FETÖ'cü deðildi ama!

MHP Genel Baþkaný Bahçeli’nin Mümtaz Türköne’yle ilgili mesajý, dýþ istihbaratlarýn maþasý haline gelmiþ FETÖ ile irtibat ve iltisak konusunu tekrar gündeme taþýmýþ oldu.

Yýllardýr devletin kýlcal damarlarýna kadar sýzarak paralel bir yapý oluþturan; 17/25 Aralýk yargý darbesi giriþimiyle gerçek yüzü ortaya çýkan; bilahare MGK kararýyla FETÖ diye adlandýrýlan bu oluþumun Türkiye’de zarar vermediði aile neredeyse kalmadý.

Bu yapýlamanýn yönetim kadrosuna, bilerek o kadroya destek verenlere ve onlarýn haklý olduðuna inanýp savunanlara merhamet etmek zulme ortak olmak demektir.

Dini cemaat kisvesi altýnda imtihan sorularýný çalarak veya masum insanlara kumpaslar kurarak kul hakkýný hiçe sayan, silahlý darbeye kalkýþýp yüzlerce masum insaný öldüren ve yaralayan bu örgüte sahip çýkmak yabancý istihbaratlarýn faaliyetlerine destek vermek demektir!

Bu baðlamda FETÖ gerekçesiyle tutuklu olan, yargýlanan veya arananlar konusunda adaleti gözetmek fevkalade önemlidir.

Adalet, suçlularýn mutlaka cezalandýrýlmasýný gerektirdiði gibi, masum insanlara bir terör ‘örgütüne destekçi’ yaftasýný yapýþtýrmamaktýr.

Bana göre milat 17/25 Aralýk’týr. Ama birileri o süreçte cemaatin masumiyetine olan inancýný sürdürüyor olabilir, fakat 15 Temmuz’dan sonra hâlâ o cemaate -ki adý artýk FETÖ terör örgütüdür- destek vermiþse hak ettiði ceza mutlaka verilmelidir.

Dolayýsýyla cemaatle irtibatý sadece gazetesine abone olmak, sendikasýna üye olmak, bankasýna para yatýrmak, gazetesinde yazý yazmak, TV kanalýnda program yapmak ve iþyerlerinin birinde çalýþýyor olmak gibi, döneminde legal bir þekilde iþleyen kurumlarla iliþkisi kimseyi suçlu yapmamalýdýr.

FETÖ’ye olan öfkenin adaletsizliðe sebep olmasý doðru deðildir.

Benzer iddialarla açýða alýnýp sonra aklanan on binlerce insanýn görevlerine iade edilmeleri devletin bu hususta duyarlý olduðunu göstermesi açýsýndan önemlidir.

Þunu da belirtmeliyim ki, zamanýnda FETÖ’nün kurumlarýnda çalýþmýþ olup FETÖ’cü olmayan çok sayýda insan vardýr. Kimileri ekonomik sebeplerle, kimileri mesleðini icra etmek için, kimileri de ‘düþmanýmýn düþmaný dostumdur’ diyerek orada yer almýþtýr. Bu durum medya çalýþanlarý için de geçerlidir.

Ali Bulaç, Ahmet Taþgetiren, Nazlý Ilýcak, Beþir Ayvazoðlu, Mustafa Armaðan gibi Mümtaz Türköne de FETÖ medyasýnda yer almýþ FETÖ’cü olmayan yazarlardan biridir. Bu yazarlarýn kimileri 17/25 Aralýk’ta yollarýný ayýrmýþ ama Ilýcak, Bulaç ve Türköne gibi kimileri de ayrýlmak bir yana örgüte destek vermiþtir.

Örgütün yanýnda kalmaya devam edenlerden kimileri de, 15 Temmuz’dan sonra verdiði destekten dolayý piþman olmuþ ve aldandýklarýný itiraf etmiþlerdir. Bu hususta Nazlý Ilýcak’ýn Cumhurbaþkanýna gönderdiði piþmanlýk mektubu önemlidir.

Mümtaz Türköne de yanýldýðýný itiraf edenler arasýndadýr.

Türköne hem zeki hem bilgili hem de köþeli bir adamdýr. Talimatla veya telkinle yazý yazacak biri deðildir.

Terörist baþý Öcalan’ýn terörü bitirmek þartýyla baþýbozuk paþa ilan edilmesinden, siyasete müdahil olan ordunun laðvedilip yeni bir ordu kurulmasýna kadar çok sýra dýþý yazýlar yazmýþtýr.

Hükümet aleyhine de MHP aleyhine de tahammül sýnýrlarýný zorlayan makaleler kaleme almýþtýr.

Ama hâkim karþýsýna çýktýðý ilk duruþmada “Hayal kýrýklýðý yaþadým, o camiayla birlikte olmaktan piþmaným” diyerek hem FETÖ’cü olmadýðýný hem de onlara hizmet etmekten piþman olduðunu itiraf etmiþtir.

Elbette ki FETÖ’ye verdiði desteðin bedelini ödeyecektir. Ama ödeyeceði bedel elinde silah, masumlara kurþun sýkanlarla ayný olmamalýdýr.

Sayýn Bahçeli’nin kendi aleyhine bile sert yazýlar yazmýþ olan Türköne’yi gündeme taþýmasý sadece onun þahsý için deðil, benzer durumda olanlar için de yargýyý adalete davet olarak algýlamak gerekir.

Yoksa suçlularýn affedilmesi olarak algýlamak ve savunmak yanlýþtýr.