaret ettik. Bu vesileyle hem afetten etkilenen vatandaşlarımızla, hem de afet yönetiminde görevli vali ve kaymakamlarla, koordinatör bakanlarımızla ve sahadaki çalışmalara destek veren milletvekillerimizle görüşme imkânımız oldu. Maraş'ta, Maraş vekilimiz Mahir Ünal ile Hatay'da 11 yakınını depremde kaybetmiş olan Hüseyin Yayman vekilimizle görüştük.

6'lı masadaki kriz, muhalefet cenahında deprem etkisi yarattığından, deprem bölgesine yönelen dikkatler kısmen dağıldı.

İktidar partisi için seçim sathına girildiğinde bile esas gündem depremin yaralarını sarmak. Böyle ve böyle olmak zorunda.

Sahada inanılmaz yoğun bir çalışma var. Medyanın bunların tamamını görmesi göstermesi imkânsız. Üstelik bu insanların çok azı yapıp ettiklerini anlatıyor. Gidip görüp tanık oldukça ve ortalıkta dolaşan dezenformasyona da maruz kalınca anlatmak ihtiyacı hissediyorsunuz. Deprem bölgesinde çadır tiyatrosu oynamıyorlar. Bir aydır çadırda, arabalarda, konteynerlerde yatıp kalkıyorlar. Duş alamıyorlar, ilk uykularını 48 saat sona uyuyabildiler. Bakanlar, vekiller, belediye başkanları, valiler, kaymakamlar... Asker, doktor, sosyal hizmet uzmanı, öğretmen... Devlet tüm kurumlarıyla bölgede planlama aşamasına geçmiş. Hülasa az zamanda çok iş yapmak zorundayız.

"İstanbul tek yürek" oldu

İstanbul ilçe belediyelerine ayrı bir başlık açmak istiyorum. Bizzat takip ettiğim ve takdir ettiğim özverili bir çalışma gerçekleştirdiler. Depremin gerçekleştiği saat itibariyle AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe'nin oluşturduğu kriz masasının koordinasyonunda, birinci saatte tüm ilçe belediyelerimiz yola çıkacak ilk ekiplerini hazırlamıştı. Evvela arama kurtarma ekipleri yola çıktı. Her belediye ortalama 50-100 kişilik arama kurtarma ekibiyle, İstanbul Valiliğinin de yönlendirmesiyle deprem bölgesindeki ilçelere gitmek üzere harekete geçti. Akabinde tüm ihtiyaçlar için hummalı bir çalışma başladı. Yerel Yönetimlerden Sorumlu İstanbul İl Başkan Yardımcısının verdiği bilgiye göre, bugüne kadar AK Partili İlçe Belediyeleri toplamda 2448 tır ve 312 kamyon gıda ve insani yardımı bölgeye gönderdi. Hâlihazırda 6 bin 609 personelle bölgedeki çadır kentlerde, aş evlerinde hizmet vermekteler.

İlk etapta 1224 çadır kuruldu. Şu anda da 7767 adetlik bir konteyner kent kuruluyor. Bunun 10 bine tamamlanacağı söylendi. 4 mazot tankeri, 44 mobil mutfak, 9 mobil fırın, 39 çöp arabası ve temizlik aracı ve 584 seyyar tuvalet ve duş ile İstanbul İlçe belediyeleri üzerlerine düşen sorumluluğu hakkıyla yerine getiriyor. Belediye başkanlarımız bizzat bu çalışmaları sık sık bölgeye giderek denetliyor. Bunun yanında İstanbul İl başkanlığının organizasyonuyla ilçe başkanlıkları toplam 980 tır ve 256 kamyon gıda ve insani yardımın bölgeye ulaşmasını sağladı. Yardımların devam etmesi çok önemli. Yaptık bitti değil. Bu yüzden yardım kampanyalarını yenilemek gerekecek. Bu vesileyle AK Parti İstanbul Kadın Kollarının çeyiz sandıklarını açıp en güzel eşyalarından oluşturdukları "Elimin İşi Gözümün Nuru" yardım kampanyasını da zikretmek istedim. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Hatay'da bir teyzemize verdiği bohça işte o sandıkların birinden çıkmıştı.

Çalışmak, çalışmak daha çok çalışmak

Cumhurbaşkanı Erdoğan 10 Mart'ta yaptığı açıklama ile seçim startını verdiği gibi sürece dair ilkeleri de ortaya koydu.

AK Parti için siyaset demek hizmet demek. Her seçime, yaptığı hizmet ve icraatları anlatan bir kampanya ile hazırlanıyor. Hatta son yıllarda "millet hizmete doydu bunları anlatmayın artık" şeklinde akıl verenler var AK Parti'ye.

Şimdi ise en iyi yaptığı şeyi daha da iyi yapacağı, yapması gereken bir saha var önünde. Deprem bölgesinde her bakanlık yoğun bir çalışma yürütüyor. Bir taraftan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı konut ve iş yerleri için hızla yeni binaların yapımına başlarken, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı OSB'lerin biran evvel açılması için çalışıyor. Kemal Kılıçdaroğlu "İş insanlarına kredilerle ilgili kolaylık sağlanmalı" diye sözde müspet bir deprem gündemi açmaya çalışırken, Hazine ve Maliye Bakanlığı bunların ve daha fazlasının zaten yapıldığını, kararların alındığını, talimatların verildiğini söylüyor.

Öyle anlaşılıyor ki AK Parti'nin seçim kampanyasında motto; çalışmak, çalışmak, millet için daha çok çalışmak olacak.

Müziksiz Seçim Kampanyası

Partiler için seçim dönemleri şenliktir, bayramdır. Şarkılarla marşlarla taçlanır bu şenlik. Teşkilatın motivasyonu açısından da bu şenlik havası vazgeçilmezdir.

Cumhurbaşkanı'nın aldığı kararla, kampanya süresince müzik kullanılmayacak. Milletçe yas tuttuğumuz bu büyük afetin gereği olarak doğru bir karar.

Milletvekili aday adaylığı başvuruları için her parti bir asgari bağış tayin eder. AK Parti her seçim döneminde rekor başvuru alan partidir. Bu sefer başvurular sırasında yapılacak bağışları AFAD'a yönlendirdi.

Bu sorumlu davranışları diğer partilerden de bekliyoruz.

Kavga dövüş sonunda muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı belli oldu. Seçim tarihi de netleşti. Önümüzde iki aylık kısa bir zaman var. Kısa ve zor bir kampanya olacak.

Her zamankinden daha hassas olunması gereken bir seçim süreci yaşayacağız. Henüz kapanmamış yaralarımız var. Muhalefet enkaz başında siyaset yaptığı gibi, depremin açtığı tüm yaraları hiç çekinmeden acıtacak bir kampanya yürütmekten geri durmayacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve partisinin kampanya süresinde izleyeceği yolu; muhalefetin seviyesizliğine inmeden ve iftira ve yalan yağmuruna karşı argüman üretme acizliğine düşmeden, hükümette olmanın sorumluluğuyla icraata devam etmek şeklinde özetleyebiliriz.

Çalışmak, çalışmak daha çok çalışmak...