29 Ekim 2023, Cumhuriyet'imizin 100. yýlý...
Açýlacak çok baþlýk var, konuþulacak çok þey.
Ama kapanmasý gereken baþlýklar da var.
Bu asýrlýk çýnara yakýþmayan, cumhuriyet fikrinin kuþatýcýlýðýna hiç uymayan, toplumlarýn hastalýk kesbetmesine sebep olan ve bizim de imtihanýmýza dönüþmüþ bazý sýkýntýlý alanlar.
Cumhuriyet rejimini jakoben, sert, dýþlayýcý laiklikle bir tutan anlayýþýn ürettiði sýkýntýlar. Cumhuriyet fikrini Kýzýlay Meydaný'na kimlerin alýnýp kimlerin alýnmayacaðýn ölçüsü haline getiren (Kýzýlay Meydaný'ný sadece simge için kullanmadým. Bir vakitler Aþýk Veysel'in kýlýðýndan dolayý alýnmadýðý meydandýr.) sýð, kavgacý bir elitizm.
Cumhuru dýþlayan bir Cumhuriyet...
Yürüdüðümüz yollar hiç de düz ayak deðildi. Taþlý, sopalý, iniþli çýkýþlý yollar yürüdük, bugüne gelirken. Darbeler yaþadýk, muhtýralar gördük, Kürtçe yasaklandý, Ezan-ý Muhammedi tahrif edildi, baþörtüsü yasaklandý. Ama cumhur hiç vazgeçmedi Cumhuriyet'inden.
Dipçik de yese bu halk, okul kapýlarýndan sürüklenerek atýlsa da genç kýzlarý ülkemin, oðullarýný hapiste görmeye giden beyaz yaþmaklý analar, Türkçesini kuramadýðý hasret kelimelerini konuþamayýp yutsa da Cumhuriyet'inden vazgeçmedi.
Ne zaman ki devlet cumhuruyla barýþtý, vatana, bayraða, ülkenin bütünlüðüne kast etmeyen herkesin devletidir Türkiye; iyisiyle kötüsüyle, günahýyla sevabýyla, eðrisiyle doðrusuyla her ferdi bizimdir Cumhuriyet'in diyebildi, iþte o zaman Cumhuriyet payidar oldu.
Cumhuriyet'in 100. yýlýnda vatan neymiþ, bayrak ne demek, baðýmsýzlýk ne türden bir þey, özgürlük dediðin neden ekmek gibi, su gibi elzem daha iyi anlýyoruz.
Daha 2016'da, açýk konuþalým, Amerikan iþgalinden kurtardýk ülkemizi. Üstelik taþla, sopayla.... Mermilere göðüs gererek.
Etrafýmýza bakýnca gördüðümüz manzara; savaþ, zulüm, çökmüþ devletler ya da halkýnýn sesine kulak veremeyen, þantaja boyun eðmiþ liderler ve onlarýn gölgesinde yaþamak zorunda kalan mahzun halklar da bize hatýrlatýyor sahip olduklarýmýzýn kýymetini...
Balkan Savaþlarý, ardýndan büyük paylaþým savaþý, mütareke yýllarýnýn zorluðu ve milli mücadele... Cumhuriyet fikrini çok daha geriye götürülebilecek bir tarihi var Türkiye'nin. Modern Cumhuriyet'le yaþýt zannettiðimiz pek çok kurumun kuruluþ tarihlerine bakýn, çok daha eskiye gider.
Kadýnýndan çocuðuna kadar herkesin 10 yýlý aþkýn süre savaþarak elde ettiði bir 'hak'týr Cumhuriyet.
Sarýkamýþ'ta donarak þehit olan 15'lilere, canlarýný siper ederek Çanakkale'yi geçilmez kýlan tüyü bitmemiþlere, Yunanlýlarý denize kadar süren komutanlara, cepheye mermi taþýyan analara çok þey borçluyuz.
Artýk Cumhuriyet'in ilk gençlik yýllarýnýn ürettiði hastalýklý halleri bir kenara koymanýn zamaný geldi. Tarihimizi bugünün metafiziðine seferber etmek adýna yargýlamaktan vazgeçmeliyiz.
Herkes elindeki silahý, o her ne ise, yere býraksýn.
Baþka Türkiye yok. Cumhuriyet hepimizin.
Mustafa Kemal Atatürk'ün tahayyül ettiði modern ulus fikrini eleþtirmek kimseyi Atatürk düþmaný yapmaz. Atatürk'e minnet duymaktan da alýkoymaz.
Atatürk'ü ticaretine ve dar kadroculuðuna kalkan yapanlar da Atatürk'ü bir silah olarak kullanmaktan vazgeçsin.
Bu ülkenin geleceðe güçlü yürüyebilmek için geçmiþteki köklerine tutunmaya ihtiyacý var, ancak o kökleri günahýyla sevabýyla sahiplenerek... "Yanlýþ idiyse de bizim tarihimizdi" diyebilmek gerek.
Tarih bize bir kader çiziyor. Filistin'den çýkalý daha 100 yýl oldu. 1917'de Gazze'deydik.
Þam, Beyrut, Kudüs, Gazze... Bugün halkýmýzýn oralarla kurduðu baðý anlamamak Cumhuriyet'i köksüzleþtirmektir.
Yeni olan Cumhuriyet'imizdir. Devletimiz asýrlýk çýnardýr.
Biz zamanlar dallarý Kudüs'e, Halep'e, Þam'a, Beyrut'a uzanan köklü bir çýnar.
Bunlar fetih güzellemesi yapmak için deðil, iyiliðin milletimizin kaderi ve sorumluluðu olduðunu hatýrlatmak içindi.
Bayraðýmýzýn her daim dalgalandýðý, ezanýmýzýn hiç susmadýðý nice 100 yýllara...