Ey güzel... Ankara

İmparatorluğun sarı çehreli, yoksul ve içine kapanık Ankara'sının bu gün ulaştığı nokta, eğer bütün vatana yayılsaydı, Türkiye'mizin genel görünümü ne olurdu?

Bunun yanıtını bile düşünmek insana heyecan veriyor!

Mustafa Kemal, Ankara'yı ilk günden beri pek sevdiğini söyler. Hele de Çankaya'yı! Tek akrabası olan rahmetli Fuad Bulca anlatır:

"Nuri Conkar, Mehmet Somer gibi çocukluğunu bilen arkadaşlarını Çankaya'ya toplar. Çocukluk anıları üzerine sohbet ederdi. Mustafa Kemal aşırı duyarlı bir insandı. Ankara'ya 27 Aralık 1919'dan sonra öyle bir bağlandı ki, zaferden sonra İstanbul'a ilk gelişi 1927 yazının sonunu beklemeden BAŞKENTİM dediği Ankara'sına döndü."

"O günlerin Ankara'sından bugün hemen hemen hiç bir şey kalmadı. Bu güzel kent çağı yakalamayı başardı. Eğer Ankara böylesine büyüyüp gelişmeye devam ederse 1919'a ait varlıklar müzelerin malı olacak." (1968 Cemal Kutay)

Bu gün, o yılların Ankara'sından hemen hemen hiç bir şey kalmadı tabi. Rahmetli Cemal Kutay Ankara'da pek çok şeyin müzelere taşınacağını söylemişti. Ama neyi koyacaksınız? Milli Mücadele Ankara'sı, sadece yapıları, yolları, yüzleriyle değil; düşünceleri, yaşayışı, amaçları, hatta yurtseverlik kavramlarıyla uzak, çooook uzak bir geçmiş...

Mustafa Kemal, Heyet-i Temsiliyenin Ankara'ya gelişini işgalden kurtulabilmiş vatan parçasına şu telgrafla bildirir:

"Sıvas'tan Kayseri yoluyla Ankara'ya hareket eden Heyet-i Temsiliye bütün yol boyunca ve Ankara'da büyük milletimizin sıcak ve içten yurtseverlik tezahürleri içinde bugün Ankara'ya vardı. Milletimizin sergilediği bu inanç ve yurtseverlik gösterileri bağımsızlığımızı sağlama yolunda inancımızı pekiştirdi. Hey'et-i Temsiliyemizin merkezi şimdilik Ankara'dır. Sagılarımla sunarım efendim...Hey'et-i Temsiliye Namına MUSTAFA KEMAL"

Ali Fuad Paşa , Mustafa Kemal'in geliş yollarını tesbit etmiş, yollarda gerekli önlemler alınmıştı: "O gün Ankara'nın ikliminde ender rastlanır düzeyde hava açık, güneşiliydi. Kırşehir'den hareketten önce Mustafa Kemal'in geliş yolu boyunca gerekli önlemleri almıştık. Konuklarımızın ikametlerine o günkü Ankara'nın en iyi yapılarından Keçiören yolu üzerindeki Ziraat Mektebini ayırmıştık. Ankara eşrafı kendi evlerini vermek istiyordu. Ancak biz Ziraat Mektebi üzerinde karar kıldık, Defterdar Vekili Yahya Galip Bey ve arkadaşları Ziraat Mektebinin hazırlanmasında bana yardımcı oldu. Mustafa Kemal’in üzerinde krem rengi bir palto, başındaysa kalpağı vardı...O günkü heycanımı hala koruyorum...