Kanal İstanbul, 2011'den bu yana hükümetin üzerinde çalıştığı bir devlet projesidir. Uzmanlar elbette ki konuyla ilgi lehte aleyhte görüşmelerini bildirecekler.
Devlet de bu görüşler istikametinde hareket edecektir.
Yetkililerin verdiği bilgiler lehte ve aleyhte görüşler alınmış konu uzmanlarınca değerlendirilmiş ve,
-Keskin dönüşler ve sert akıntı bakımından Boğaz'a göre daha emniyetli seyir,
-Boğaz'daki trafik yükünün azaltılması,
- Boğaz'da tarihi dokunun korunması ve güvenliği,
-Can ve mal güvenliği,
-Yatay mimari ile modern yerleşim alanı,
-İnşaat aşamasında 10 bin, işletme aşamasında binlerce istihdam.
-Yeni bir uluslararası suyolu ve yeni bir kent oluşturulması amacıyla bir devlet projesi olarak hayata geçirilmesi kararlaştırılmış.
Proje hakkında 7 Üniversite (Boğaziçi, ODTÜ, İTÜ, Gazi, Başkent, Atılım, Çankırı Üniversiteleri), 200'e yakın akademisyen/uzman, 33 bilim dalında çalışma (Hidrolik, Jeoloji, Zemin Mekaniği, Kaya Mekaniği, Hidroloji, Yerüstü Havzaları, Hidrojeoloji, Hidrodinamik, Su Kalitesi ve Sediment Araştırmaları, Tsunami Analizi, Deprem Analizi, Gemi Trafik Analizi, Trafik -Ulaşım- Yönetim Planı, Gemi Navigasyonu Simülasyonu, İşletme Modeli, Dalga Modeli, Heyelan Tespit ve Önlemi, İnşaat Yönetimi, Şehir Bölge Planlama, Sosyolojik Etki Değerlendirme Ø Ekonomi, Hukuk, Arkeoloji, Flora (Bitki) Fauna (Hayvan) Habitatı, Omurgasız Hayvanlar, Sürüngenler, Kuş Türleri, Memeli Hayvanlar, İç Su Balıkları, Deniz Biyolojisi, Ekoloji, Endemik Ve Nadir Türler, Sosyal Araştırmalar, Anketler, Atık Yönetimi, Kültürel Miras) yapılmış.
-97 Noktada Çevresel Ölçüm (ağır metal, toz, sediment, hidrolik vb.) Ø 15 Noktada Gürültü ve Titreşim Ölçümü
- 17.000 Metre Sondaj (karada, denizde ve gölde)
- 8 Noktada Yeraltı suyu Akış Tespit Kuyusu
- 17 Noktada Hidrojeolojik Gözlem Kuyusu
- 57 Kurum ve Kuruluştan ÇED Görüşü ve Katılımı
- Türkiye ve Fransa'da Laboratuvar Deneyleri ve Simülasyonları yapılmış.
Bu çalışmalardan sonra devlet bu kanalı yapma kararı almış.
Artık bu konunun bir devlet projesi olarak siyaset üstü bir konu olması gerekiyor.
Ancak muhalefet aleyhteki görüşleri öne sürerek projeye muhalefet ediyor.
Sadece muhalefet değil bir dönem bu projeyi savunan kimi siyasetçiler saf değiştirince fikir de değiştirmişler(!) ki onlar da muhalefet kervanına katılmışlar.
Tabii ki başı ana muhalefet çekiyor. Kendilerini öyle kaptırmışlar ki iktidara geleceklermiş ve bu projeyi durduracaklarmış, dahası alınan kredileri ödemeyeceklermiş vesaire vesaire.
İktidara gelmeleri bir hayal ama böylelikle kendi çaplarını açığa vurarak devlet adamı gibi değil eşkıya gibi kazanılmış hakları gasp edecek kıratta siyasetçi olduklarını itiraf etmiş oldular. Oysa tek parti döneminde Osmanlı'nın borçlarını(duyunu umumiyeyi) bile ödemişlerdi!
Her neyse tabii ki kanal, İstanbul'da inşa edileceği için sesi en çok çıkan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu.
Temel atmama göreni yapmakla, metro istasyonlarına hafriyat dökerek kapatmakla şöhret bulan Başkan Ekrem, Kanal İstanbul konusunda da esip gürlemeye devam ediyor.
Bilmeyenler de İstanbul'un hakkını koruyor zanneder. En son temeli atılan köprünün Kuzey Marmara yolunun köprüsü olduğunu kanalla alakasının bulunmadığını söyleyerek aklımızla alay etmeye çalıştı.
Kendisi de bal gibi biliyor ki, köprülerin amacı kanal inşaatı başladığında karayollarında ulaşımın aksamamasıdır. Tabii ki önce köprüler yapılacak, ulaşım aksamayacak, kanal inşaatı aşağıda devam edecek!
Sadece Kuzey Marmara değil diğer yolların da köprüleri yapılacak.
Her neyse detaylar bir kenara muhalefetin itirazı aslında kanala değil, itirazları iktidara daha doğrusu Başkan Erdoğan'a.
Pandemi sebebiyle yaşanan sıkıntıları da bahane ederek 'oraya harcanan parayı vatandaşa harcamalı' mantığıyla muğalata yapıyor.
Devletin oraya para harcamayacağını yapı işlet devret modeliyle yapacağını görmezden geliyor.
Tıpkı İstanbul Havalimanında olduğu gibi.
İstanbul Havalimanına '10 milyar Euroluk maliyet harcandı devletin kasasından 1 kuruş çıkmadı. İşletme süresi boyunca 22 milyar Euro kira bedeli alacak. Verilen sayının üzerine çıktığı için ayrıca para alacak.'
Ulaştırma Bakanı hafta içinde verdiği bir mülakatta bu kanalın alternatif su yolu olacağına işaretle dedi ki, "Gemi sayıları 70 binlere çıktığında günlerce Marmara'da bekleyen gemiler olacak. Onların vereceği kirlilik ayrı bir konu. Burada gemilerin bekleme maliyetleri var. Ortalama bir geminin bekleme maliyeti 100 bin dolar. Bu 34 saatin beklemenin karşılığı. O yüzden Kanal İstanbul'u tercih edeceklerdir. Alternatif bir su yolu olacaktır bu kanal."
Bakan ayrıca işin uzun sürmesinin sebebinin projenin genel bütçeye yük getirmeden yapılması istikametindeki çalışmalar olduğunu söyledi." Bunun bütçesinin kendi eko sistemi içerisinde çözülmesi için yoğun çabamız var. Burası kendi kendine eko sistemini üretmiş bir proje olacak." dedi.
Hülasa, muhalefetin kanal İstanbul'a itirazı 2023 seçimlerine hazırlık stratejisidir.
İmamoğlu'nun bu konudaki muhalefeti ise cumhurbaşkanlığına adaylığının açık işaretidir.
Aslında İmamoğlu için Kanal İstanbul konusunun önemi söz konusu değildir.
Nihayetinde devlet bu projeyi yapacaktır.
Ama konunun siyasi propaganda değeri son derece yüksektir.
Çünkü İmamoğlu burada doğrudan Başkan Erdoğan'ı hedef almakta ve Başkan Erdoğan'la mücadele eden bir Başkan Ekrem profili çizmektedir.
Propaganda açısından başarılı bir taktiktir.
AK Parti'ye düşen de daha başarılı bir taktik ile bu propagandayı etkisiz kılmaktır.
Evet, muhalefet Erdoğan'adır kanala değil!