Ýstanbul Sözleþmesi terörü sona erdi

Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan tarafýnda yayýmlanan kararnameyle Türkiye, cinsel sapkýnlýðý meþrulaþtýrma aracýna dönen "Ýstanbul Sözleþmesi"nden imzasýný çekti.

Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn bu kararý cemiyette beklenen, arzulanan bir karardý. "Kadýna yönelik þiddeti önleyeceðiz" denilerek çýkýlan yolda çocuklara okullarda "Toplumsal cinsiyet eþitliði" adý altýnda cinsel sapkýnlýklar anlatýldý.

2019 senesinde "Acil müdahale" baþlýðýyla þunlarý yazmýþtým: "Cinsiyet eþitliði" denilerek çocuklara bir cinsiyet sahibi olmanýn önemli olmadýðý, cinsiyet deðiþtirmenin hak olduðu, ayný cinsteki insanlarýn evlenebileceði ve evlatlýk yoluyla edinecekleri çocuklarla 'aile' kurabilecekleri anlatýlýyor. Aile mefhumu yerle bir edilirken, devlet tarafýndan koruma altýna alýnmasý gereken nesebimiz kesilmeye çalýþýlýyor.

Sadece çocuklara mý?

"Ýstanbul Sözleþmesi" dayatmasýyla devlet memurlarýndan fabrikada çalýþan iþçilere, hatta Diyanet personeline bile "Toplumsal cinsiyet eþitliði" anlatýldý! Ýlk baþta kulaða hoþ gelen "eþitlik" mefhumuyla neyi kastettikleri ve neyi anlattýklarýný yukarýda yazdým. Bu hinliði ben hep FETÖ'nün"diyalog", "hoþgörü" demesine benzetirim. Onlar da "diyalog", "hoþgörü" diye diye toplumun kökünü söküyorlardý. Kendilerine karþý çýkanlarý da diyalogdan, hoþgörüden, barýþtan yana olmamakla suçluyorlardý. 15 Temmuz gecesi FETÖ'nün hoþgörüsünü, diyalogunu herkes hakkalyakîn yaþadý!

"Ýstanbul Sözleþmesi"ne kutsal bir metin muamelesi yapanlar da, sözleþmenin sakýncalarýndan bahsedenleri "Kadýn düþmaný" ilan edip susturmaya çalýþtýlar. Türkiye'nin "Ýstanbul Sözleþmesi"nden çýkmasýyla da "Kadýna þiddet artacak" diye yaygara yapmaya baþladýlar.

Oysaki "Ýstanbul Sözleþmesi"nin yürürlüðe girdiði 2012'den bugüne kadýn cinayetleri azalmak bir yana artmýþ! Her yýl yayýmladýklarý kadýna þiddet raporlarýyla kendilerini yalanlýyorlar; "Ýstanbul sözleþmesi yaþatýr" diyenler de kendileri, sözleþmenin yürürlüðe girmesinin üzerinden 8 yýl geçmesine raðmen kadýnlara yönelik þiddetin arttýðýný söyleyenler de...

"Ýstanbul Sözleþmesi"nin, 8 yýl gibi uzun bir sürede uygulandýðý bir ülkede kadýn cinayetleri neden azalmamýþ?

Bu güruh ülkede âdeta bir "Ýstanbul sözleþmesi" terörü estiriyor. Sözleþmeye itiraz eden kadýnlarý bile sosyal medyada linç ediyorlar, psikolojik þiddet uyguluyorlar; kadýna þiddete karþý çýktýklarýný söyleyenler kadýna þiddet uyguluyor!

Her aðýzlarýný açýþlarýnda Avrupa'yý örnek gösteren "Ýstanbul Sözleþmesi" yanlýsý güruh nedense birçok Avrupa ülkesinin sözleþmeyi imzalamadýðýný, imzalayanlarýn da çekinceler koyarak imzaladýklarýndan bahsetmiyor; neden acaba?..

Sorular... Sorular...

"Ýstanbul Sözleþmesi"ni savunan güruhu tenâkuzlarýyla baþ baþa býrakýp yolumuza devam etmeliyiz. Kanunlarda kime olursa olsun þiddetin de cinayetin de cezasý var. Günümüz þartlarýna uygun birkaç deðiþiklik yapýlmasý gerekiyorsa o da yapýlýr.

Konuþulmasý gereken, ne kanunlarýn ne de sözleþmelerin yapamayacaðý tek þey, insana insan olduðunu hatýrlatacak þuur nasýl verilecek?

"Yaratýlaný Yaradan'dan ötürü severiz" þiarýný her ferdin kalbine yerleþtirecek bir düzen kurulmadýktan sonra ister adýna "Ankara" deyin ister "Yozgat" ister "Antalya", her yeni sözleþme de "Ýstanbul Sözleþmesi"nin akýbetine uðrayacaktýr.