Halkýmýzýn iradesi, mazlûmlarýn dua ve gözyaþlarýyla zaferle taçlandý

Baþkanlýk Seçimi'nin sonuçlarý kesin olarak belli oldu ve Tayyib Erdoðan seçildi, -inþaallah- hayýrlý ola. Yýðýnla muhalefet odaklarýnýn onca iþbirliðine ve ('6'lý Masa' diye baþlayan, amma, HDP, Mansur Yavaþ, Ekrem Ýmamoðlu, Ümit Özdað ve Sarýgül' gibilerin iþbirliðiyle) '9-10'lu ittifak'a dönüþen ve buna raðmen, 'Kaybedenler Kulübü'ne dönüþmekten kurtulamayanlarýn koro halinde, yalan-yanlýþ iddialý bilgilerle beslenen saldýrýlarýna raðmen, net bir zafer þeklinde ortaya çýkan bu neticede yorulmak bilmez çabalarýyla, beþer plânýnda en büyük pay sahibi olan Tayyib Erdoðan ve emeði geçen bütün çalýþma ve gönül arkadaþlarýna ve de elbette on milyonlarca taraftarlarýna da tebrikler ve teþekkürler.

*

50 yýl öncelerden bu yana, Müslüman gençliðin içinde, duruþ, çaba ve konuþmalarýyla dikkati çeken ve özellikle de, 1994 Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkanlýðý'na geldiði günden beri 30 yýla yakýn zamandýr, ülkemiz siyasî hayatýnýn sembol ismi haline gelen Erdoðan'ýn, Ýstanbul Belediye Baþkanlýðý'na geliþi, diðer Belediye Baþkan'larýnýn geliþi gibi olmamýþtý. Çünkü, öncekiler ve sonrakiler, günlük siyasî rakiplerini ve muhalif olduklarý partileri yenmekle öne çýkýyorlardý. Erdoðan'ýn seçimi ise, çok farklý dünyalarýn rekabeti ve hattâ 'psikolojik savaþý' mahiyetindeydi.

*

O zaman, Tahran'daydým, 'Cumhûri-y'i Ýslâmî ve Keyhan gibi, Ýran'ýn önde gelen gazetelerinde 'E. Salâhaddin' ve 'E. Salâh' imzalarýyla günlük yazýlar yazmaktaydým. Ýstanbul'dan Tahran'a dönen bazý Ýranlýlarla görüþtüðümüzde, 'Ýstanbul'daki Ýranlýlar, çemedanlarýný / valizlerini hazýrladýlar, Avrupa baþkentlerine gitmeye hazýrlanýyorlar. Çünkü, Þahlýk sistemi devrildikten sonra, Ýstanbul'a kaçan Ýranlýlar, þimdi burada da, Ýslâmî bir rejim geliyor korkusuna kapýldýlar...' diyorlardý.

Bu gibi beyanlarý tabiatiyle yazýlarýma da yansýtýyor ve 'Ýstanbul'daki firarî Ýranlýlarýn Avrupa'nýn baþka büyük merkezlerine gitmek için hazýrlandýklarý'ný, biraz da zevkle yazýyor ve 'Ýslâmî eðilimli Refah Partisi'nin adayý Tayyib Erdoðan'ýn Ýstanbul Belediye Baþkanlýðý'na geleceði tahmin ediliyor' diyerek, konuyu Ýran kamuoyuna aktarýyordum.

Ama yine de temkinli olarak. Çünkü, temennilerim gerçekleþmeyebilirdi de.

27 Mart günü Mahallî Seçimler oldu. Gecenin saat 02.00 civarýna kadar, Türkiye TV'lerinden seçimle ilgili açýklamalarý bekliyordum.

Ama, haberciler ve kameramanlar, 'Biz kazandýk...' iddiasýyla davullu- zurnalý eðlenceler yapýlan, bir Livaneli'nin seçim karargâhýna veya evinin önüne gidiyorlardý, bir Ý. Kesici'nin...

Yani, makalelerimde 'Ýstanbul Belediye Baþkanlýðý'ný kazanabileceði'nden söz ettiðim Tayyib Bey'le ilgili hiç bir haber yoktu.

