Ýhvancý deðil demokrat!

Türkiye'deki seküler kesimin çok önemli ve belirgin bir özelliði Ýslam'a duyduklarý nefreti kimi isimler, þahýslar ve kurumlar üzerinden yürütüyor olmalarýdýr.

Mesela cemaat ve tarikat düþmanlýðý aslýnda Ýslam düþmanlýðýnýn dýþavurumudur.

Mesela Diyanet Ýþleri'ne duyduklarý nefret Ýslam'a karþý takýndýklarý tavrýn farklý bir tezahürüdür.

Aslýnda Erdoðan nefretinin altýnda yatan da Erdoðan'ýn dindar kimliðidir -siyasi nefret güdenleri hariçte tutuyorum- aslýnda hedef Ýslam'dýr. (Erdoðan seküler biri olsaydý bugün dünyada almadýðý ödül kalmazdý!)

Bu nefretlerini dýþ politikada Arap dünyasýnýn en güçlü sivil toplum örgütü olan Müslüman Kardeþler üzerinden 'Ýhvancý politika' diye eleþtirerek sürdürürler.

Türkiye binlerce gayr-i Müslime kapýsýný açýnca sesleri çýkmaz ama Müslüman Araplara kapýyý açýnca adý hemen Ýhvancý politika veya Arap karþýtlýðý olarak kendini gösterir.

Bu kesim Filistin meselesinde de seküler FETH'e destek verirken HAMAS'a Ýslami hüviyetinden dolayý þaþý bakarlar.

Þimdilerde deðiþen þartlar gereði Mýsýrla iliþkilerin düzelme eðilimine girmesi üzerine yine bu kesim 'Ýhvancý politika Türkiye'ye çok þey kaybettirdi' diyerek söylenip duruyor.

Sanki iktidar Türkiye'yi zarara sokmak maksadýyla Mýsýr, Ýsrail ve Suriye rejimleriyle iliþkileri kesmiþ gibi her fýrsatta Türkiye bu üç ülkeyle barýþmalýdýr nakaratýný tekrarlayýp duruyorlar.

Ýktidarýn bu üç ülke rejimlerinin insan haklarý ihlaline yönelik icraatlarýna gösterdiði tepkiyi görmezden gelip milli çýkarlardan bahsederler.

Ýsrail'in çocuk, kadýn, ihtiyar demeden insanlarý alenen katletmesini, Suriye rejiminin þehirleri bombalayarak sivillere katliam uygulamasýný, Mýsýr'da darbecilerin canlý yayýnda insan kurþunlamalarýný alkýþlamasýný mý bekliyorlardý?

Dünya bu ihlallere kör ve saðýr kalýrken Türkiye dünyanýn vicdaný olmuþtur ve bu insani tavrýyla -yönetimler tavýr koysa da- dünya milletleri gözünde yeryüzünün merhamet ve þefkat yurdu haline gelmiþtir.

'Dýþ politikada ülkelerin menfaatleri esastýr.' tamam da, ülkeleri yönetenler de insandýr ve gözlerinin önünde yaþanan trajedilere karþý tepki koyarlar, koymalýdýrlar.

Türkiye elbette ki bu üç ülke ile de iliþkilerinin üst düzeyde olmasýný isterdi, istiyor da.

Evet, Türkiye bu dönemde dýþ politikaya insani bir ilke eklemiþtir.

Ancak Türkiye'nin koyduðu tepkiler sadece vicdani deðil ayný zamanda demokratik bir tavýrdýr.

Ermenistan'daki darbe giriþimine ve Myanmar'daki darbeye ayný tavrý koymuþ olmasý da Ýhvancýlýk mýdýr acaba?!

Mýsýr'da tarihinde ilk kez seçilmiþ bir cumhurbaþkaný vardý ve Türkiye bu seçilmiþ cumhurbaþkaný ile iliþkilerini zirveye taþýmýþtý. O cumhurbaþkaný görevde kalsaydý Filistin sorunu dâhil bölgedeki sorunlarýn tamamý çözüm yoluna girecek bir birliktelik oluþmuþtu.

