Depremzedeleri nesneleþtirmeden, üzmeden, yormadan…

Yýkýlan binlerce binadan...

Yýkýlmasa da bir daha içine girilemeyecek on binlerce evden...

Yerin metrelerce derine doðru kocaman bir kanyon oluþturacak þekilde yarýlmasýndan...

Dehþeti ve çaresizliði yaþamýþ acýyla bakan milyonlarca gözden...

Anlýyoruz ki kýyamete benzer büyük bir felaket yaþandý bu on ilde.

Deprem anýna dair izlediðim onlarca belki yüzleri bulan video kaydý içinde beni en çok korkutan görüntü Osmaniye'den gelen, daðýn yerinden oynadýðý gösteren o görüntü oldu. Üzerindeki yerleþim yerlerinin gece ýþýklarý sarsýntýyla bir bir sönerken dað beþik gibi sallanýyordu.

Bunu yaþayan insanlarla, depremin izlerini sonradan ya da uzaktan takip edenler arasýnda çok büyük bir tecrübe farký var artýk.

Onlar kýyameti gördü.

Bu dehþeti, korkuyu, yýkýmý yaþayan, ne olduðunu anlamadan enkazýn altýnda sýkýþýp kalan, çýkabilen yahut sevdikleri çýkabilsin diye çaresizce günlerce enkaz baþýnda bekleyen, duyduklarý sesleri bir daha duymaz olan, caný çok yanan, içindeki çalkantý devam eden insanlar onlar.

Bu kadar büyük bir þoku ve acýyý yaþayan bir insan bilmiyorum nasýl iyileþir? Öfkesi, üzüntüsü, çaresizlik hissi nasýl geçer?

Bildiðim tek þey onlar için sessizliði saðlamak gerektiði.

Susalým biraz.

Baþýmýzý öne eðelim.

Dua edelim.

Necip milletimiz dört koldan koþup geldi zaten canlarý kurtarmak yaralarý sarmak için.

Devletimiz tüm imkanlarýný seferber etti, sistemi kurdu, kurumlar görevliler gönüllüler çalýþýyor.

Barýnma ýsýnma beslenme baþta olmak üzere depremzedelerin tüm psiko-sosyal ihtiyaçlarý kalem kalem karþýlansýn diye uðraþýlýyor.

Ama sosyal medya üzerinden öyle büyük ve kirli bir gürültü çýkýyor ki, depremi yaþayanlar baþta olmak üzere bütün toplum için büyük bir yük bu. Acý yarýþtýrmaya, yardým yarýþtýrmaya, baþa kakmaya varan ayýplý bir kavga.

Hayatýnda belki ilk kez yardým organize etmenin, bir insanýn feryadýna koþmaya çalýþmanýn acemi coþkusuyla ya da gündelik hayatýný zaten tiktok videosu çekerek ve kendini dünyanýn en þahane þeyi zannederek geçiren, böyle ünlü olup para kazanan küçük bir grubun çýkardýðý tantana yeri göðü öyle inletti ki, DEPREM'i, o iki büyük sarsýntýyý yaþayan insanlarýn ahý, vahý, feryadý inilti oldu kaldý.

Seslerini duyuramaz oldular.

Korkarým konvansiyonel medyaya da sýçrar yakýnda. Kimi stüdyo konuklarý ego krizlerine kapýlýp etrafa tükürükler saçarak konuþmaya baþlarlar yakýnda.

Yasýmýz acýmýz yaramýz cari oysa.

Enkazdaki kardeþlerimize dair umutlar neredeyse söndü maalesef. "Bari bir mezarlarý olsun" diye çýkarýlmalarýný bekleme zamaný þimdi.

Saygý zamaný. Dua zamaný.

Azcýk susalým n'olur.

Bir de nesneleþtirmeyelim deprem yaþayan insanlarýmýzý.

Bu felaketin özneleri onlar.

Olaydan bahsederken, haber yaparken, yorum yaparken, yardým yaparken, daðýtýrken, ister istemez uzun sürecek on ili yeniden inþa ederken...

Asýl acýyý dehþeti yaþayanýn onlar olduðunu unutmayalým.

Depremzededen rol çalmaya kalkmak da bir yaðmacýlýk türü sonuçta.