Fatura

Muhalefet partileri bugün toplanıyor. Yüzde 1 oyu dahi olmayan iki yeni partinin katılımıyla bir araya gelen 6 muhalif parti karşı ittifakı genişletmenin, Biden'ın dediği gibi bu kez Erdoğan'ı sandıkta devirmenin planlarını yapıyor.

Ala. Hedefte ortaklaşan muhalefet bakalım cumhurbaşkanı adayı konusunda da ortaklaşabilecek mi?

Bu hedefin şüphesiz pek çok zorlu etabı var.

Anayasanın ve sistemin nasıl değiştirileceği, seçilmeleri halinde vaat ettiklerini hayata geçirmek için ülkeyi üç kez daha seçime nasıl götürüleceği, sandıktan birinci çıkılıp çıkılmayacağı, cumhurbaşkanı seçtirdikleri ismin egosuyla baş edip edemeyecekleri, halkın teveccühünü kazanan seçilmiş cumhurbaşkanını anayasal yetkilerini kullanmamaya, görevlerini yapmamaya ikna edip edemeyecekleri gibi.

Ama şüphesiz en büyük sorun, kimin aday gösterileceği mevzu.

Kılıçdaroğlu ile Akşener/İmamoğlu arasında kamuoyu önünde yaşanan imalı, çağrışımlı, hazır cevaplı, bol ifşaatlı tartışmanın seyri de öyle.

Kılıçdaroğlu açık ettiği hevesine rağmen ne kendi parti tabanını ve teşkilatını, ne stratejik ortağı Meral Akşener'i bir türlü kendine inandıramadı.

Kemal Bey kime fısıldasa "Cumhurbaşkanı seçimlerinde beni aday gösterin." diye, "Faturası ağır olur." cevabıyla karşılaşıyor.

Halkın Kılıçdaroğlu'na itibar etmediğini, oy vermediğini doğrudan söyleyemedikleri için "Kemal Bey olası adaylar arasında yerlerde sürünüyor." gerçeğini ancak anket marifetiyle dile getiriyorlar.

En sık "Kılıçdaroğlu aday gösterilirse ve seçilemezse faturası ağır olur." dediler.

**

Öte yandan Kılıçdaroğlu asılıyor bu işe. Profesyonel bir ajansla çalışıyor.

Mesafe de kat etti doğrusu CHP lideri. Hitabeti bile düzeldi sayılır. Güldüren esler, abartılı vurgular, kukla kolları gibi hareket eden kollar hala var ama o kadar kusur İBB Başkanında da olur.

Eskiden Meclis kürsüsünden attığı yalan ve iftiraları artık oturduğu yerden evinin mutfağından atıyor CHP lideri. "Mütevazi" vurgusu için bulaşık bezi fonunda çekilen home made videoların karşılığında ajansa elbet bir fatura ödüyor CHP.

Adaylığı resmiyet kazanmadan şahsi reklamı için ajans tutan Kılıçdaroğlu bu faturaları partinin bütçesinden nasıl geçiriyor bilinmiyor.

**

Ama belli ki içerde bu işleri doğru bulmayan birileri de var.

O kadar tevazu, sadelik, tasarruf, gösterişten uzak oluş vesaire için harcanan para ve mesai, bu işlerde usta "sızma" ellerin marifetiyle bir anda nasıl da tarumar oluyor.

Zira CHP lideri meğerse kayıt bitip o bulaşık bezleri sahteliğinden kurtulunca İstanbul'da lüks otellerin Boğaza nazır kral dairelerinde kalıyormuş!

Fotoğrafın görüş açısı, ışığı, kadrajı, çekenin içerde ve göz hizasında olduğunu söylüyor. Yani Kemal Bey onu tanıyor. Belli ki lüks içindeki Kemal Bey fotoğrafını sızdıranlar, Kılıçdaroğlu kampanyasını baltalamak için zamanlamaya dikkat ediyor. Kamuoyunda bir tepkinin oluşmasını, Kılıçdaroğlu lehine oluşacak olumlu havanın yerleşmeden silinmesini istiyor.

Bana kalırsa bu fotoğrafın kendisi değil ama Kemal Bey'i bu kadar yakından takip edip "sızdıran" ellerin varlığı ve kimliği CHP içindeki rekabete ve genel başkan değiştiren kuvvete dair çok şey söylüyor.

**

Dönelim faturaya.

Ne olabilir muhalefet liderleri açısından bu işin faturası?

Seçilemeyen parti başkanı düştüğü yerden kalktığında, yola kaldığı yerden devam edemez, ettirmezler, faturası ağır olur, parti başkanıysa başkanlığını, belediye başkanıysa belediyesini devretmek zorundadır, şeklinde yorumlar yapılıyor. Ama bunu diyenler Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ya da her kim aday olursa olsun muhalif kimsenin ve hiçbir partinin almadığı bir oyu almış olacak, muhalefet konsolide olduğu için. Erdoğan karşıtlığından beslenerek kariyer yapacaklar.

Muharrem İnce, örneğinde olduğu gibi. Evet, adam kazandı, ben kaybettim ama Erdoğan karşısında gelmiş geçmiş en yüksek oyu ben aldım diye övünecekler.

**

Kaldı ki İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu arasındaki elektrik son restleşmeyle daha da seyirlik hale geldi. Kemal Bey "elektrik faturasını ödemeyeceğim" çıkışıyla sokak, anarşizm, kaos çağrısı yaparken "İSKİ faturalarını lütfen vaktinde ödeyin" ricasıyla devlet adamlığına, zor günü zorlaştırmama ferasetine Kılıçdaroğlu'nun değil kendisinin sahip olduğunu gösterdi İmamoğlu kamuoyuna.

Hesap kabarıyor.

Bakalım bedeli ödeyen kim olacak?