‘Geçmiþ zaman olur ki, hayâli bile zehir gibidir'

Hayýr- hayýr, yazýnýn baþlýðýný yanlýþ okumadýnýz; alýþýlmýþ ve kliþeleþmiþ þekilde, 'Geçmiþ zaman olur ki, hayâli cihan deðer.' diye nostaljik cümleler kurmadan, tam tersinden giriyorum yazýya. Evet, 'Geçmiþ zaman olur ki, hayâli bile, zehir gibidir.'

Niçin mi?

Bir yazar arkadaþ, 'sûfî-meþreb'dir, kendisini tanýðým yýllardaki haliyle hâlen de severim. O meþrebine de aykýrý düþen yazýlarýna ise; 'Her þeyi benim gibi düþünmesi, hissetmesi þart deðil.' deyip geçerim. Ama son olarak, bir þeyler almak için kuyrukta bekleyen dar gelirli vatandaþlarý görüntüleyen bir fotoðrafýn altýndaki, 'Elli yýldýr yazý hayatýndayým, ben bugünkü gibi bir tablo görmedim.' kabilinden notunu görünce, 'Yapma be kardeþim. ' diye geçirdim içimden.

Bu satýrlarýn sahibi de 1972'den beri, yani 50 yýldýr yazý hayatýndayým ve bu arkadaþýmý doðrulayamýyorum. 50 yýl öncelerde, 'yoklar, 'kuyruklar ülkesi'ne ve anarþi girdabýna dönmüþtü. 'Parasý olanlar bile, 'mal' bulamýyordu.

Ýnsanlar, 4-5 milyonluk Ýstanbul'da, su için bile, plastik bidonlarla, çeþme arýyorlardý; ya da tüpgazlar, ve diðer temel ihtiyaç maddelerini temin kuyruðunda. Ve saatlerce sonra, elleri boþ dönmek de vardý.

1974'lerde, Türkiye, Lüksemburg Dukalýðý'ndan 10 milyon (evet, sadece on milyon) dolarlýk borç anlaþmasý imzalýyordu. Ülke, meþhur deyimle, '70 sent'e muhtaç.' idi.

Daha yakýnlara gelelim. 17 Aðustos 1999'daki Marmara Depremi'nden sonra, Dünya Bankasý, deprem bölgeleri için 550 milyon dolar yardým vermiþ ve 1 sene sonra da, 'yardýmlarýn yerli yerine ulaþýp ulaþmadýðý'ný incelemek için bir heyeti Türkiye'ye geldiðinde, Ecevit Hükûmeti'nin Devlet Bakaný Receb Önal, alel-acele bir basýn toplantýsý yapýp, 'O parayý, memurlara maaþ olarak vermek zorunda kaldýk.' diyordu.

*

Türkiye, 20 yýldýr, halkýmýzýn aslî inanç deðerleri içinde yetiþmiþ bir lider ve kadrosunun elinde, -tabiatiyle, yanlýþlarý görülebilecek uygulamalarý veya yapamadýklarý olsa bile-, 35 milyar dolarlýk yýllýk ihracat yapan bir ülkeden, bugün 200 milyar dolarý aþan ihracat yapabilen bir ülke durumuna geldiði ve Merkez Bankasý'nda 100 milyar dolar civarýnda bir rezervi bulunduðu ortadayken, bir umutsuzluk havasý oluþturmaya çalýþýlmasý, teessüfe þâyân deðil midir?

*

VE, 3 YILDÖNÜMÜNDEN GERÝYE KALAN

Dün, (5 Temmuz), iki önemli yýldönümü idi.

Birisi, 'Erzincan'ýn Baþbaðlar köyünde ve 34 kiþinin -sýrf, Müslüman olduklarý için- katlediliþlerinin 29. Yýldönümü olmasý; diðeri de, bizim aziz dâva arkadaþýmýz ve derin bir duygu ve tefekkür adamý olan Sedat Yenigün'ün 30 yaþýndayken katlediliþinin 42. Yýldönümü idi. Merhûm Sedat Yenigün kardeþimiz, dün Silivrikapý Mezarlýðý'ndaki kabri baþýnda dostlarý ve öðrencilerince anýldý ve dün akþam da Zeytinburnu Kültür Merkezi'nde, Zeytinburnu Belediye Baþkaný Ömer Arýsoy Bey'in ilgi ve yönlendirmesiyle tertiblenen bir panelde Sedat Yenigün, yakýn dostlarý ve öðrencilerince iki saate yakýn bir program boyunca tanýtýlmaya ve anlaþýlmaya çalýþýldý. Allah rahmet eyleye.

