Katalogdan evlendiklerine inanıyorsunuz da talimatla doğurduklarına niye inanmıyorsunuz?

Sosyal medya hesabında kendini "hukukçu / avukat / arabulucu" olarak tanıtan bir müptezel, Tokat Milletvekili, AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin'e yönelik ağır hakaret içeren paylaşımı nedeniyle hak ettiğinin bir kısmını aldı. Sosyal medyada kınandı. Adalet Bakanlığı da hukukçu kimliğiyle bağdaşmayan ifadeleri nedeniyle hakkında soruşturma başlattı. Umarım ibretlik bir ceza alır.

***

Tuhaf biçimde kalabalık ve çeşitlilik arz eden bir koro, uzun zamandır aynı çirkin linç kampanyalarından beraber ses veriyor. CHP'lisinden firari FETÖ'cülere, malum PKK'lılardan namlı HDP'lilere, bitik solculardan yitik Kemalistlere yan yana ağız birliği ediyorlar.

Son hedeflerinden biri oldu Özlem Zengin. Saygınlığı, samimiyeti ve hitabetiyle, cesareti, özgürlüğü ve özgünlüğüyle siyasette çok güçlü bir isim çünkü.

Korktular bu nedenle ondan. Hangi olayla ilgili konuştuğuna, ne dediğine bakmaksızın sözlerini eğip bükerek, bağlamından koparıp kurgulayarak güya "hak" aradılar.

Güya başka kadınların haklarını savunmak iddiasıyla yine bir kadına, Özlem Zengin'e aşağılık ifadelerle saldırdılar!

Olguyu yalanla, algıyı kampanyayla, FETÖ'ye duyulan nefret duygusunu mağdur edebiyatıyla değiştirebileceklerini sandılar.

***

İddianın çıkış noktası FETÖ'den tutuklanan "ablalar".

İddiayı Türkiye'nin gündemine taşıyan kişilerden biri terör örgütü propagandası yapmaktan hüküm giyen ve yakında vekilliği düşürülecek olan HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu.

Diğeri ABD Dışişlerinin raporlarında TR 705 kod adıyla geçtiği için "CIA ajanı" olarak anılan ve bu tür terör bağlantılı kişilerin davalarında ya da anmalarında boy göstermesiyle tanınan CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu.

İddia Uşak Emniyet Müdürlüğü'nde 30 kadına çıplak arama dayatılarak işkence yapıldığı şeklinde.

Bir buçuk yıl sonra ortaya böyle bir iddia atılınca Emniyet Müdürlüğü 30 kadına hukuka aykırı işlem yapılmadığını, kadınlara başörtülü kadın infaz memurlarının refakat ettiğini gösteren kamera kayıtlarıyla iddiaları yalanlıyor. Ama malum kadronun derdi hakikat olmadığı için kampanya aynen sürüyor.

***

Üstelik çıplak arama hukuka / mevzuata aykırı değil. ABD, Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda, İngiltere, İspanya gibi pek çok ülkede uygulanıyor.

Mevzu da, mevzuat da gayet açık oysa. Arama işlemleriyle ilgili ilkelere ve tedbirlere "'Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmeliğin" "Arama, güvenlik tatbikatı ve sayım" başlıklı 34. Maddesinde yer veriliyor.

Kimsenin görmemesi, bedene dokunulmaması, hızlı tamamlanması, şüphelinin tamamen çıplak bırakılmaması, aynı cinsten infaz memuru tarafından yapılması gibi şartları var. Ve istisnai durumlar olsa da dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye'de de gerektiğinde uygulanıyor.

Nitekim bu tür aramalarda adi/adli suçlarda uyuşturucu, sim kart, bıçak, şiş gibi şeyler ele geçirilirken FETÖ ve PKK tutuklularında şifreli örgütsel dokümanlar, krokiler, Bylock bilgileri, örgütten tehdit-taktik mesajları yakalanmış.

***

Özlem Zengin de kendisine sorulduğunda bir hukukçu olarak bunları söylüyor. Valiliğin açıklamasına, izlediği kayıtlara ve aradan geçen zamanda resmi-gayri resmi hiçbir şikayet yokken iddianın kampanyaya çevrilmesinden bahsederek FETÖ kumpasına dikkat çekiyor.

Ve hedef oluyor FETÖ ve işbirlikçilerine. Çarpıtıyor, namus ve onur kavramlarını kadın cinsiyle ve cinsellikle ilgili sanıyorlar. İnsan olma onuruna, namuslu kalma iradesine yabancılaştıkları anlaşılıyor.

Bu kadar kara propagandayla da yetinmiyorlar tabii.

Yedi yıldır program ortaklığı yaptığımız Ülke TV-İnce Fikir'deki sözlerin nedeniyle de tazelediler Özlem Zengin'e yönelik linç kampanyasını.

Bu defa sebep "FETÖ'cü kadınların talimatla hamile kaldığını" söylemesi oldu.

***

Bir defa, 15 Temmuz 2016 darbe-işgal girişiminden bu yana Fetullahçı Terör Örgütünün sıkça başvurduğu bir yöntem bu. Defalarca haberlere, belgesellere, iddianamelere konu oldu, arşivlere girdi.

Öyle ki 26 Ekim 2019'da CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de aynı şeyi söylemiş. Hem de aynı kelimelerle!

Sağlaması olayların seyrinden de yapılabilecek bir hakikat var ortada.

Nitekim diğer FETÖ'cüler gibi "ablalar" denilen kadın teröristlerde soruşturma geçirdi, gözaltı alındı. Bu süreçte FETÖ her türlü kirli-şeytani taktiği kullandı.

Mesela kadın örgüt üyelerinin yüzde 80'i gözaltına alınır alınmaz emniyetten "hamilelik testi" yapılmasını istedi. Bilindiği gibi her şüpheli işlemlerin başında klasik sağlık taramasından geçirilir. "Ablalar" buna hamilelik testini de ekleyerek tutuklanmama, eğer tutuklanırlarsa da kara propaganda yapmak imkanı elde etmişlerdi.

Arandığını ve ceza alacağını bilen, gaygubet evlerinde saklanırken hamile kalan ve 9 ay boyunca doktor kontrolüne sahte isimlerle giden FETÖ'cü "ablalar" doğum için hastaneye kendi kimlikleriyle kaydolunca adları sisteme düşüyor ve Emniyet'teki işlemleri otomatikman başlıyor.

İşte o nokta da başlıyor malum koronun kara propagandası: "İslamcı iktidar yeni doğum yapmış başörtülü kadını tutukladı" (!)

Nasıl ama!

Tam FETÖ işi değil mi?

Efsunlanmış muhalefeti uyandırmaya yeter mi bu kadarı?

Baksanıza FETÖ'cülerin Fetullah Gülen'in giyilmiş çamaşırını kokladığına, artık çayını yaladığına, örgüt lideri istiyor diye katalogdan evlendiğine inanıyor ama talimatla doğurduğuna inanmıyor!

Bakmak isteyenler için:

https://www.star.com.tr/politika/ablalar-kumpas-doguruyor-haber-1242117/ (2 Ağustos 2017 – STAR)

https://www.milliyet.com.tr/gundem/fetoden-hamile-kalin-emri-2503800 (17 Ağustos 2017 - Milliyet)

https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ovur/2017/09/22/fetonun-seytani-plani-hamilelik-testi (27 Eylül 2017 - Sabah)

https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/fetonun-izdivac-ablasi-tutuklanmamak-icin-hamile-kalmis/1054555 (05 Şubat 2018- Anadolu Ajansı)