Erdoğan neden ayakta alkışlandı?

Rusya ve Ukrayna müzakere heyetlerinin İstanbul'da, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde görüşmeleri iki açıdan çok önemli.

Birincisi, Türkiye'nin tarihî ve stratejik önemi, dost düşman herkes tarafından bir daha anlaşıldı.

İkincisi, Hıristiyan iki ülkenin arasındaki savaşı durdurmak için Müslüman Türkiye'nin devreye girmesi/girebilmesidir. Küresel barış için tarih sahnesine yeniden çıkan bir Türkiye var.

Cumhurbaşkanı Erdoğan neden başarılı oldu?

1. Erdoğan gerçek bir lider. 20 yıldır ne kadar çok badirede imtihan oldu. Kaptan, dalgalı denizde belli olur.

2. Erdoğan, devlet aklıyla hareket etti.

ABD ve Avrupa, Erdoğan'ı Rusya'nın safına itmeye çalıştı. 1. Cihan Savaşı'nda bizi Almanya safında harbe sokmuşlar ve Osmanlı'nın parçalanması hedeflerini gerçekleştirmişlerdi.

Türkiye bu defa oyuna gelmedi.

Hem de 6'lı muhalefet, ABD ve Avrupa'nın goygoyculuğuna soyunduğu halde.

Devlet aklı Avrupa-Asya arasında denge gözetmeyi gerekli kılıyordu.

Hem de Türk Cumhuriyetlerini, Afrika, Ortadoğu, Balkanlar, Karadeniz ve Akdeniz'i ihmal etmeden.

Cumhurbaşkanı Erdoğan devlet aklının sahadaki aktörüydü. Bu role yakışıyordu ve yakışanı yaptı.

40'tan fazla ülke lideri ile görüştü.

Kâh olağanüstü NATO zirvesi için Brüksel'e gitti, kâh Rusya ve Ukrayna'nın liderleri ile telefon diplomasisi yürüttü. Kâh Afrika'da, kâh Özbekistan'da, pergelin bir ucu Türkiye'de, diğer ucu ile gitmesi gereken yerlerde...

3. Erdoğan güven veren bir lider.

Rusya-Ukrayna savaşı öyle bir hakikati ortaya serdi ki, adeta gözler Erdoğan'ı aradı.

Ukrayna, ABD'nin, AB'nin, NATO'nun kendisini nasıl yüzüstü bıraktığını gördü. Onlara güvenemeyeceğini anladı.

Rusya da şaşkındı. Ukrayna üzerinden kendisine birikmiş ABD, Avrupa öfkesi karşısında konuşacak bir ülke lideri bulamadı.

Her iki ülke de güven veren bir ülke, güven veren bir lider aradılar.

Aradıkları, Türkiye ve Erdoğan'dı.

Çünkü Erdoğan'ın bugüne kadar yürüttüğü siyaset bu güveni vermişti. Kırım konusunda Ukrayna'yı hiç yalnız bırakmadı.

Rusya ile arasını, ABD/NATO'nun açmaya çalıştığını Türkiye görmüştü.

FETÖ marifetiyle Rus uçağı düşürülmüş (2015), Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Karlov'a suikast yapılmıştı. (2016)

Bu iki hadiseye rağmen Türk-Rus ilişkilerinde güven faktörü belirleyici oldu.

Suriye'de, Libya'da, Karabağ'ın Ermeni işgalinden kurtuluşunda Türkiye Rusya ile çatışmadı.

Bugün pek çok uluslararası ilişkiler uzmanının teslim ettiği hakikat şudur:

Barış görüşmelerini, Fransa Cumhurbaşkanı, Almanya Başbakanı, İsrail, İsviçre, Papa veya Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği değil, Erdoğan organize edebildi...

Türkiye, Rusya'ya yönelik yaptırımlara katılmayan tek NATO ülkesi olmasına rağmen NATO bunu hiç dert edinmedi.

Çünkü Türkiye'nin barış çabalarının verdiği umut, bunun çok ötesinde.

Bu arada muhalefete de söyleyeceklerimiz olmalı.

Başta Kılıçdaroğlu ile Akşener, Türkiye'nin Rusya'ya karşı ABD safında olmasını arzu ettiler.

Bu, şaşırtıcı değildi. Eski dönemlerin uydu politikasına dönüş davetiydi. Biden'ın da kulakları çınladı...

Hele Babacan'ın alay edip; "Hani Erdoğan arabulucu olacaktı, nerde arabuluculuğu?" hafifliği, tam bir ibret vesikasıydı.

15 Temmuz FETÖ hain darbe girişimindeki direniş ruhunun lideri Erdoğan, bugün de doğru olanı yapıyor.

Rusya ve Ukrayna heyetleri, Erdoğan salona girdiğinde onu ayakta alkışladılar.

Muhalefetin bu görüntü karşısında buz kestiğini söylemeye gerek yok.

Daha Haziran 2023 seçimlerine bir yıldan fazla varken Erdoğan'ın liderlik kabiliyeti, muhalefeti acaba daha nerelerde zavallı durumuna düşürecektir?