Diyanet Ýþleri Baþkaný Erbaþ tam da laikliði hatýrlatýyor zaten!

Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Dr. Ali Erbaþ'a veryansýn ediyorlar... Sözcü Gazetesi dün tam sayfa saydýrmýþ. Kendi yazmýþ uzman görüþü almýþ yetmeyince Yaþar Nuri Öztürk'ü de kaldýrmýþ mezarýndan.. Kine bakýn...

**

Efendim demiþ ki Sayýn Erbaþ; "... Hani 'inanç sokakta olamasýn, mahallede olmasýn, insanýn içinde olsun' diye bir anlayýþ var ya. 'Ýnanç iþte insan ile Allah arasýnda olsun, evine yansýmasýn, ticaretine yansýmasýn, siyasetine yansýmasýn, adaletine, yargýsýna yansýmasýn' istiyorlar..." Vay Efendim bu sözler laikliðe aykýrýymýþ, Anayasal olarak suçmuþ.. Öyle mi sahiden?

**

Bak arkadaþ... Bu tanýmlar-kavramlar hep tutanýn elinde oyuncak olduðu için gerçek anlamýyla geniþ kitlelere ulaþamadý. Oysa çok basit, sarih ve sade bir durumdur laiklik... Anlatmasý da anlamasý da buna uygun bir düzen tesisi de çok kolaydýr... Devlet din ya da inanç dayatmasý yapmaz.. Yoksa Laikliðin dinle ya da inançlarla bir sorunu yoktur... Bakýn bir alýntý yapacaðým... Ali Erbaþ'a saldýranlarla dünyaya muhtemelen benzer pencerelerden bakan Nilgün Cerrahoðlu'nun bir tanýmý var: "...laiklik çünkü sonuçta; "inançla kavgalý" bir kavram deðil, "inançlarýn dayatýlmasýyla kavgalý" bir kavramdýr. laiklik bireyin "inanç dünyasýyla" ilgilenmez: "inanýyor musun? inanmýyor musun? dinin beþ þartýný yerine getiriyor musun, getirmiyor musun? içki içiyor musun, içmiyor musun...?" gibi sorular laiklik savunucularýnýn ilgi alanýna girmez. laiklerin ilgi alanýna giren þey: "farklý inançta ve farklý yoðunlukta inanç sahibi insanlarýn yan yana, barýþ içinde, bir arada yaþamasýný saðlayan ortak kurallarýn tanýmlanmasýdýr." (19/05/2007 - Cumhuriyet gazetesi) Yani diyor ki Cerrahoðlu, Laik devlet bireyin inanç ve ibadet hürriyetini þu veya bu þekilde engelleyemez... Ali Erbaþ'ýn da ayný noktada itirazý olduðunu görmüyor musunuz...?

**

Özellikle 28 Þubat zulmüyle mankurtlaþtýrýlmýþ bir düþünce yapýsýnýn egemen olduðu sosyal hayatýmýzda inanç ve ibadet hürriyeti meselesi hep menfi açýdan ele alýnmýþ. Yani þu denmiþ; kamuda baþörtüsü takamazsýn, neden? Çünkü laiklik... Okulda namaz kýlamazsýn, neden? Çünkü laiklik... Laikliði nalýncý keseri gibi hep kendine yontmuþ jakoben bürokratik düzen.. Oysa tam da Diyanet Ýþleri Baþkaný'nýn dediði gibi, sosyal hayattan, iþ hayatýndan, adaletten ya da baþka alanlardan inançlarý söküp atamazsýn... Laiklik tam da iþte bunun teminatýdýr, güvencesidir. Baþörtülü bir kadýnýn özgürce baþýný örtebilmesinin güvencesidir laiklik... Vakit geldiðinde bir memurun namazýný kýlmasýna izin vermektir... Kimsenin inancýný gizlemek zorunda kalmamasýdýr.

**

Oysa laiklik yerine, laiklik diye uydurduklarý o yeni dinin dogmalarýný dayattýlar bu millete... Baþýn açýk olmasýný zorunlu kýlan, Ýslam inanýþýna göre ibadet yapmayý engelleyen/yasaklayan bir yeni din anlayýþýydý laiklik bu çevrelerin elinde. Oysa laiklik baþý açýk olanýn da inancý nedeniyle örtünenin de hukukunu savunmalýydý... Evet istediler ki camilerde kalsýn Ýslam. Oraya saklayalým... Ama onu bile kontrol edelim... Bir imam bir konuyu vaaz ederken "bizim din"in dýþýna taþýp da cemaati uyandýrmasýn istediler... Ama fena çuvalladýlar.. Çünkü artýk geçti o devirler.

**

Prof. Dr. Ali Erbaþ'ý savunmak niyetiyle yazmadým bunlarý. Zira o zaten Allah'ýn hükümlerinin dýþýnda hiçbir söz söylemediði için kimsenin müdafaasýna da ihtiyacý yok. Ama kendini 'laik' diye tanýmlayanlarýn içinde bulunduklarý aymazlýðýn da altýný çizmek þarttý...