Depremden bir gün sonra Adýyaman'a doðru Ýstanbul'dan yola çýktým. Yalnýz deðildim, yanýmda 3 Adýyamanlý dostum vardý; Avukatým Hamza Uçan, Ahmet Kaya ve M. Selim Þenses.
Yol þartlarý Kocaeli'den sonra aðýrlaþýyordu; kar, tipi, buzlanma... Bir tarafta yüzyýlýn felaketi bir tarafta aðýr hava þartlarý. Tabiî ki ne kar ne de tipi gözümüzü korkutuyordu. Hedefimiz belliydi ve o hedefe ne olursa olsun varmamýz gerekiyordu. Arabada 4 þoför olarak, namaz molasý dýþýnda durmadan tam gaz gitmek istedik ama ne mümkün. Mezkûr þartlar içinde 20 saatte Adýyaman'a ancak varabildik.
Vardýk ama Adýyaman yerinde yoktu, kýyamet yaþanmýþtý sanki. Adýyaman merkezde saðlam bina kalmamýþ desem yalancý çýkmam.
Yazýlacak çok þey var ama bu yazýmý arama kurtarma ekiplerine, göçük altýnda tünel oluþturarak can kurtaran maden iþçilerine ve bölgeye akýn eden gönüllülere ayýrmak istiyorum.
Deprem haberini alýr almaz, yukarýda bahsettiðim aðýr hava þartlarýnda ekipmanlarýyla birlikte yola çýkan arama kurtarma ekipleri bin bir zorlukla Adýyaman'a ulaþtýlar. Tek bir gayeleri vardý: Mümkün olduðunca hýzlý olmak ve enkaz altýndan insanlarýmýzý canlý çýkarabilmek. Kendi canlarýný düþünmeden, hiçbir hesap kitap içinde olmadan enkazlara dalýyorlardý. Mâlûm kahpe güruhun asýlsýz ihbarlarý, yalanlarý onlarý çok oyaladý ama yýldýrmadý.
Þahit olduðum bir arama kurtarma operasyonu þöyleydi: Adýyaman Yenimahalle'deki göçüklere tek tek gidilip "Sesimi duyan var mý" diye haykýrýlýrken bir göçükten nefes sesi gelmiþ. Sabahýn 8'inde Gebze Belediyesi arama kurtarma ekipleri harekete geçiyor ve sabah saat 8'de baþlayan kurtarma operasyonu ertesi gün gece 4'de devam ediyordu. Kurtarma operasyonunun son 4 saatine þahit oldum. Muazzam bir gayretle depremden 98 saat sonra, göçük altýnda kalan 35-40 yaþýndaki bir haným kardeþimizi canlý çýkarmak için çabalýyorlardý. Adeta iðneyle kuyu kazýyorlardý. Uykusuz ve yorgun olmalarý onlar için bahane deðildi. Gebze'den gelen arama kurtarma ekibinin þefi Soner Bilir'le kýsa bir sohbet ettim. "24 saattir bu enkazda çalýþýyoruz" diyen Bilir buraya da Kahta'daki enkaz çalýþmalarýnýn ardýndan gelmiþler.
"Derdimiz elimizden geldiði kadar, dur durak demeden canlý çýkarmak. Biz iþimizi seve seve yapýyoruz, buradaki hava þartlarý, imkânsýzlýklar bizi yormuyor."
Bilir'in imkânsýzlýklar dediði þartlarý anlamanýz için þu örneði vermem sanýrým yeterli olur: Günlük hayatta bizler için gayet sýradan olan tuvalet ihtiyacýný gidermek deprem bölgesinde çok çok lüks bir ihtiyaç. Ben çok kelimesini iki kere kullandým siz beþ kere on kere kullanýn yine de oradaki vahameti anlatmaya yetmez.
Bu gayret deprem bölgesindeki bütün arama kurtarma ekiplerinde ve gönüllülerde var. "Bölgedeki bütün ekipler canýný diþine takmýþ, polisi jandarmasý arama kurtarma ekipleri ve binlerce gönüllü varken bunu görmeyip bir de 'bölgede çalýþma' yok diye buradaki insani olayý siyasi çekiþmeye çevirenler bizi yoruyor ve üzüyor" diyen Þef Soner Bilir Bey çok geçmeden müjdeyi verdi. 24 saattir çýkarmak için uðraþtýklarý depremzedeyi canlý olarak çýkarttýlar.
Deprem bölgesinde devlet ve millet bir olup, fitnecilere ve siyasi rantçýlara aldýrýþ etmeden insani çalýþmalar yapýyorlar. Bu süreçte yapýlan kahpelikler de tabiî ki milletimizin derin hafýzasýna kaydediliyor!...