Rakipleri, öncekilere kýyasla gerçekten çirkin ve çok tehlikeli bir hamleyle durdurmak istediler Kýlýçdaroðlu'nu.
CHP medyasý bu çirkinliði Erdoðan'ýn üzerine atmak istese de hakikat öyle deðil.
Bir kere tartýþmanýn fitilini muhalefetin en tartýþmalý, ateþe en yakýn isimlerinden biri yaktý. HDP listesinden Meclise girip TÝP'e geçen ve milletvekili kimliði ve dokunulmazlýðýyla devlet düþmanlýðý, terör destekçiliði, sokak aktivizmi, kýþkýrtýcýlýk yapan Ahmet Þýk'ýn aðzýndan çýktý ilk olarak "Kýlýçdaroðlu Alevidir, aday olmasýn" cümleleri.
Tam olarak þöyle diyor Ahmet Þýk:
"Kýlýçdaroðlu'nun, Alevi olmasýnýn Türkiye toplumu ve siyaseti için bir mesele olduðunu kavrayarak hareket etmesi gerektiðini düþünüyorum. Hiç kimse 'iktidar oradan söz kurmaz' diye düþünmesin. Bakýn bu öyle kötü bir iktidar ki bize her gün Madýmak'ý yaþatabilecek bir iktidar."
Yani:
1) Türkiye toplumu ve siyasetini zan altýnda býrakýyor.
2) Ýktidarýn Alevi-Sünni ayrýmý üzerinden seçim kampanyasý yapacak diyor.
3) 1994'te Sivas Madýmak'ta yaþanan o korkunç olayý 2002'de kurulan AK Parti'nin üzerine atýyor. Madýmak yaþandýðýnda sorumlu konumda olanlardan ikisinin Temel Karamollaoðlu ve Meral Akþener 6'lý masada oturduðunu görmezden gelerek yapýyor bunu.
Oysa Türkiye toplumunun daha önce yabancý istihbarat örgütlerinin tasarlayýp kaþýyýp hayata geçirdiði korkunç olaylara karþý artýk büyük bir dikkati ve feraseti var. Ayný yerden ýsýrýlmýyor. Etnik, mezhebi, dini, ideolojik vb. farklýlýklarý ayrýþma deðil zenginlik olarak görüyor.
Eskinin fay hatlarý artýk çalýþmýyor.
Tam da bu yüzden iþte ayný yabancý istihbaratlar bu kez de içerdeki elemanlarý aracýlýðýyla Türkiyeli-sýðýnmacý fay hattý oluþsun, alev alsýn diye uðraþmakta.
Çýkacak yangýnda saçýný tarayacak olan siyasetçiler herkesçe malum.
Dolayýsýyla Kýlýçdaroðlu'nun mezhebini noksanlýkmýþ gibi tanýmlayarak ortaya atan Ahmet Þýk güya hýzlý solcu, çok demokrat, pek insancýl.
Hem hassas bir konuyu gündeme taþýyor, hem iktidara iftira ediyor, hem de geçmiþ üzücü olaylar üzerinden ölümcül bir kaos çaðýrýyor.
CHP medyasýnda epeyce konuþtular bunu. Dediklerine bakýnca anlýyorsunuz ki gönüllerinde baþka biri var. Kýlýçdaroðlu'nun adaylýðýný engellemek için "çünkü Alevi" diyorlar.
Üstelik kulpu kendileri takýyor, suçu Erdoðan'a atýyorlar.
Son salvo 6'lý masanýn "merkez"inden geldi.
Ýyi Partili Milletvekili Ýbrahim Halil Oral, Kýlýçdaroðlu'nun olasý adaylýðý için "Kýlýçdaroðlu'nun Alevi olmasý nenim için deðil ama Sünni kesim için endiþedir" demiþ.
Bakar mýsýnýz cümlenin tahrip kastýna!
Toplumu önce ayrýþtýrýyor, sonra iki tarafý karþý karþýya getiriyor!
Buram buram 5. kol kokuyor!
ÝP lideri olarak Akþener partisi adýna hem Kýlýçdaroðlu'ndan hem Alevilerden özür diliyor. Olmasý gerektiði gibi.
Tüm alkýþlar, bravolar onun.
