Haziran 1967'deki Altý Gün Savaþý'nda, komþu Arap ülkelerinden gelen ani saldýrý sinyallerine cevaben Ýsrail önleyici saldýrý düzenledi, Arap güçlerini yenerek Sina, Doðu Kudüs, Batý Þeria ve Golan Tepeleri'ni ele geçirdi. Arap-Ýsrail çatýþmasý çarpýcý þekilde deðiþti. 19 Haziran 1967'de ABD Baþkaný Lyndon Johnson‟ýn Beþ Nokta Konuþmasý, BM Güvenlik Konseyinin 242 sayýlý kararý için temel oluþturdu. 1967 Aðustos-Eylül aylarýnda Hartum‟daki Arap zirvesinde üç "hayýr" açýklandý: Ýsrail'le müzakereye hayýr, Ýsrail'in tanýnmasýna hayýr, Ýsrail ile barýþa hayýr.
Ýngiltere tarafýndan 16 Kasým 1967 tarihinde Birleþmiþ Milletler Güvenlik Konseyi'ne sunulan 242 sayýlý karar tasarýsý, uzun tartýþmalardan sonra 22 Kasým 1967'de BM Sözleþmesi'nin Altýncý Bölümü'ne göre BM Güvenlik Konseyi tarafýndan kabul edilmiþtir. Konuyla ilgili yazýlan beþ karar taslaðýndan biri olan karar, "Altý Gün Savaþlarý'nda Ýsrailli güçlerin iþgal ettiði topraklardan çýkmasýna" kýsmen dayalý olarak, "Orta Doðu'da âdil ve kalýcý barýþ" çaðrýsý yapýyordu. "Ýsrail'in son savaþta iþgal ettiði tüm topraklardan çekilmesi" ve "bölgedeki tüm devletlerin güvenli ve tanýnmýþ sýnýrlar dâhilinde var olma hakkýna saygý duyulmasý", Orta Doðu'da âdil ve kalýcý barýþýn saðlanmasý için belirlenen ilkelerdi. BM Özel Temsilcisi Gunnar Jarring arabuluculuðu ile kararý yürürlüðe koymuþtur. 4 maddeden oluþan kararla;
- Ýsrail'in son savaþta iþgal ettiði tüm topraklardan çekilmesi,
- Taraflar arasýnda bütün iddialarýn ve kavgacý tutumun sonra erdirilmesi,
- Bölgedeki her devletin egemenlik, toprak bütünlüðü ve siyasal baðýmsýzlýðýyla, güven ve barýþ içinde yaþama hakkýnýn kabulü,
- Bölgedeki her devletin tehdit ve kuvvet kullanýmýndan korunarak, karþý tarafça tanýnmýþ sýnýrlarýna saygý duyulmasý ve bu durumun taraflarca onaylanmasý,
- Bölgedeki sularda seyrüsefer serbestliði,
- Mülteci sorununa âdil bir çözüm bulunmasý,
- Bölgedeki devletlerin askerden arýndýrýlmýþ bölgeler oluþturulmasý da dâhil topraklarýn dokunulmazlýðýnýn korunmasý,
- Bölgedeki her devletin siyasal baðýmsýzlýðýnýn korunmasý konusunun güvence altýna alýnmasý isteniyordu.
Haziran-Aðustos 1968'de Ýsrail ve Sovyetlerin doðrudan müdahilliðinde Mýsýr, Süveyþ'te düþük düzeyli savaþýn taraflarý oldu. Aralýk 1969‟da ABD Dýþiþleri Bakaný William Rogers haftalar süren perde arkasý diplomasi sonunda barýþ planýný açýkladý ve Ýsrail ile Mýsýr'a askerden arýndýrýlmýþ bölgeler oluþturmasý, Süveyþ Kanalý'nýn Ýsrail dâhil tüm ülkeler için açýk olmasý ve "Mýsýr ile Filistin‟in manda altýndaki topraklarý arasýndaki eski uluslararasý sýnýr" boyunca kalýcý bir barýþýn kurulmasý çaðrýsýnda bulundu. Plan Ýsrail, Mýsýr ve Sovyetler Birliði tarafýndan reddedilince Nixon yönetiminin ilk Arap-Ýsrail barýþ giriþimi de hemen sona ermiþ oldu. 1969-1970 yýllarýnda Sovyetler Birliði çatýþmadaki yerini güçlendirdi ve bunun bir göstergesi de Mýsýr'a askerî yardýmýný artýrmasýdýr.
(Kolaj: Independent Türkçe)
7 Aðustos 1970'te Ýsrail ve Mýsýr ABD arabuluculuðunda ateþkes yaptý ve Yýpratma Savaþý sona erdi. Ancak Eylül 1970, "Kara Eylül" olarak tarihe geçti. Ürdün ordusu Filistin Kurtuluþ Örgütü-FKÖ'yü kanlý þekilde ülkeden çýkardý. Krizin çözülmesinde Ýsrail'in iþbirliði Nixon yönetiminin Ýsrail'e daha fazla destek vermesine, Orta Doðu'da olaylarýn gidiþatýný etkileyen en önemli faktörlerden olan ABD'nin geniþ ekonomik ve askerî yardým paketlerini onaylamasýna ve ABD yaklaþýmýný önemli deðiþikliðin sinyallerini vermesinde etkili oldu. 28 Eylül 1970'te Arap milliyetçiliðinin önderi Nasýr öldü ve baþkan yardýmcýsý olan Enver Sedat Mýsýr'ýn yeni devlet baþkaný oldu. Nasýr'ýn ölümü bölgedeki Arap milliyetçiliðini zayýflatýp sonunu getirecekti.