Mustafa Sabri Beþer
Mustafa Sabri Beþer
Tüm Yazýlarý

Kimin bedduasýný aldýk?

Eski Çinliler, birisine beddua edecekleri zaman "Ýlginç zamanlarda yaþayasýn!" derlermiþ. Yaþadýðýmýz zaman diliminde öylesine ilginç olaylar vuku buluyor ki "Acaba kimin bedduasýný aldýk?" diye sormadan edemiyoruz.

Bir parti genel baþkaný düþünün, yapmaya çalýþtýðý siyasetin amacý birlik ve beraberlik içinde partisini yönetmek ama o, toplumu ayrýþtýrmanýn, halk arasýna kin ve nefret tohumlarý ekmenin peþinde. Sokakta ve ekran karþýsýnda yaptýðý ýrkçýlýk ve ayrýmcýlýk yetmemiþ olacak ki belki de tarihte bir ilke imza atarak ibadet etmek maksadýyla gittiði camide bile provokasyon yapýyor.

Bir adam düþünün, eþinin kendisine emanet ettiði iffetini ayaklar altýna alýp, gizlice kameraya çekerek bunu da bir mafya reisi vasýtasýyla yaparak onu topluma ifþa ediyor. Aile birlikteliði, çýkar uðruna bir koca tarafýndan görmezden geliniyor.

Bir sanatçý düþünün, sanatýn cazibesini ve güzelliðini kullanarak insanlarý bir araya getirmesi onun iþi iken o, tam tersine, yaþadýðý toplum tarafýndan kabul görmeyen LGBT sapkýnlýðýný her platformda savunup bu gruba ait simgeleri bayrak haline getiriyor. Bir diðer sanatçý sahneden inanç deðerlerini sapýklýk olarak gösteriyor.

Bir belediye baþkaný düþünün, görevi halka hizmet etmek iken ne zaman kendisine ihtiyaç duyulsa tatilde oluyor. Kendisine emanet edilen þehri býrakýp, daha büyük hülyalarýn peþinden koþuyor. Üstüne üstlük sanki þehri dünyanýn en güzel ve modern þehri haline getirmiþ havalarýna bürünüp kendini "Süpermen" olarak pazarlama yanýlgýsýna düþüyor.

Televizyonda bir tartýþma programý düþünün, fikir tartýþýlmasý gereken yerde birden iþin rengi deðiþiyor ve yumruklar havada uçuþuyor. Herkes her þey hakkýnda bilgi sahibiymiþ edasýyla bilmiþlik taslýyor, bilgisi olmadýðý zamanda çýðýrtkanlýk yapýyor. Televizyonlar da bunun olmasýna prim veriyor ve reyting peþinde koþuyor.

Bir örgüt düþünün, insanlarý canice katlediyor, çocuk-kadýn-ihtiyar demeden on binlerce insaný öldürüyor ama kendini özgürlük savaþçýlarý ilan edip, insanlarýný öldürdüðü devletin bir kurumunda resmi görev yapan birinden destek alarak bir de film çekiyor. Üstüne üstlük bu film normalmiþ gibi bütün dijital platformlarda reklamý yayýnlanýyor ve her yerde seyredilebiliyor!

Bir topluluk düþünün, sekülerin de muhafazakârýn da eskiden adýný duyduðunda dahi refleks gösterip karþý durduðu, sapkýnlýk olarak nitelendirip lanetlediði; erkek erkeðe, kadýn kadýna iliþkileri ve LGBT sapýklýklarý bu toplulukta þimdi baþ tacý ediliyor. Siyasetin amacýndan uzaklaþan bir parti baþkaný da bu sapkýn topluluðu aile yapýsýna bir tehdit olarak görmediðini söylüyor ve böylece teþvik ediyor!

Kültür, inanç deðerleri, ahlak, aile talan ediliyor, çocuklarýmýz telef ediliyor!

Sosyologlar, pedagoglar, psikologlar ünlenmek adýna sosyal medya ve TV ekranlarýnda bol keseden tavsiyelerle mutluluk reçetesi daðýtýyor!

Aydýnlar herkesi küçümseyip fildiþi kulelerinden ahkam kesiyorlar!

Hocalarýmýz, alimlerimiz ekranlarda, sosyal medyada ilimlerini yarýþtýrma sevdasýna kapýlmýþ, meydaný ne idüðü belirsiz, toplumu ayrýþtýran piyasa hocalarýna býrakýyorlar!

Toplum; siyasetçisinden sanatçýsýna, ailesinden fikir adamýna varýncaya kadar adeta bir kaos yaþýyor. Bütün þer güçler bir araya gelip el ele vermiþ, toplumu ve devleti yok etmek için tepindikçe tepiniyorlar.

Peki, bütün bu rezaletlerin karþýsýnda olmasý gerekenler nerede?

Mesela Aile Bakanlýðý korumakla yükümlü olduðu aileye sahip çýkmak için nasýl bir plan yürütüyor?

Mesela Kültür Bakanlýðý sanatçýlarýn densizlikleri karþýsýnda sanatý ve kültürü korumak için nasýl bir eylem planý yürütmeyi düþünüyor?

Mesela hocalarýmýz, alimlerimiz, STK'larýmýz, Diyanet bütün bu denaet ve þenaatler karþýsýnda ne yapýyor? Belki yapýyorlar ama yaptýklarý yeterli oluyor mu?

Böylesine ilginç olaylar ve ilginç zamanlar varken insan devletini, sessiz kalmaksýzýn bütün gücüyle yanýnda görmek istiyor. Bu sessizlik ister istemez, toplumsal konularda zafiyet mi var sorusunu sorduruyor.

Bir yoklar yüzyýlý ve zamaný yaþýyoruz. Huzur yok, sükûn yok, sabýr yok, þükür yok, güven yok...

Tevekkülde büyük bir kuvvet vardý, sükûtta bir direnç, maalesef artýk bunlar da yok!

Dedik ya ilginç zamanlarda yaþýyoruz.

Acaba biz kimin veya kimlerin bedduasýný aldýk?