Kılıçdaroğlu'nun oyunu…

CHP kazanı kaynamaya devam ediyor.

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce'nin ve bazı milletvekillerinin istifası sonrasında meseleyi CHP'nin iç krizi olmak yerine harici bir mesele gibi takdim etmeye çalışıyor.

AK Parti için sürekli yaptıkları 'her meseleyi dış düşmanlara bağlıyorlar' yakıştırmasını hatırlatan bir tavır...

CHP çevreleri bütün olup bitenleri harici faktörlere ve rakiplerine, yani AK Parti'nin oyununa bağlıyorlar. Böylece çatlak sesleri kısıp sarsıntı yaşanmasını engellemeye çalışıyorlar. Sorunu anlamaya çalışmak yerine bilinen karşıtlıkları öne sürerek üzerini örtmek istiyorlar.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmalarına bakılırsa parti içi muhalefete karşı şu söylemleri öne çıkarmayı yeğliyor:

Bir, beni devirmeye çalışıyorlar.

İki, CHP'yi bölmeye uğraşıyorlar.

Üç, Millet ittifakını dağıtmak istiyorlar.

Dört, muhalefeti dizayn etmeyi amaçlıyorlar.

Kılıçdaroğlu'nun Salı günkü grup konuşmasında AK Parti iktidarını yatıp kalkıp CHP'yi eleştirmekle suçlaması AK Parti karşıtlığı üzerinden parti içi muhalefet dalgasını perdelemeye gayretini sürdüreceğini gösteriyor.

Kılıçdaroğlu kendisini CHP'nin, muhalefetin ve Millet İttifakı'nın varlığıyla özdeşleştirmeye çalışıyor.

'Ben devrilirsem CHP, CHP devrilirse muhalefet ve Erdoğan karşıtı ittifak devrilir' gibi bir yanılsama üretmenin peşinde.

Yani Kılıçdaroğlu'nun her türlü muhalif sesi 'AK Parti'nin oyunu' olarak lanse etmesi, kendi kurduğu oyundan başka bir şey değil.

Seçimlerden önce Erdoğan karşıtlığı üzerinden oy devşirmeye çalışan CHP lideri, kendisine yönelen muhalefeti kesmek için de Erdoğan karşıtlığına sarılıyor. Beceriksizliğini, başarısızlığını ve kötü yönetimini Erdoğan nefreti üzerinden örtmeye yöneliyor.

Muharrem İnce'nin iktidarı eleştirmekle birlikte 'muhalefet sorunu'na vurgu yapması ertelenmiş ve geciken bir hesaplaşmayı ortaya koyuyor.

Kılıçdaroğlu'nun kurduğu oyun CHP'nin onlarca yıldır yaşadığı krizleri ertelemeye, sorunları perdelemeye dayanıyor. Erdoğan karşıtlığının sağladığı motivasyonu her yarayı kapatan merhem gibi görüyor.

Oysa CHP sadece Kılıçdaroğlu'nun başkanlık sorunuyla kıvranmıyor, aynı zamanda yapısal, ideolojik, fikri çalkantılar içinde.

Ulusalcı anlayışlarla sosyal demokrat çizgiden sapan CHP bir süredir mezhepçi ve Kürtçü marjinal anlayışlarla aşılanarak ulusalcı çizgiden de saptı. Geriye CHP'nin asıl fikri-ideolojik omurgasının ne olduğu sorusu kaldı.

Popülist yaklaşımlarla farklı kesimlere göz kırpan CHP yönetiminin kendi yoldaşlarına tahammülsüz yaklaşımlar sergilemesi içerideki fokurdamayı artırıyor.

CHP'nin her muhalif sesi parti içi iktidar kavgası veya rakiplerin oyunu olarak yaftalaması yapısal sorunların tartışılmasının önünü kesiyor.

Kılıçdaroğlu'nun oyunu kendi genel başkanlığını da, CHP'nin bütünlüğünü de, Millet İttifakı'nın birliğini de Erdoğan karşıtlığı üzerinden konsolide etmeye çalışması ve bunu da kendi varlığına endekslemesidir.

İnce, tam da bu oyuna taş koyuyor.