Mýsýr'daki darbe sadece seçilmiþ cumhurbaþkanýna yapýlmýyordu.

Aslýnda o darbenin hedefi bölgedeki milli iradeye dayalý hükümetleri indirip emperyalizme teslim olmuþ yönetimler oluþturmaktý.

Gezi olaylarý, 17/25 Aralýk yargý darbesi ve 15 Temmuz darbe giriþimleri de bu senaryonun parçasýydý.

Mýsýr'da baþarýlý oldu ve emperyalizmin emrindeki darbeciler yönetime el koydu.

Türkiye bu giriþimlere karþý gereken tavrý koydu.

Mýsýr darbecileri Türkiye istese bile olumlu adým atmazdý atamazdý. Ýplerini elinde tutan efendileri müsaade etmezdi.

Aradan 7 sene geçti. Türkiye bugün dünyanýn en itibarlý ülkelerinden biri haline geldi. Filipinler'deki barýþ görüþmelerinde güvenilen taraf olarak misyon üstlenen Türkiye, Libya sorununda en güçlü tarafý konumunda; Etiyopya Türkiye'nin aracýlýðýný istiyor; Somali Türkiye'nin desteðini bekliyor; Afganistan sorununda ihtilaflý taraflarýn güvendiði tek ülke Türkiye.

Doðu Akdeniz'de, Kuzey Suriye'de emperyalist oyunlarý bozan ülke Türkiye'nin desteðiyle, Karabað'da tarihi bir zafer elde ediliyor.

Sadece geçen hafta Gürcistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Kýrgýzistan Dýþiþleri bakanlarýnýn Türkiye'yi ziyareti ve Doha'da yapýlan Türkiye-Katar-Rusya zirvesi anlayana çok þey anlatýyor.

Ýç muhalefetin nefret söylemine bakmayýnýz! Türkiye þu anda dünyanýn siyaseten en güçlü ülkelerinden biridir. Bunu Mýsýr da gördü, görüyor. Ayný þekilde Ýsrail de. Her ikisi de þimdi Türkiye ile iliþkileri düzeltmek için diplomatik esnekliði devreye sokmak durumundalar.

Mýsýr'ýn, BM'ye gönderdiði belgedeki Türkiye'nin kýta sahanlýðýna saygýsý ayný zamanda kendi çýkarýný korumasý anlamýna geliyor.

Ýsabetli ve olumlu bir adým. Türkiye buna olumlu cevap verdi. Ýki taraf da ön þartsýz diplomatik iliþkilere baþladýlar.

Ýki kardeþ ülkenin ortak çýkarlarý doðrultusunda hareket etmeleri elbette ki özlenen bir durumdur.

Baþkan Erdoðan iktidarlarýnýn icraatlarý neticesinde Türkiye emperyalizmin baskýlarýný en aza indirmiþtir ve kendi kararlarýný kendisi alarak egemenlik haklarýný korumada en güçlü dönemini yaþamaktadýr.

Mýsýr yönetiminin de ayný istikamette mesafe almasýný temenni ederiz.

Benim beklentim Mýsýrla iliþkiler bakanlýklar düzeyinde artarak geliþebilir, geliþmelidir de. Karþýlýklý çýkarlar, bölgenin istikrarý ve barýþý için gereklidir.

Ancak diplomatik iliþkinin cumhurbaþkanlýðý düzeyine çýkabileceði ihtimali çok zayýftýr.

Baþkan Erdoðan'ýn darbelere ve darbecilere karþý tavrýnýn deðiþmeyeceðini düþünüyorum.

Ama bu diplomatik esnekliðin her iki tarafa da bölgeye de fayda saðlayacaðýnda kuþku yok.

Hayýrlý olur inþallah.