Kadýn cinayetlerinin hemen tamamýnda katil öldürdüðü kadýnýn kendinden zayýf olmasýndan faydalanmýþ. Karþýlýk veremez diye düþünmüþ.
Geçen yýl Ordu'da evinin kapýsýnda kalbinden býçaklanarak öldürülen Ceren Özdemir'in katili Özgür Arduç þöyle itiraf etmiþti bu durumu:
"Birçok bayaný öldürmek için takip ettim. Ancak çevrede baþka insanlarýn olmasý nedeniyle olayý gerçekleþtiremedim. Bu amaçla bir dükkanýn önünden geçerken býçaðý çaldým. Olay günü caddede kýzý gördüm, takip ettim. Evinin önüne geldiðimizde montumun cebindeki býçaðý çýkartarak, koluma soktum. Amacým, kýzý öldürüp çantasýný almaktý. Bu sýrada kýz kapý ziline bastý. Üst kat camýndan bir bayanýn baktýðýný gördüm. Kapý açýlýnca kýz içeri girdi. Ben de arkasýndan 'Bakar mýsýnýz, burada Metin diye biri oturuyor mu?' dedim. Bana dönmesiyle býçaðý rastgele iki defa sapladým. Piþman deðilim".
Katil iki kez aðýrlaþtýrýlmýþ müebbet hapis cezasý aldý. Muhtemelen ve inþallah ölmüþ olmayý her gün dileyecek kadar kötü durumdadýr içeride. Ama ne fayda. Bir genç kýzý hayattan kopardýktan, sevenlerini yaralý býraktýktan sonra suçlunun çektiði ceza soðutmuyor insanýn içini. Sorunu da çözmüyor.
**
Mimar Baþak Cengiz cinayetinde de oldu ayný þey. Sokaklarda serbestçe dolaþan bir ruh hastasýnýn samuray kýlýçlý saldýrýsýyla can verdi genç kýz. Neye uðradýðýný anlayamadan. Allah anne babasýna, niþanlýsýna, arkadaþlarýna sabýrlar versin. Çok büyük acý.
Katil Can Göktuð Boz'un evinden 15'i kýlýç, 17'si döner býçaðý, pala, av býçaðý olmak üzere 32 kesici alet çýkmýþtý. Anne babanýn, komþularýn ifadelerinden anlaþýlýyor ki bir cinayet yaklaþmakta imiþ, herkes sezmiþ ama kimse sorumluluk almamýþ!
Baþak'ý öldürdükten sonra "oh be moralim düzeldi" diyecek kadar cani ruhlu katil de aðýrlaþtýrýlmýþ müebbet alacak ve inþallah doðduðuna piþman olacak. Ama ne fayda? Baþak öldükten sonra?
**
Her saldýrýda, her cinayette kaybettiðimiz kýz kardeþimizin ya da evladýmýzýn fotoðraflarýna bakarken periþanýz, ürperiyoruz, isyan ediyoruz ama nasýl oluyorsa oluyor, bu vahþiliðin sonunu bir türlü getiremiyoruz.
Üstelik -belki bir zamanlar- sevdikleri, evlendikleri, boþandýklarý yahut abi-baba dedikleri erkekler tarafýndan öldürülen kadýnlara Ceren Özdemir ve Baþak Cengiz cinayetinde olduðu gibi tesadüfen karþýlaþtýklarý, hiç tanýmadýklarý erkekler tarafýndan sýrf kadýn olduklarý için hedef seçilen kadýnlar da eklendi.
Genç kýzlar, kadýnlar, anne babalar büyük ürküntü içinde. Issýz bir sokaktan geçmekten, kalabalýk da olsa akþam vakti tek baþýna yürümekten korkar oldu kadýnlar. Arkalarýndan gelen her ayak sesini potansiyel saldýrgana yormak çok yorucu.
Arkadaþ edinirken, evlilik kararý alýrken eski zamanlara kýyasla daha fazla düþünüyor artýk genç kýzlar. Aileler de öyle. Daha þüpheci oldular.
Bu durum vicdan, insaf, edep sahibi erkekleri de rahatsýz ediyor elbette. Nitekim "yalnýz yürüyen bir kadýn varsa önümde, tedirgin olmasýn diye hýzlanýp geçiyorum onu" diyen ince fikirli gençler de var.
Büyük çoðunluk böyle zaten. Ýnsaflý, ahlaklý, erdemli. Ama içimizdeki kötülere, canilere, potansiyel katillere engel olamazsak bu korkunç döngü tesadüfi cinayetlerle, aile içi þiddetle, þiddetin türlüsüyle devam edecek.
**
Bunu önlemenin tek yolu var. Herkes sorumlu hissedecek kendini.
Bu iþin kadýný erkeði yok.
Kadýna þiddet bir insanlýk sorunudur, toplumsal bir sorundur.
"Kadýn sorunu" deðil þiddete eðilimli erkeklerin sebep olduðu bir sorundur. Ýlla ad konacaksa "erkek sorunu" denebilir bu manada.
Kadýna yönelen þiddeti kadýn sorunu olarak adlandýrmaktan vazgeçmeliyiz o yüzden. Ve kadýn kadýna konuþmaktan da vazgeçmeliyiz.
Halihazýrda kadýnlar katledildikçe feryat eden, mahkeme önlerinde basýn açýklamalarý yapan, meydanlara çýkan, duruþmalarý takip edenler hep kadýnlar.
**
Meselelere kategorik bakmaktan, cinsiyetçi yaklaþmaktan kaçýnan biriyim ama gerçekten merak ediyorum.
Ýþlenen cinayetlerden kaný donan, kadýna yönelik her tür þiddetten rahatsýz olan beyler neredeler?
Neden çýkmýyor sesleri?
Neden sizden birileri de basýn açýklamalarý yapmýyor, örgütlenmiyor, davalarýn takipçisi olmuyor, sorunu dert edinip çözüm için uðraþmýyor? Neden?
Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn yaptýðý önemli açýklamalarý ya da siyasetçilerin sosyal medya paylaþýmlarýný kastetmiyorum.
Kadýna yönelik þiddetle mücadele eden ve erkeklerden oluþan bir sivil toplum örgütümüz neden yok bizim?
Neredeyse tamamý erkek yöneticilerden oluþan þirketlerin, futbol takýmlarýnýn, sendikalarýn bu yönde neden çalýþmalarý, açýklamalarý yok?