Kapýkulluðu…

Prof. Dr. Çetin Yetkin hocanýn "Karþý Devrim (1945-1950)" adlý bir kitabý var.

Ýlgilileri iyi bilir.

Kitabýn ismi Karþý Devrim ama "devrim-karþý devrim" ikileminin ötesinde bizi alakadar eden kýsmý Türkiye'nin Ýsmet Ýnönü liderliðindeki CHP eliyle nasýl Amerikancýlaþtýrýldýðýný ortaya koyuyor olmasý.

Hoca, anlaþýlacaðý üzere Kemalist perspektiften dünyaya bakan biri...

Beni de bilenler bilir... Ömrümüz boyunca Kemalizm'e keskin bir mesafe koyduk.

Çünkü ideolojilerin daraltýlmýþ bir teoloji olduðunu erken yaþlarda öðrendik.

Yine... Teolojik bir mahiyet taþýyan "Türkiye'nin batýcýlaþma serüveninin" her aþamasýyla nelere mâl olduðunu, nasýl bir cahilleþme ile bizi yüz yüze býraktýðýný da yaþarken gördük.

Ama Türkiye'nin 50'den bu yana geçirdiði süreci, atlattýðý badireleri anlamak istiyorsak, 1945-50 arasýnda yapýlan tahkimatýn iyi anlaþýlmasý gerektiðini düþünüyorum.

Söz gelimi CHP'nin 17 Kasým-4 Aralýk 1947 tarihleri arasýnda gerçekleþen 7. Kurultayý bilinmeden...

Din dahil toplumsal anlamda birçok konunun nasýl tahkim edildiðini, nasýl Amerikancýlaþtýrýldýðýný tam anlayamaz sað partileri suçlayýp durursunuz.

Bu konuda zaman zaman duygusallýk karýþsa da Hocanýn kitabý iyi bir kaynak.

Bir de Niyazi Berkes'in "Unutulan Yýllar" kitabýnýn 1940'larý anlattýðý bölümle beraber okunursa, konunun psikolojik atmosferi de iyi anlaþýlýr kanaatindeyim.

Niye, durduk yere 40'lara gittim?

Ben, o gün tahkim edilen dünyanýn sonuna geldiðimizi düþünüyorum.

Bir kere Batý'nýn son içtihadý olan Amerikan dünyasýnda da -dünya siyaseti açýsýndan- büyük bir kriz var.

Öyle görünüyor ki, alýþýldýk dünyanýn sonuna geldik.

En azýndan yeni bir düzen tesis edebilecek güç görünmüyor ufukta.

Yeni siyasetin kodlarý da burada gizli bence.

Neoliberal söylemlerin ayarttýðý siyasetçiler bu gerçeði göremezler elbette.

Avrupa entelijansiyasýnýn bile "Sick man of Europe" yani "Avrupa'nýn hasta adamý" dediði Almanya'nýn Cumhurbaþkaný'nýn Ýstanbul ziyaretinde akredite için hizalananlar, söz gelimi, bunlarýn, ciddi körlük yaþadýklarýný düþünüyorum.

Aman Allah'ým... Eski cumhurbaþkanýndan görevdeki belediye baþkanýna, eski büyükelçisinden ahir ömründe ergen heyecanýna tutulan tarih profesörüne kadar nasýl kötü bir resimdi o...

Tam bir kapýkulu görüntüsü, deðil mi?

Ýmamoðlu özelindeki CHP üzerinden gerçekleþtirilmek istenen -özellikle etnikçi- emperyalist tahkimatý, bu resimden bile okuyabilirsiniz.

Öte taraftan...

Açmaz var, biliyorum.

Onun için ihale peþinde koþan kapýkullarý ile kaosu yönetme gayretinde olanlarý ayýrmalýyýz.

Ama yaklaþan olaylar okunamazsa yine tarihin kenarýnda kalýrýz.

Türkiye'nin ciddi düþünürleri bu konuda öteden beri yazdýlar durdular.

Bunlardan biri de Baykan Sezer...

Batý'nýn son çýkýþý Amerikan hegemonyasýnýn çöküþ evresine girdiði bir dönemde Sezer, mahut Batýcýlaþma serüvenini de masaya yatýrdýðý "Türk Sosyolojisinin Sorunlarý" kitabýnda gerçeklik çaðrýsý yaparak iþte bu noktada bir ödev yüklüyor Türk milletine.

Dinleyelim hocayý:

"Batý'nýn dünya egemenliði kurulduktan sonra Batý'ya yaranma çabasýna girdik, sonradan gelip parsa toplamaya çalýþtýk. Bu durumda Batý egemenliðinden bekleyebileceðimiz Batý'nýn gönlünden kopacak dýþ yardýmlar olacaktýr.

Biz Osmanlýlar Doðu'nun ileri karakolluðunu, uç beyliðini yaptýk. Bugün ise kendimize ne ad yakýþtýrýrsak yakýþtýralým Anadolu'da yaptýðýmýz Batý kapýcýlýðýndan baþka bir þey deðildir. Ve giriþ ve çýkýþlarda elimize sýkýþtýrýlacak bahþiþlerle yetinmek zorundayýz.

Günümüzde Doðu'nun Batý'ya karþý direnci baþlamýþtýr. Bugün Batýlýlaþýp Batýlýlaþmamada bütün sorun Türkiye'nin tarihi akýþa ters düþürülüp düþürülmediði, yanlýþ ata mý oynandýðýdýr.

Türkiye, Doðu soygununda hiçbir payý olmadýðý halde Batý emperyalizminin bütün günahlarýný ödemek zorunda kalabilir, tarihi geliþme içinde ezilip kaybolup, gidebilir.

Ya da tarihi geliþme içinde kendisine düþen rolü̈ baþarýr; geleceðin kurucularýndan, büyük devletlerinden birisi olabilir. Bizim gelecekte Türk Devletinin müstesna yerine olan inancýmýz tamdýr."