Kale'yi içerden fethedeceklermiş!

Dün Milli İstihbarat Teşkilatı'nın 97. Kuruluş Yıl Dönümü Etkinlikleri için "Kale" adı verilen yerleşkeye giderken (iyi saatte olsunlar) aklımda Ümit Özdağ vardı.

Malum, 14 Mayıs'ta adayların hiçbiri cumhurbaşkanı seçilmek için yeterli oy oranına ulaşamayınca seçimler ikinci tura kalmış, seçimi ilk turda yüzde 65 oyla kazanacağına inanan Kılıçdaroğlu da yaşadığı şokun daha büyüğünü kamuoyuna yaşatmıştı!

Bahar vaadi kışa dönmüş, mülayim dedenin içinden masa yumruklayan bir agresif çıkmıştı zira.

Ama en korkuncu, MİT'i gizli bir protokolle Ümit Özdağ'a vermesiydi tabii ki!

Düşünsenize! Toplumun sinir uçlarıyla oynamayı, insanları birbirine düşürmek için fırsat kollamayı, yabancı düşmanlığı üzerinden oy devşirmeyi siyaset zanneden zihniyete devlet teslim edilecekti.

Gafletle dalaletle tanımlamayacak, bu işleri ancak ya "hıyanet" içindekiler ya "profesyoneller" yapar denilecek türden işlerin sahipleri "Kale"yi içerden teslim alacakmış resmen!

Allah korumuş! Milletin feraseti Türkiye'yi büyük bir beladan daha kurtarmış meğer.

AŞIRI SAĞIN ÜRETTİĞİ TEHDİT

MİT Başkanı İbrahim Kalın dün çerçevesi iyi çizilmiş, MİT'in görev alanını, dününü bugününü ve yarınını iyi tanımlayan, özgürlük-güvenlik dengesini doğru koyan, küresel çapta yaşanan değişimi ve büyüyen belirsizliği Türkiye için nasıl güvenli hale getirileceğini iyi kurgulayan bir konuşma yaptı. Başlık meseleyi anlatıyor zaten: Belirsizlikler Çağında Hibrit Tehditler ve Stratejik Öngörü.

Eh, konuşan İbrahim Kalın olunca konuşmanın derinliği ve gücü şaşırtıcı değil elbette.

Fiilen açıldığını duyurduğu Milli İstihbarat Akademisi'nin ilk değerlendirme raporu şaşırtıcı derecede isabetli ama...

"Batılı Ülkelerde Aşırı Sağ Hareketler" adlı rapor Türkiye için de önemli şeyler söylemeli bize.

TÜRKİYE'NİN KALE'Sİ

Milli İstihbarat Teşkilatı'nın 97. Kuruluş Yıldönümü, yapımı dört yıl önce tamamlanan Kale'de dün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve kalabalık bir davetli topluluğunun katılımıyla kutlandı.

Davetlilerin çoğu gibi ben de ilk kez gittim MİT binasına.

Ankara Etimesgut'ta beş bin dönümlük boş bir arazi üzerine kurulan Kale'nin etkileyici bir mimarisi var doğrusu. Selçuklu mimarisi gibi yatay ve geometrik hatlara sahip Kale.

Yüksek beton duvarların, dikenli tellerin, güvenlik tedbirlerinin ötesinde görünmeyen koruma mekanizmalarıyla donatılmış olduğu muhakkak. 21. Yüzyıl Türkiye'sinin, daha doğru bir ifadeyle "Türkiye Yüzyılı'nın tüm ihtiyaçlarını karşılayacak bir öngörüyle yapıldığı anlaşılıyor.

MİT binasına "kale" adının verilmesi bile güven veriyor doğrusu insana.

DEVLETİN STRATEJİK AKLI

1926 tarihli Milli Emniyet Hizmetleri Riyaseti'nden başlayarak geleneğini sahiplenen, dünyanın mevcut durumunu ve olasılıkları öngörerek "geleceği" kurgulayan ve her hâlükârda "vatan" savunmasını kendine şiar edinen bir bakışa sahip MİT.

Bu açıdan Türkiye'nin son dönemde sahada ve masada pekişen kuvvetinde çok önemli bir yeri var MİT'in.

MİT'in arkasındaki siyasi irade ise Erdoğan'a ait. Başından itibaren tüm fiili, istihbari saldırılara rağmen devlette ve millette bu direnci temin eden kişi o çünkü.

İş devletin başında başlıyor. Devlet aklının oluşumunda, kurumlar arasındaki koordinasyonun sağlanmasında, siyasi iradenin kararlılığında birbirini besleyen, destekleyen bir bütünlük var neticede.

Bu sayede Türkiye "bu büyük belirsizlikler çağında" bile hem büyüyor güçleniyor, hem de oyuna gelen değil oyunbozan ve artık oyun kuran, kendine yönelik tehditleri ortadan kaldıran bir ülke.

Ve en önemlisi; dosta daha fazla güven, düşmana daha fazla korku salıyor. Olması gerektiği gibi.