Öykü Gürman’ın babasından sitemle söz ettiği ifadeleri okudunuz mu?.. Diyor ki genç şarkıcı; “..Babam ateist. Ben inançsız birinin merhametli ve vicdanlı olabileceğine hiç inanmıyorum. İnançsızlık, egoizm ve bencillik getirir. Babam da öyleydi..” Anlıyoruz ki bu tamamen Öykü Gürman ile babası arasındaki tamamlanmamış bir mesele. Bitmemiş bir hesaplaşma.. Genele teşmil edilebilir mi, emin değilim. Yani genç şarkıcı çocukluğunda yaşadığı haksızlıklar karşısında bir sebep aramış. Ve belki de demiş ki, “bir baba nasıl bu kadar merhametsiz, vicdansız olabilir!” Olsa olsa inançsız olduğundandır.. Dedim ya bu tamamen subjektif bir tespit. Yani başka inançsız kişilerin de merhametsiz olduğu sonucuna varmak için yeterli veri yok elimizde.
Ama tam tersi, sahici bir inancın insanı pek çok alanda koruduğundan hiç şüpheniz olmasın.. Bu inancı salt İslam inanışı olarak da görmeyin. Beyaz peynire bile tapsa bir insan ilahi bir ödül ya da cezanın varlığıyla iyiliğe motive olabilir..
Bir sokak köpeğine tekme atan birini gördüğümüzde içimizden ilk geçen duygu ne oluyor? Benim etrafımda genelde şöyle denir; “..bilseydi onların bize emanet olduğunu yapar mıydı?..” Ya da ; “.. her nefes alışında Allah’ı zikrettiğini bilse vurur muydu!..” Bu inanç bize merhamet de dayatıyor kuşkusuz.. Ya da bir cana kıymayı aklından bile geçirse bir inanç sahibi bilir ki, bizim inanışımıza göre günahsız bir insanı öldürmek insanlığı öldürmekle eştir.. İnançsız insan merhametsiz olur mu bilemem ama inançlarımızın bize bu dünyaya dair bazı davranışlarımızda referans olduğuna hiç şüphem yok..
Materyalist biri için ölüm ne anlam ifade eder? Özetin özeti bir yok oluş.. Organizmanın durması, canlı sistem olarak bireyin yok olması.. Bu anlayışla çok sevdiğiniz birinin ölümünü nasıl karşılaşabilirsiniz? İki yol var. Ya sonsuz bir ayrılık nedeniyle büyük acı çekecekler. Ya da bütün duygularını kapının girişindeki portmantoya bırakıp duygusuz bir kabullenişi yaşayacaklar.. Peki ya bir Müslüman nasıl karşılıyor ölümü? Anneciğimi bir yağmurlu sonbahar günü buz gibi toprağın altına bırakıp eve geldiğim gün kafamda sadece bu soru vardı; nereye gitti annem?.. Eğer hâlâ Ihlamurkuyu’da o toprağın altındaysa ben neden kafayı yemiyorum?.. Çünkü inançlarım bana diyor ki oraya bıraktığın annenin sadece bedeni. Oysa kendisi şu anda cennette. Bu düşünce bana, ölüm gibi en güçlü acıya karşı dayanma gücü veriyordu..
İnançsız insanlar merhametsiz ya da vicdansız olur mu bilemem ama bir parça merhamet kırıntısı gördüğünüz bir kişi, inançlı olmaya çok yakın demektir. Bunu bilirim. Eğer ölmeden ölmeyi başarabilirsek ne mutlu bize..