Ama ayný Akþener yine bir ÝP milletvekilinin, Lütfü Türkkan'ýn kameralar önünde bir þehit abisinin kulaðýna "senin bacýný..." diye küfretmesinden -nedense rahatsýz olmamýþtý. Þehidin abisinden, bacýsýndan, þehit ailelerinden ve Türk Milletinden özür dilememiþti. Bilakis "y.vþak" kelimesini de kullanarak küfürlü bir deðerlendirme yapmýþtý üstüne.
AK Partili ya da MHP'li bir siyasetçinin aðzýndan böyle çirkin bir ayrým çýkmayýnca iktidarý istedikleri veçhede tartýþmaya dahil edemedi muhalefet.
Muhalefet medyasýndan isimler beyhude bir çabayla bu çirkinliði Erdoðan'ýn üzerine sýçratmaya çalýþtý ama olmadý.
AK Parti'nin Cumhuriyet tarihinde bir ilk olarak Alevilerin sorunlarýna eðildiðini, çalýþtaylar düzenlediðini, topluluk, vakýf, dernek statüsündeki yüzlerce farklý temsilciyi dinlediðini, Alevi klasik eserlerinin Alevi dedelerin gözetiminde Diyanet tarafýndan týpký basýmla çoðaltýlýp korunduðunu, Alevi kimliðinin asimile edilmemesi ve Alisiz Alevilik gibi operasyonlara malzeme edilmemesi için devlet nezdinde dikkat geliþtiðini, ilk kez bir Baþbakanýn, Cumhurbaþkanýnýn Muharrem iftarýnda buluþtuðunu, Erdoðan'ýn Cem Vakfý, Ehl-i Beyt Vakfý, Hacý Bektaþ Veli Derneði'nin de aralarýnda bulunduðu Alevi önderlerle istiþareler yaptýðýný herkes biliyor.
Cem evlerinin statüsünü boþuna kaþýyorlar.
Zira Cem evlerinin statüsüne karar verecek olan ne Erdoðan'dýr ne devlet. Aleviler kendi aralarýnda ortak karara varamadýklarý, Aleviliðin Ýslam dýþýymýþ gibi caminin karþýsýna konumlanmasýna itiraz edenlerin sayýsý talep edenlerin sayýsýndan fazla olduðu için bu konuda bir sonuca ulaþýlamýyor.
Kaldý ki Erdoðan 2002'den beri ayný þeyleri söylüyor.
Türkiye'nin "bir" olursa "diri" ve "iyi" olacaðýndan baþka kelamý yok.
"Alevilerle Sünniler birbirlerinin yegane hamileridir" diyor.
"Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaþlarýyýz. Bu devletin ve bu topraðýn eþit unsurlarýyýz. Yesevi'yi, Mevlana'yý bu topraklardan sildiðinizde geriye bir þey kalmaz. Hacý Bektaþi Veli'yi, Hacý Bayram Veli'yi, Yunus Emre'yi, Pir Sultan Abdal'ý, Fuzuli'yi Mehmet Akif'i unuttuðunuzda geriye vatan kalmaz. Biz Hacý Bektaþi Veli'yi Mevlana'yý mezhepleriyle deðil geriye býraktýklarý eserlerle beðeniriz. Onlar bize kardeþliði anlattýlar. Dayanýþmayý kaynaþmayý anlattýlar. Bize bir olmayý, iri olmayý, diri olmayý tavsiye ettiler. Allah'ýn izniyle biz ne onlarý ne de onlarýn tavsiyelerini unutan, onlarýn eserlerine sýrt çeviren bir millet olmayacaðýz".
Kýlýçdaroðlu'na yönelik saldýrýnýn ardýndan da ayný tepkiyi verdi Erdoðan.
"Bu ülkede kimsenin ötekileþtirilmesine izin vermeyiz. Senin de yanýnda dimdik dururuz Bay Kemal" diyerek sahip çýktý ona.
Kýlýçdaroðlu'nda konu ettiði þey Aleviliði deðil Erdoðan'ýn.
Yerli-milli siyaset gütmesi, özü-sözü bir olmasý, yalan söylememesi, iftira etmemesi, iddialarýný mahkemede ispatlamasý gibi deðerler erdemler üzerinden eleþtiriyor Kýlýçdaroðlu'nu Cumhurbaþkaný. Kimliðini deðil.