Sabah namazý vaktinde TRT'ye dönmeyi düþünerek yattým. Sabah 5 civarýnda, yine hiç bir haber yoktu, Tayyib Bey'den..

'Amerika'nýn Sesi Radyosu'nun o erken saatte yayýnlandýðýný bildiðim 'Farsça programý'ný açtým.

Farsça yayýnýn ilk haber cümlesi, spiker'in ses tonu, korku ve hattâ dehþete kapýlmýþ insanlarýn sesini yansýtýr gibiydi.

Ýlk haber þöyle veriliyordu:

'Tarihin 2 büyük imparatorluðuna, (Bizans ve Osmanlý'ya) payitahtlýk / baþkentlik yapmýþ olan Ýstanbul, 'Ýslâmgerayâ'nýn (Ýslâmî eðilimlilerin) eline düþtü!'

Aaaa!! Aaaa!! Halbuki, TRT mikrofon ve ekranlarýnda bu haberi teyit edecek mahiyette hiçbir haber yoktu henüz; sabahýn o erken saatinde.

Sevinçli hayretler içindeydim.

'Amerika'nýn Sesi Radyosu'nun haberinin ikinci cümlesi ise, yine dehþetengiz bir ses tonuyla, daha bir ilginç idi:

'70 senedir laik rejime baþkentlik yapan Ankara ise, Ýslâmî eðilimlilerin eline düþmekten kýl payý bir oy farkýyla kurtuldu.' (Ki, 5-6 saat sonra, Ankara'nýn da, 6 bin kadar bir oy farkýyla Ýslâmî eðilimli Refah Partisi'nin eline düþtüðü açýklanacaktý.)

Evet, Tayyib Bey'in 27 Mart 1994 Mahallî Seçimleri'yle çok etkili þekilde baþlayan siyasî hayatý ileride daha ne kadar çalkantýlý yollardan ve zeminlerden geçecekti.

Daha sonra, Tayyib Bey, o siyasî çizgiyi, 'takdir-i ilâhî' bâbýnda izah ederek, 'merhûm Sezaî Karakoç'un, 'Sakýn kader deme, / Kaderin üstünde bir kader vardýr, / Göklerden gelen bir karar vardýr.' mýsralarýyla anlatarak -özetle- þöyle demiþti: '1991 Genel Seçimleri'nde Ýstanbul'dan milletvekili seçilmiþ ve mazbatamý alýp Ankara'ya gitmiþtim. Ama, orada, YSK tarafýndan, mazbatam iptal edildi. Çünkü, RP'den bir adayýn taraftarlarý, Ýstanbul'da tercihli oy kullanmýþlar ve benden daha fazla oy aldýðý belirlenmiþti. Mazbatam iptal edildi ve ben döndüm ve Ýstanbul'a ve RP Ýl Baþkanlýðý'na getirildim.. Ve sonra da Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkanlýðý'na seçildim. Eðer öyle olmasaydý, belki de Meclis komisyonlarýndaki tartýþmalar arasýnda baþka bir þekilde yol alacaktým. Ama, kader böyleymiþ...' kabilinden bir açýklama yapmýþtý.

*

Ve dün sabah, seçim baþladýðý saatlerde, dünyadaki belli baþlý medya organlarý ne diyor diye þöyle bir baktýðýmda, ilginç haber ve yorumlar vardý.

Meselâ, AFP'nin (Fransa Haber Ajansý) bir haber-yorumunda, Erdoðan'ýn, 27 Mayýs Cumartesi günü, propaganda saatinin bitmek üzere olduðu saatlerde, tam da 63 sene önce, 27 Mayýs 1960 günü bir askerî darbe ile devrilip büyük zulümler altýnda, düzmece bir mahkemede yargýlandýktan sonra idâm cezasýna çarptýrýlan ve en barbar þekillerde asýlarak öldürülen ve cenazeleri ailelerine bile verilmeyip, Ýmralý adasýnda defnedilen Baþvekil Adnan Menderes ve iki Bakaný Fatin Rüþtü Zorlu ve Hasan Polatkan'ýn kemiklerinin, öldürülüþlerinden 28 sene sonra, Turgut Özal tarafýndan Ýmralý'dan getirtilip, askerî bir merasimle, Topkapý Surlarý dýþýnda defnedildikleri bir anýt-mezar'ý ziyaret etmiþti.

