Gençlik ve eylemlilik deyince, kýzlar mý, erkekler mi daha önde? Bu soruyu GENÇ dergi sordu geçen ay... Gençlik ve eylemlilik konusunda herhangi bir istatistik okumadým, lakin katýldýðým etkinlikler üzerinden (konferans ve edebiyat atölyeleri), okuyucularýmla hasbihallerden ve sosyal medya etkileþimlerinden yola çýkarak bazý þeyler söyleyebileceðimi düþünüyorum... Ancak son 35 yýllýk süreci gençler ve entelektüel faaliyetler baðlamýnda þöyle bir düþünecek olursam, ibrenin entelektüel eylemlilikten, sosyal faaliyetlere, muhtevadan imgeselliðe doðru çevrilmiþ olduðunu söylemem gerek öncelikle...
90'larýn etkinlik, hareketlilik, düþünsel ve sanatsal arz-talep yoðunluðu, adeta zorlama hatta patlama seviyesindeydi gençlik için. Çünkü yasaklar dört bir yanýmýzý kuþatmýþ haldeydi ve baþka çýkýþ yolu yoktu. 80 darbesinin feci þekilde altýnda kalmýþ gençliðin 97'de bu sefer 28 Þubat darbesiyle karþýlaþmasý, içinde sýkýþtýðýmýz cendereyi iyice zorlaþtýrýyordu. Bir þeyler yapmak lazýmdý... Kültür-sanat etkinlikleriyle birer açýk üniversiteye dönüþen buluþma zeminleri kuruldu. Gençlerin çýkarttýðý gazete ve dergiler vardý. O kadar çok baskýya raðmen, o kadar çok kitap okunuyor, tahliller yapýlýyor, o kadar çok kiþi hat yazýp, ebru yapýp, ney üflüyordu, o kadar çok kiþi yabancý dil öðrenip dünyadan, farklý ülkelerden haberler taþýyordu ki... Þiir, tiyatro, radyo, hep dipçik gölgesinde, hep karakol tarassudunda, ama taþtýkça taþýyordu...
90'lý yýllardaki politik ve aslýnda sosyal kýsýtlamalar o kadar yoðun ve çeþitliydi ki, biz gençler için bir araya gelmek ve bir þeyler kurmak çok deðerliydi, nefes almak gibiydi bu ve büyük bir sinerji doðuyordu bir aradalýk'tan. Sözgelimi dergiler, gençlerin bin emek vererek zor þartlarda çýkarttýðý dergiler, önemliydi, önemli olduðu kadar da deðerliydi. Henüz sivil toplum akýmý yoðunluðu baþlamadýðýndan, belki de derneklerin ve vakýflarýn çatý mahiyetindeki kapsayýcýlýðýný, aidiyeti, muhit içeriðini taþýyorlardý. Yazmak, çizmek, fotoðraf çekmek, gençlerin adeta varoluþlarýný ispatý gibi önemli ve hayati bulunurdu...
Selamlaþmak, dostluk, paylaþmak, arkadaþlýk, 90'lardaki gençlik eylemliliðinin hem ahlaký, hem hakikatiydi.
2000'lerde ise giderek bireyselleþen köklü bir dönüþümle karþý karþýyaydýk. Tabii toplumsal koþullarýn, hatta sosyolojinin etkisiyle þekilleniyor arzularýmýz, taleplerimiz, eðilimlerimiz, amenna. 2000'lerde, kýsmen özgürlükler ve kýsmen maddi rahatlamayla birlikte, bir rehavet baþlangýcýna girildiðini hepimiz zikrediyoruz. Lakin bizdeki bu deðiþimin, küresel deðiþimle çok ilgili hatta paralel olduðuna da unutuyoruz. Sovyetlerin daðýlmasýndan sonra tek kutuplu dünyanýn mottosu haline gelen liberal yaþam, liberal düþünce, evet zihinsel sýnýrlarý kaldýrmaya yönelik ciddi bir özgürlük muþtusu gibiydi... Ama bu o kadar söylemde bir özgürlüktü ki, talepler ve doðrultular çerçevesinden bakýldýðýnda, tüketim nesnesi olmaya indirgenmiþ insanlar, modüler anlamda birbirinin tekrarý, birbirinin kuvvetli benzeþeni bir ahali olmaya baþlýyorlardý. Ýnternet, ilkin bir iletiþim imkanýyken, adým adým hayatýmýzýn her anýný düzenleyen bir iliþkiler sistemi oldu. Ýnsanýn toplumsallaþmasý artýk, meydanlarda, dergilerde, dernek salonlarýnda deðil, sosyal medya üzerinde ve sanal alemde gerçekleþiyordu.
Selamlaþmak; "slm', dostluk; kýrmýzý kalp emojisi, paylaþmak "rt' etiketi, arkadaþlýk "takip' butonu haline gelmiþti... Bu çaðýn gençliðinin çok sýký bir yalnýzlýkla kuþatýldýðýný düþünüyorum. "Kimseye bakma sadece bana bak' diye emir veren akýllý ekranlar, tüm ufuklarýný kaplýyor... Yalnýzlýðýmýzýn sanal anlamda bir iþgalin gereði olduðunu görmek gerek.
Öyle zannediyorum ki; yýllar içinde eylemin yeri deðiþti. Biz itiraz etmek için sokak ve meydanlarý kullanýrdýk, þimdilerde sosyal medyada farkýndalýk yaratmak denen, kýsa süreli parlaklýklar var. Yanýp sönen, çok kýsa süren ilgiler bunlar, aslýnda yekûnu, ürkütücü bir ilgisizlik...
Her devrin kendine has bir sosyolojisi var, etkinlikler yeni anlamlar kazandý, dönüþtü, sözgelimi sosyal medya ortamý çoðu genci gerçek dünyada bir þeyler yapmaktan alýkoyuyor, sanal alem, gerçek olandan daha yoðun bir raðbet görüyor. Sanal olan, gerçek olanýn yerine geçti. Baþtaki soruya geri dönecek olursam, kim önde veya kim geride gibi bir sorunun uzamý da deðiþti zannederim. Artýk herkes tek baþýna...
Bizi insan kýlan özelliklerimizi tazelememiz gerek, her çaðýn kendi varoluþ ruhu var, su kendi akacaðý yolu bulur inþallah diyorum...