'3 Nisan Bildirisi" gibi bir adla bile anýlmayacak. Kifayetsiz muhteris 104 emekli amiralin can sýkýntýsýndan kaleme aldýðý bir sosyal medya performansý olarak kalacak. 1 Nisan'a denk getirselerdi en azýndan "þakacý amiraller" olarak tarihe geçebilirlerdi. Beceremediler. Ciddiye alýnmak isterken gülünç oldular.
"Genç subaylar rahatsýz" gibi bir etki yapmayý hayal ettiler muhtemelen ama "emekli amiraller demans hastasý" dedirttiler kendilerine.
Hadsizliklerini az da olsa bir faydaya dönüþtürebildiler mi diye baktým, evet. Umutsuz ev kadýnlarý modundaki müzmin-depresif muhaliflerin yüzüne azýcýk renk geldi, doðru. Kan dolaþýmlarý hýzlandý sanki. Yine Mustafa Kemal'i ser levha yapan tweetler atmaya baþladýlar. Trolizm yine prim yaptý.
Tekaüt amiraller, Atatürk'ten beslenen bazý mahfillerden etkileþim de aldýlar.
Bu etkileþimin ekmeðini yiyebilirler. Önerim birer kitap yazarak Yýlmaz Özdil'in açtýðý yoldan ilerlemeleri. Eminim Özdil'den daha iyisini yazabilirler. Onun kadar iyi pazarlayabilirler mi emin deðil. Fakat her halükarda bu bildiri performansýný kâra dönüþtürebilirler.
Muhalefet partilerine baktým bir de, onlar ne demiþ diye.
Bu sefer sadece Kemal Kýlýçdaroðlu deðil hemen hepsi güvenli evlerinde izlemeye çekilmiþti. Millet darbeleri ve darbe sevicileri mahkum ettiðinden beri "Ordu göreve" pankartý açamadýklarýndan kafayý kuma gömüyorlar. Taktikleri duymazdan, görmezden gelmek, olmamýþ gibi yapmak. Sonra da "Ne abarttýnýz ha" demek. Nitekim CHP'li Faik Öztrak "Bu açýklamadan darbe çýkartmak sivil darbecilere mahsusu özellik" dedi.
Abarttýðýmýz falan yok; 104 emekli amiralin neyini abartalým. Kapladýklarý hacmi, öz kütlelerini, aðýrlýklarýný millet biliyor. Fakat darbe ile iktidar devirmenin bu ülkede bir kesimin hayallerini süslediðini de.
Buna raðmen ciddiye alýnmadýlar. Hatta daha ziyade dalga konusu oldular.
Ama bu milletin milli iradeye karþý oluþan en ufak bir hadsizliðe karþý vereceði cevap aynýdýr. Aklýnýzdan bile geçirmeyin, dememiz bundan.
Yoksa millet, Karabað'da, Libya'da, Suriye'de ve PKK'ya karþý yürütülen sýnýr ötesi operasyonlarda her daim ordusunun yanýndadýr.
Gazaya tekbirle giden bir milletin askerini puta tapar hale getiremezsiniz. Getirmeye kalktýðýnýzda baþa gelen görüldü.
Millet neyse devlet de odur. Emniyetinden askerine, yargýsýndan dýþiþleri bürokrasisine millet her alanda kendini görmek istiyor. Devlet benim ben devletim diyebilmek istiyor.
Kurumlarý milletin üzerinde tahakküm aracý haline getirmenin faturasýný Türkiye çok aðýr ödedi. Hala da ödemeye devam ediyor.
251 canýmýzýn þehit olduðu 15 Temmuz hain darbe giriþimine "tiyatro" diyen, darbe gerçekleþebilmiþ olsa o tarihi bayram ilan edecek olanlarýn, millet iradesine ayar vermeye çalýþan bildiriler karþýsýnda sessiz kalmalarýný anlýyoruz. Çünkü biliyoruz bunlarýn cemaziyelevvelini.
Ya darbelere karþý milletin yanýndaymýþ gibi yapan, siyasi kariyerlerini Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn kelle koltukta mücadelesine borçlu olan hazýr yiyicilerin sessizliðine ne demeli?
Sanmayýn ki milletimiz bunu görmüyor. Sanmayýn ki not etmiyor.
Siyaset üstünde baský oluþturacak her giriþim illegaldir. Millet adýna cezalandýrýlmalýdýr.
Bu giriþimlerden medet uman sözde siyasetçileri ise millet bizzat sandýkta cezalandýrmaktadýr.