Herkes yeni bakanlardan söz ediyor. Görevlerini devredenlerin hakkýný teslim etmek gerek evvela. Zira Cumhur Ýttifaký'nýn seçim zaferinde onlarýn katkýsý su götürmez. Nitekim Cumhurbaþkaný Erdoðan göreve baþlama töreninde, "Cumhurbaþkanlýðý Hükümet Sistemi'nin ilk dönem kabine üyeleri adlarýný þimdiden tarihe yazdýrdý" sözleriyle haklarýný teslim etti.
Sadece kendi bakanlýk görevlerini hakkýyla yapmak ve bakanlýk kapasitesini geniþletmekle kalmadýlar, her biri küresel ölçekte yaþanan istisnai sorunlarla ve ülkemizde yüz yýlda bir yaþlanan felaketlerle mücadele etti.
2018'den 14 Mayýs 2023'e kadar yaþamadýðýmýz felaket kalmadý.
Pandemi baþlý baþýna büyük bir sorundu. Türkiye süreci en iyi yöneten ülkelerden biri oldu. Pandeminin yol açtýðý baþka pek çok sorun hala tüm dünyayý etkilemeye devam ediyor. Buna savaþ da eklenince enflasyon, gýda tedarik zincirinin bozulmasý, enerji arzýndaki sýkýntý, ticaretteki daralma, sanayi üretim alanlarýndaki deðiþimle çok daha zor bir süreçle yüz yüze kaldý tüm dünya.
Bu zorlu süreçte Türkiye atýlýmlara, yatýrýmlara devam ederek büyümeyi baþardý. Vatandaþýný da olabildiðince enflasyona ezdirmemeye çalýþtý.
Bazý alanlarda ise gerçekten parladý.
Dýþ politikada, terörle mücadelede, sanayi ve teknoloji alanýnda, enerjide, çevre ve þehircilikte, saðlýkta, turizmde....
Seçime aylar kala yaþanan deprem bütün ezberleri bozdu. Tüm bakanlarýn koordineli þekilde sahada sergiledikleri performans bakan algýmýzý deðiþtirdi. Yangýnlar, seller, depremler derken artýk gözümüzün önüne çizmeleriyle sahada gece gündüz çalýþan, karavanlarda uyuyan, týraþ dahi olamayan bakanlarýmýz geliyor.
Herkes artýk þunu biliyor, Erdoðan'la yol yürümek 7-24 çalýþmayý gerektiriyor.
Yeni kabineyle ilgili ise tek tek cv'lerinin ne kadar iyi olduðundan baðýmsýz olarak þu tespiti yapabileceðimizi düþünüyorum. Türkiye þu son 10 yýlki mücadeleyi verememiþ olsaydý bugün bu kabineyi de kuramazdý.
Ne demek istiyorum?
Yine Cumhurbaþkanýmýzýn göreve baþlama töreninde ettiði bir cümle ile açýklayayým; "Karþýmýzda hep sýkýlý yumruklar bulduk." sözü ne anlatýyor?
Türkiye ABD'nin düþmanlýðýný kazanmak mý istedi, Türkiye Avrupa ülkeleriyle papaz olmayý mý seçti? Hayýr, hiçbiri deðil. Türkiye baðýmlý olmak istemedi. Baðýmsýz, göz hizasýnda iliþki kuran, egemenlik haklarýna saygý gören bir ülke olarak kabul görmek istedi. Bunun için sert bir savaþ verdi. Erdoðan'ýn hedefe konulmaya baþlandýðý 2009'lardan bugüne verdiði mücadele tamý tamýna budur Türkiye'nin. Erdoðan'ý iktidarda tutmak deðil, Türkiye'yi iktidar sahibi bir ülke yapmak için verilen bir mücadeleydi.
Þimdi bazýlarý ekonomi yönetimindeki deðiþiklikten hareketle, "Kendileri muhalefette, fikirleri iktidarda" diyorlar ya hani. Alakasý yok! Kendileri muhalefette evet ama fikirleri iktidarda falan deðil. Zira "Fikirleri iktidarda" denilen Davutoðlu ve Babacangillerin tüm derdi kendilerini iktidara taþýmaktý. Türkiye'yi iktidar sahibi küresel bir aktör haline getirmek deðil söz dinleyen ülke konumunda kalmasýný saðlamaktý.
Zahmetsiz rahmet bekleyenlerin bahtýný yaþýyorlar bugün. Zahmetsizce kazandýklarý vekilliklere mutlu olacak kadar vizyonlarý varmýþ demek ki.
Hakkýnda uzunca yazýlabilecek bir konu daha var, "Erdoðan okulunda yetiþenler". Burhanettin Duran bu konudan geniþçe söz etti önceki günkü yazýsýnda.
Erdoðan dönemi, Türkiye'ye kazandýrdýðý hizmetlerin yanýnda çok büyük bir insan kaynaðý da oluþturdu. Bugün bir yýldýzlar geçidi olarak görülen bakanlarýn her biri, görevlerini teslim edenler keza... Siyasetçisi, bürokratý, iþ insaný ile Türkiye genç, dinamik, hevesli, kapasiteli ve çalýþkan bir insan sermayesine sahip. Erdoðan'la çalýþan, ona ayak uydurmaya gayret eden herkes büyüyor. Bu da bir Erdoðan baþarýsý.
O kadar ki, eskileri bile iþe yarýyor, baþka partilerde yok satýyor.
O kadar yani!