Fakültemizde, bir 28 Şubat dejavusu...

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi günleri, benim ve arkadaşlarımın hayat yolculuğunun başlangıcında durur. 55 yaşımdayım hala geceleri okulumu görürüm rüyalarımda, ya bir sınav vardır ona yetişmek için bahçede koşarken veya ben cevapları yazdıkça harfleri silinen dev gibi bir sınav kağıdıyla ya da rektör gelmiş, boyu giderek uzuyor, uzuyor, birden bire işaret parmağını uzatarak: "Sen! Başörtülü, dışarı' diyor, bunun gibi şeyler...

Yaralanmış bir gençliktik, kırılmış onurlarımız, hırpalanmış hayallerimiz, örselenmiş umutlarımız, sıkılı yumruklar, kazınmış saçlar, perukların bile ideolojik bulunduğu günler ve pankartlar dolusu isyanlarımız, dava dilekçelerimizi dolduran itirazlar, itirazlar... Benim ve arkadaşlarımın hayatına o günlerde yaşadıklarımız yön verdi.

Bu yüzden kimse kusura bakmasın hassasız biraz!

İsmi HUKUK olan bir mektebin sıralarında böyle ağır şeyler yaşanmamalıydı. Okul kapılarının derse girmek isteyen öğrencilerin yüzüne kapatıldığı başka yüksekokullar var mıydı acaba dünyada? Bu sadece Türkiye'ye mahsus bir şey miydi?

Tam geçti o günler derken...

Bu yıl İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini birincilikle bitiren Muhammet Emin Ay'ın geleneksel olarak her yıl yapılan mezuniyet töreni konuşmasına, fakülte yönetimi engel olmuş... Bunun kabul edilecek bir yanı yok...

Hukukçular Derneği'mizin konuyla ilgili bildirisini, hem İstanbul Hukuk camiasının bir ferdi, hem de dernek üyesi olarak buraya olduğu gibi koyuyorum... Başta Başkan Av. Ahmet Yılmaz beyefendiye ve tüm üyelere şükran ile...

DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ENGELLENMESİ ŞİDDETİN BİR TÜRÜDÜR

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini birincilikle bitiren Muhammet Emin Ay'ın mezuniyet töreni konuşmasına, fakülte yönetimi önce metne müdahale etmek suretiyle engel olmak istemiş, tören sırasında da konuşmasına engel olmuştur.

Varlık nedeni, düşünce ve ifade özgürlüğünün savunucuları olacak hukukçular yetiştirmek olan bir fakültenin yönetim kademesinin bu tutumu, 27 Mayıs 1960 darbesinden önce kara cübbeleriyle yürüyerek darbeye çanak tutan bazı hukuk fakültesi hocalarını hatırlatmaktadır.

Fakülte yönetimi, kendi öğrencisinin düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlamakla sadece belli kalıplarla düşünen insanların ifade özgürlüğünü tanıdığını göstermiştir.

Ülkemizde özgürlüklerin tesis edilmesinin önündeki en büyük engel, fırsat buldukça uç vermekten çekinmeyen bu yasakçı zihniyettir. Bu zihniyetin yetkisini kullanarak kendisi ile aynı düşüncede olmayan herkesin düşünce ve ifade özgürlüğünü elinden alması şiddetin bir türüdür.

Ne var ki, tertemiz ufuklara sahip genç hukukçular, bu dayatmalara artık geçit vermemekte, düşünce ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere hak ve özgürlüklerin kısıtlanmadığı bir dünyayı yeniden inşaa etme kararlılığını göstermektedir.

Hukukçular Derneği, hukukun üstünlüğü ilkesinin yerleşmesi için, hak ve özgürlükleri kısıtlayan; bilimin, düşüncenin, hukukun gelişmesini engelleyen her türlü yasakçı anlayışa karşı mücadele etmeyi sürdürecektir.

Ülkesinin yarınlarına hukuk zemininde güzel eserler bırakmak isteyen genç hukukçularımızın her zaman yanlarında olacağımızı kamuoyuna saygılarımızla duyururuz...