Doðumunun 100. Yýlýnda Ali Ulvi Kurucu

Türkiye Yazarlar Birliði Ýstanbul Þubesi doðumunun 100. Yýlýna denk gelen 3 Mart günü 'Hanýmlarýn gözüyle ve hatýralarýyla Ali Ulvi Kurucu' konulu farklý bir programla üstadý andý.

Aslýnda o programa katýlmayý çok istedim ama ayný saatte bir Arap TV kanalýna daha önceden söz verdiðim için gidemedim.

Dün de Birlik Vakfý üstadý anmak için bir program icra etti. Hüseyin Öztürk Bey beni de konuþmacý olarak davet etti ama ayný gün ayný saatte yönetim kurulu üyesi olduðum TPB Ýstanbul Þubesi'nde bizim de aylýk tertip ettiðimiz bir program vardý. Birlik Vakfý programýna da katýlamadým maalesef.

Ama merhuma 5 yýl refakat etmiþ biri olarak hakkýnda yazmazsam olmazdý.

1976-1981 yýllarý arasýndaki yüksek tahsilim sýrasýnda kendisine 5 yýl refakat etme þerefine nail olmuþ ve yakýndan tanýma imkâný bulmuþtum. Hatta Arif Hikmet Kütüphanesi'ne müdürlük yaptýðý dönemde yaz tatilinde üç ay yanýnda çalýþarak mesai arkadaþý bile oldum desem yalan söylemiþ olmam.

Bazý insanlar vardýr ki onlara refakat edenler bir okul bitirmiþ gibi faydalanýrlar. Onlarýn yanýnda her gün yeni þeyler öðrenir yeni çevreler edinir insan.

Mesela Sahih-i Müslim'i þerh eden eski Yüksek Ýslam Enstitüsü müdür olan merhum Ahmed Davudoðlu Hoca onlardan biridir. Müslim þerhinin son yedi cildinde kendisine sekreterlik yapma þerefine nail oldum. 1974 yýlýnda 7 ay her gün evine giderek akþama kadar sekreterlik yaptým. Bilgi açýsýndan bir ilahiyat fakültesine denk bilgi edindim desem yeridir. Ayrýca, hoca dönemin gözde ilim adamlarýndan biriydi, ülkenin tanýnmýþ simalarý onu ziyarete gelirdi.

Hem onlarý tanýrdým hem de sohbetlerini dinlerdim.

Ýþte Ali Ulvi Bey merhum ile böyle 5 yýl geçirdim. Benim hem arkadaþým, hem dostum, hem hocamdý.

Ali Ulvi Kurucu merhum 3 Mart 1922 doðumludur. Babasý tek parti döneminin dini hayat üzerindeki baskýlarýndan uzak durmak için Medine-i Münevvere'ye göç etmiþ ancak aklý da gönlü de Türkiye'de olan ve 2. Akif olarak anýlan þair, düþünür, edip ve ehl-i dil bir müstesna insandýr.

Aslýnda onu tanýmanýn en kestirme yolu hatýratýný okumaktýr. Bu münasebetle hatýratýný yayýna hazýrlayan Ertuðrul Düzdað aðabeye ne kadar teþekkür etsek azdýr.

Birkaç cümleyle özetlemek gerekirse Ali Ulvi Bey çevresindeki herkesin sevgisini ve saygýsýný kazanmýþ örnek bir insandý.

Medine-i Münevvere'de Mescid-i Nebevi'nin hemen kýblesinde bulunan Kral Abdulaziz Kütüphanesi'nde çalýþýrdý. Daha sonra yine hemen Ravza-ý Mutahhara'nýn önünde bulunan büyük bir kýsmý yazma eserlerle dolu olan tarihi Arif Hikmet Kütüphanesi'nin müdürü oldu. Geniþletme projesi kapsamýnda iki kütüphane de bilahare yýkýldý.

Her iki kütüphanenin tasnifinde Ali Ulvi Bey'in yanýnda çalýþmýþtým.

Ali Ulvi Bey þairdi. Ýnce ruhlu biriydi. Hem Türkler hem de Araplar tarafýndan sayýlan bir þahsiyetti.

Türkiye'den yolu Medine'ye düþen yüksek bürokrat ve siyasetçilerin ilim ve kültür erbabýnýn uðradýðý bir isimdi.

Ayrýca Medine'de çalýþan on binlerce Türk iþçisi, 200 civarýnda üniversite öðrencisi vardý.

Ve çok sayýda mücavir vardý.

Mücavir komþu demektir. Peygambere komþu olmak için Medine'ye gelmiþ, kendisini ibadete vermiþ ve Medine'de ölmeyi kararlaþtýrmýþ Türkler.

Ýçlerinde varlýklý olanlar da vardý muhtaç olanlar da. Ama hepsi Ali Ulvi Bey'in kapýsýný aþýndýrýrlardý. Çünkü kiminin ikamet sorunu vardýr dil bilmez yol bilmez çareyi Ali Ulvi Bey'e müracaatta bulurdu. Kiminin geçim sýkýntýsý vardýr ve Ali Ulvi Bey onun problemini mutlak surette çözen isimdir.

Binlerce Türk iþçisi var ve idareyle sorunlarýnýn halli için tek adres Ali Ulvi Bey'dir.

Kimi sohbet etmek ister adres Ali Ulvi Bey'dir. Kimi hastasýný doktora götürecektir adres yine Ali Ulvi Bey'dir.

Ali Ulvi Bey de hiç kimseyi kýrmaz, hepsinin yardýmýna koþar, kah vilayette birilerinin resmi iþlemlerini takip eder, kah mahkemede tercümanlýk yapardý. Kimseden de kuruþ almaz tam tersine ihtiyaç sahiplerine kendisi verirdi.

Bu gündelik meþgalelerin ötesinde kültürlü insanlarla bir araya gelince doyumsuz bir sohbet baþlardý.

Hafýzdý, Ramazan'da hatim ile teravih kýldýrýrdý.

Musikiþinastý. Ehliyle bir araya geldiðinde Ali Ulvi Bey'in usta bir müzisyen olduðu ortaya çýkardý.

Ama onun asýl derdi Türkiye'ydi özellikle Türk genciydi. O yüzden de öðrencilere gösterdiði ilgi bambaþkaydý.

O saygýn insanlarýn bile saygý duyduðu edip þair hatip âlim Ali Ulvi Bey benim yurttaki öðrenci odama gelir sohbet ederdi.

Türk öðrencilerin kaldýðý Beþir Aða yurdu bir Osmanlý vakfýydý, vakýflar idaresine baðlýydý son dönemde bu yurdun nazýrlýðýný(yöneticiliðini) da almýþ öðrencilerle yakýndan ilgileniyordu. Beni de öðrencilerin baþýna getirmiþti.

Yeni nesilden umutluydu. Gözü Türkiye'deydi. Asýmýn neslini bekliyordu.

Bugünleri göremedi. 3 Þubat 2002'de vefat etti. Rabbim rahmetiyle muamele buyursun.