Dünya Koronavirüs salgını ile savaşıyor.. Aralarında bizim de olduğumuz pek çok ülke, bu tanımadığı, nasıl baş edeceğini bilmediğini düşmana karşı gölge boksu yapıyor.. Trump; “seni yeneceğim” diyordu mesela. Hatta Şi Cinping zafer ilan etti.. “Yendim seni” dedi.. Küresel çıldırmışlık hali.. İyi ama ne bu?.. Neden vurdu dünyayı? Nereden çıktı bu virüs.
Elbette koca koca bilim adamları, müktesebatlarına uygun bin tane yorum yapıyor. Yapsınlar.. Dünyanın varoluşu ile ilgili de milyonlarca yıldır bu gök kubbe altında edilmedik laf kalmadı. Hangisi doğru?.. Elbette izah edemediğimiz şeyler var.. Pozitivistlerin itirazı toplam gerçeği örtmüyor.. Bir virüs.. Bu yüzyıla kan, zulüm, gözyaşı getiren liderlere diz çöktürtmüş yalvartıyor.. Bunu izah edebilecek bir açıklamanız var mı? Biz, yarasa çorbasını suçlayana kadar, Doğu Türkistan’da yaşanan zulme baksaydık, felaketi daha erken görecektik.. Babası işkenceyle öldürülen Doğu Türkistanlı çocuğun, evlerinde kalan asker için “... annecim, babam gelince bu adam evimizden gider, değil mi?...” diye sorduğunda neden yanmadı ki dünya?.. Neden yıkılmadı ki medeniyetler? Şimdi diyor ki, “yarasa çorbası içtiler de ondan”... Hayır kardeşim.. Büyük müslüman katliamları yaptılar.. Yargısız infazlar, işkenceler, insanlık dışı doğum kontrolü politikaları uyguladılar.. Edilmedik eziyet bırakmadılar. O çocukların sahibi yok mu zannettin?...
Göçmen teknelerini Akdeniz’de vuran İtalya.. Karaya ayak basmasın diye çocukları denizde öldüren. Akdeniz’e gömen İtalya.. Öldürdüğü anne-babalarının ardından, gözyaşları İtalya kıyılarına vuran Libyalı çocukları düşün.. O çocukların sahibi yok mu zannettin?..
Sadece daha fazla silah satmak için savaşlar başlatan Amerika. Kendi halkının haritada yerini gösteremediği topraklara gelip, çirkin postallarınla tertemiz seccademizi kirlettin.. Annelerini gözü yaşlı bıraktığın, babalarını öldürdüğün o çocukların sahibi yok mu zannettin?
İşgal günlerinde ilk önce uçağını indirebilmek için müslüman toprakları üzerinde kavga eden Barbar Batı.. Evlerinden, yerlerinden, yurtlarından ettiğin o çocuklar gelsin gözünün önüne.. Kapıları kapatırken suratlarına, bir mal gibi değer biçerken, kelle başı hesap yaparken, çamaşırsız attığın meriç nehrinde ölüme terkederken mülteci çocukları, kimse sormaz bana bunun hesabını diye mi geçti aklından?..
Şimdi diyorlar ki, “ellerinizi çok iyi yıkayın”... Ya hu bunca kir ellerini yıkayınca geçer mi?