Baþbaðlar Katliâmý'na gelince.

Baþbaðlar Cinayeti, bir bakýma, 3 Temmuz 1993 günü, Sivas'da meydana gelen bir 'otel yangýný'nda can veren 33 kiþinin kendi yandaþlarý olduklarý gerekçesiyle rövanþý olarak tezgâhlanmýþtý.

Yani, 3 Temmuz 1993'deki Sivas Hadisesi'ne de bakmak gerekiyor.

Sivas'ta, Madýmak Oteli yangýný konusunda, 4-5 saat kadar sonra, o günlerin baþbakaný Tansu Çiller, TRT'nin 23.00 haberlerinde, 'yangýnýn, otel sahibince, borcunu ödemek için sigorta primi almak ümidiyle çýkarýldýðýnýn anlaþýldýðýný' söylemiþti.

Ama herhalde o hadisenin öyle gösterilmemesini düþünen 'Derin Devlet odaklarý', o ilk açýklamayý, Van'daki baþka bir otel yangýný ile karýþtýrýldýðý þeklinde deðiþtirtmiþlerdi.

Sivas Belediye Baþkaný o zamanlar Temel Karamollaoðlu idi, onu o yangýnýn baþ tertibçisi gibi göstermiþlerdi, bütün laik-sol ve kemalist çevreler. Bu sene ise, Madýmak Yangýný daha sönük anýldý. Herhalde, Temel Karamollaoðlu'nu eleþtiri dýþýnda tutmak için.

*

Yine de, bazý çevreler o hadiseyi, Müslüman camianýn üzerine atmayý sürdürmek isteyip, 'UnutMADIMAKlýmda.' kliþesiyle 'tweet'ler attýlar. Halbuki o hadisenin Ýslâmî hassasiyeti olanlar üzerine yýkýlmasý bir zulümdür. Çünkü Ýslâm inancýnda, deðil insanýn, diðer hiçbir canlýnýn bile ateþe atýlarak yakýlmasýna cevaz yoktur, bunu en sâde þer'î bilgilere sahib olanlar da bilir.

Bu vesileyle hatýrlatayým: Dün, Ýstanbul AK Parti Milletvekili Hasan Turan da, 'UnutMADIMAKalýmda' kliþesiyle bir kampanya düzenleyenlere cevaben attýðý 8-9 'tweet'inden, 'Aziz Nesin'in, Müslüman dünyasýný ayaða kaldýran ve Peygamberimize aðýr hakaret içeren Selman Rüþdî 'nin 'Þeytan Âyetleri' kitabýný Türkiye'de yayýnlama ýsrarýný ve þehir þehir gezerek yürüttüðü provokasyon görevinin üzerinden 29 yýl geçse de 'UnutMADIMAKlýmda.' / (...) halkýmýzýn tepkisini 'Alevî- Sünnî karþýtlýðý- çatýþmasý ' diye sunan, bugün de oradan kaos çýkarmak isteyen emperyalist uþaðý eblehler 'UnutMADIMAKlýmda.' diyordu, özetle.

Bu açýdan þunu bir daha belirtelim ki, Sivas -Madýmak Hadisesi'nin, Allah karþýsýnda sorumluluðunu düþünen Müslümanlar tarafýndan sahiplenilemez ve onlar üzerine atýlmasý kesinlikle kabul edilemez.

Kaldý ki, 'Aykýrý Baðlama' ismiyle bir kitab yazmýþ olan Ârif Sað isimli bir türkücü CHP milletvekili, o kitabýnda, o yangýnýn, o akþam karanlýk basarken, 'kare gömlekli sivil bir kiþinin gelip bir subaya tâlimat vermesinden hemen sonra çýkarýldýðýný; o kiþilerin kimler olduðu belirlenmeden, o hadisenin aydýnlanamayacaðýný yazmýþtýr. Ama yazýk ki, o konu hâlâ da aydýnlatýlamamýþtýr.

*

Keza, Baþbaðlar Katliâmý ise, Madýmak'ýn rövanþý ve intikamý adýna ve dindarlýk hassasiyetleriyle isim yapmýþ olan Baþbaðlar'a saldýran 100 kadar silâhlý bir grubun, akþam namazýndaki halký dýþarýda bir yerde toplayýp, onlara nutuk çektikten sonra halký taramasýnýn neticesidir. Ve onun failleri de hâlâ belirlenememiþtir.

Baþbaðlar mazlumlarýna da rahmetler niyazýyla.

*