Harp Okullarýna girecek öðrencilerde aranan, "irticai ve bölücü görüþleri benimsememiþ veya bu faaliyetlere karýþmamýþ olmak" þartý, "terör örgütlerine veya milli güvenliðe karþý faaliyette bulunan gruplara üyeliði, iltisaký ya da irtibatý bulunmamak" þeklinde deðiþtirildi.
Yani, hortlatýlan "Laiklik elden gidiyor" yaygarasýnýn sebebi budur.
Bu deðiþiklik gerçekten TSK için bir tehdit oluþturur mu?
Tam aksine, daha net bir çerçeve oluþturur ama bunlarýn derdi TSK deðil ki... Yazýmýzý sonuna kadar okursanýz bunu siz de göreceksiniz.
Peki genellikle "dumanlý" havalarda ortaya çýkan bu "irtica" belasýnýn aslý nedir?
"ÝRTÝCA"SIZ DARBE YAPAMIYORLAR
12/13 Nisan 1909 gecesi Avcý Taburuna gelen "hoca" kamuflajlý Ýttihatçýlar, ellerindeki sahte fermaný sallayarak, "Siperli þapka giymek mecburiyeti geliyormuþ. Siperli þapka küfürdür. Bunlar sizi de kafir yapacak" diyerek ayaklandýrdýklarý askerleri "irtica"ya dönüþtürmüþ ve sabahleyin Babýali'ye yürütmüþlerdi. (Malum 31 Mart ayaklanmasý.)
15/16 Nisan gecesi, Selanik'teki Ýttihat ve Terakki Merkezi'nden; saraya çekilen telgraftaki þu cümleler, bu "irtica" tiyatrosunun amacýný açýklýyordu: "Ýrtica melanetiyle güzelim meþrutiyeti yok ettin ama ordunun sindirici gücü, irticaya yol verenleri kahredecektir."
Nitekim on gün sonra bu telgraftaki ikinci aþama devreye sokulmuþ; Abdülhamid Han Selanik'e, Selanik'tekiler de Yýldýz Sarayý'na taþýnmýþtý.
Darbeciler, tereyaðýndan kýl çeker gibi operasyon yapan bu "ithal alet"i çok sevmiþlerdi.
ÝRTÝCA, CUMHURÝYET'E ÝTTÝHATÇI MÝRASIDIR
"Koyun Vergisi" aldatmacasýný saymazsak, yeni Meclis'in ilk icraatý olan Hýyanet-i Vataniye Kanunu, resmî tarihin dediði gibi savaþtan kaçanlarý deðil, Oktay Ekþi'nin de dediði gibi "irtica" eylemine bulaþanlarý(!) tanýmlýyordu.
(Oktay Ekþi, Samimi iseniz buyurun, Hürriyet, 6 Ekim 2006)
Yani Müslümanlarýn tepesinde bir "Demokles kýlýcý" asmak için yine "irtica" kullanýlmýþtý. Bu kanunun çok daha hafifi olan 163. Madde ile yapýlan irtica mücadelesini hatýrlýyorsunuz deðil mi?
Bu sihirli kelime bakýn daha nerelerde kullanýldý.
Baþvekil Ýsmet Paþa 4 Mart 1925'te TBMM'ye bir "sansür kanunu" teklif etmiþti. Ama gerekçesinde, "Emniyet ve huzuru ihlal edecek irticaî teþebbüslere karþý tedbir..." þeklinde "irtica"dan bahsettiði için "dindarlara zulüm" demek olan Takrir-i Sükûn; yine tereyaðýndan kýl çeker gibi çýkmýþtý.
(TBMM Zabýtlarý, 2. Dönem, 2. Yasama Yýlý, 69. Birleþim, 4 Mart 1925, Cilt 15, s. 131)
Bitmedi... Þapka dayatmasý "kanun" kýlýfýna sokulurken, Sakallý Nureddin Paþa, "Þapka giyme zorunluluðu Anayasa'ya da insan haklarýna da aykýrý" demiþti.
Dönemin Adalet Bakaný M. Esat Bey, CHP zihniyetinin hâlâ uyguladýðý "Biz yaparsak anayasaya aykýrý olmaz" anlamýnda bir savunma yapmýþ ve "Hürriyetin nasibi, irticaýn elinde oyuncak olmak demek deðildir" diyerek, "irtica" denen buluþun, hürriyeti askýya almayý bile baþardýðýný göstermiþti!
(TBMM Zabýtlarý, 2. Dönem, 3. Yasama Yýlý, 14. Birleþim, 25 Kasým 1925, Cilt 19, s. 222-231)
Þapka giymeyene ceza gelmiþti ama "irtica"nýn þapka görevi henüz bitmemiþti! Kim þapka giymemiþse Cumhuriyet, "Bu bir irtica hadisesidir" manþetini atmýþ, diðerleri de gereðini yapmýþtý!
(Cumhuriyet, 27 Kadým 1925)
Daha neler baþardý bu kelime... Kazým Karabekir'in kurduðu parti (TCF), milletten ilgi görünce "irtica" gerekçesiyle kapatýlmýþtý.
28 ÞUBAT BÝR "ÝRTÝCA" ESERÝDÝR...
28 Þubat'ýn "irtica yaygarasý" üzerine bina edildiði, yargý kararýyla sabittir.
29 Nisan 1997 günü bütün laik gazetecileri toplayan generaller, "Ýç tehdit, dýþ tehdidin önüne; iç tehdit olarak da 'irtica' PKK'nýn önüne geçti" buyurmuþ, o demokrat müsveddeleri de "En büyük düþman irtica" diye manþetten duyurmuþtu. Yani bu "irtica"nýn, bizi kuþatan yedi düvelden daha büyük ve PKK'dan daha tehlikeli bir düþman olduðunu ilan ediyor, resmen "Düþmaný býrakýp irtica ile uðraþacaðýz" diyorlardý.
(Sabah, Hürriyet, Milliyet gazeteleri, 30 Nisan 1997)
Bütün TSK mensuplarýný irticacý avýna çýkaran Batý Çalýþma Grubu, 6 milyon kiþiyi fiþlemiþ; binlerce mürteciye(!) haddini bildirmiþti!
NEDÝR BU ÝRTÝCA?
Tam da TSK'nýn "irtica" tanýmýna uyan, "Devleti ele geçireceðiz" diye bas bas baðýran mürteciler, orduya sýzmýþ hatta tamamen ele geçirmiþlerdi. Ama irtica ehlini "bakýþýndan" tanýyan(!) generaller, ne hikmetse bunlarý hiç görmemiþlerdi.
Peki, bu laik güruhun, aðýzlarýndan düþürmedikleri "irtica" ifadesini bir kere olsun; TSK'yý ele geçiren ve darbe yapan FETÖ için kullandýklarýný duydunuz mu?
Asla duyamazsýnýz...
Çünkü "irtica", sadece Müslümanlara zulmün kapýsýný açmak için kullandýklarý bir "maymuncuk"tur.