Bu ziyaret, yabancý medya organlarýnda, '14 Mayýs seçimi arefesinde Ayasofya'ya gidip namaz kýlan Erdoðan, 2. merhale seçimin eþiðinde ise, 'Ýslâm Ýdolü'nün mezarýný ziyaret etti.' þeklinde sunuluyordu. ('Ýslâm idolü' , her þeyden önce, Ýslâm açýsýndan asla kabul edilemeyecek bir ifadeydi. Çünkü, 'idol, put, tapýnýlan þey...' mânâsýna gelmektedir, Ýngilizcede..

Ve Ýslâm, her türlü puta ve putperestliðe kesinlikle karþý olan bir dindir.

Ýkinci bir hususu ise, 'idol' kelimesi, 'kahraman, örnek insan' vs. mânâsýnda hafifletilerek anlaþýlsa bile, Adnan Menderes, selefleri gibi Ýslam'a savaþ açan birisi olmasa bile, bir Ýslâm kahramaný olarak anýlacak birisi de deðildi. Ama, Avrupalýlarýn, kendi kültürlerindeki 'idol /put' anlayýþýný, Müslümanlarýn kültürüne de taþýmak gibi kasten veya bilgisizlikle yaptýklarý bir yanlýþ deðerlendirmesi söz konusudur ve asla itibar edilemeyecek bir kerih mânâ taþýmaktadýr.)

*

Baþkanlýk için yapýlan 2. merhale seçim üzerinde daha çok durulmasý gerekmektedir. Ama, þimdilik þunu belirtelim ki, Erdoðan, yüzde 52'yi biraz aþan bir rakamla, gelecekteki 5 sene için de, Türkiye ve dünya siyasetinin etkili liderlerinden birisi olmayý sürdürebilecektir, inþaallah. Onun seçimi, sadece ülkemiz halkýn ekseriyetinin iradesini deðil, hemen bütün Müslüman coðrafyalarýndaki yüz milyonlarýn, Ýslâm Milleti'nin dualarý ve sevinç gözyaþlarýnda ifadesini bulan iradeyi de temsil ediyordu; baþta Mescid-i Aksâ'daki binlerce Filistinlinin sevinç gösterilerinde olduðu gibi.

Dün gece, Bayezid Meydaný'ndan Edirnekapý'ya kadar ana caddeleri, yüz binlerin doldurmasý sebebiyle, trafik tamamen kenetlendiði için, yürüyerek gitmek zorunda kaldým. O yüz binlerin arasýnda en fazla sevinç gözyaþlarý dökenlerin de, seçimden sonra kovulacaklarý korkusu içinde olan Suriyeli, 'kadýn-erkek- çocuk' on binlerin olduklarýný müþahede ettim.

Tayyib Bey, kazananýn sadece AK Parti deðil, bütün millet olduðunu söylüyordu, Beþtepe Külliyesi'ndeki balkon konuþmasýnda. Ama kazanan, o kadarca da deðil, gönül coðrafyalarýmýzdaki bütün Müslümanlarýn, Ýslâm Milleti'nin tamamý olduðunu tekrar belirtmeliyim.

Tayyib Bey'in Beþtepe'de dün geceki hitabesini, merhûm Ârif Nihad Asya'nýn 'minarelerimizi ezansýz, Müslümanlýkla yoðrulmuþ yurdumu, Müslümansýz býrakma Allah'ým.' niyazýnýn bulunduðu nefîs mýsralarla bitirmesi, o zaman ve mekân diliminde ve Cumhurbaþkaný tarafýndan söylenmiþ olmasý açýsýndan da, ideolojik açýdan inkýlab çapýnda bir durumdur.

*

Ýstanbul'un fethinin 570. Yýl dönümü olan 29 Mayýs sabahýnda bizim gönül dünyamýzýn mensubu olan basiretleri açýk on milyonlarýn, hepimize sunduðu bu çiçek buketi için, emeði, dualarý ve sevinç gözyaþlarýyla bu sonucun ortaya çýkmasýnda -ve hele de Kýlýçdaroðlu'nun muhalefetten düþmemesinde- dahli olan herkese, teþekkürler.

*