Şu SADAT meselesi iyice kabak tadı verdi. Muhalefetin 2023 seçimlerine yönelik kirli tezgâhlarından biri olduğu gayet net bir şekilde anlaşılıyor.
CHP'nin tavrı anlaşılabilir. Çünkü bir kurum veya kuruluşun sahipleri çalışanları yöneticileri eğer dindarsa CHP peşinen ona karşıdır.
SADAT kurucusu generalin ve yöneticilerinin dindar olmaları muhalefet etmek için yeterlidir.
Çünkü kendileri gibi düşünmeyen ve kendilerini desteklemeyen herkes gibi kendilerini desteklemeyen tüm dindarlar da tehlikelidir!
Yaşar Nuri hocanın tanımıyla üzerinde Kuran dışılık din dışılık örtüsü bulunan bir yönetim anlayışı.
Hele bir de bir yerlerden bu oluşum hakkında hükümet aleyhine kullanılmak üzere sufle verilmişse iş tamamdır. Araştırmaya incelemeye gerek yok hemen saldırırlar.
Öyle de yaptılar, ellerindeki delillerle yargıya gitmek yerine kalkıp mafyavari bir yöntemle SADAT'ı basmaya teşebbüs ettiler.
Çünkü ellerinde hiçbir delil yok.
Tamamen kamuoyu oluşturmaya yönelik sansasyonel bir hareket.
Tamam da, tabanının büyük çoğunluğu muhafazakar olan kendisi de muhafazakar geçinen ve Hz. Ömer'in yolunu tutacağını söyleyen İYİ Parti'nin bu konuya tekrar balıklama atlamasına ne demeli?!
Bu konuyu 4 sene önce gündeme taşıyan Meral Akşener hanımdı. 02 Ocak 2018 tarihinde Sözcü gazetesi Akşener'in ağzından, "Silahlı eğitim kampları mı kuruldu?" manşetiyle bir haber yayınladı; Tokat ve Konya'da SADAT'ın silahlı eğitim kampları kurduğunu iddia etti.
Bunun üzerine Ankara Cumhuriyet Savcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu 2018/2715 numara ile soruşturma açtı!
Haberi yapan G. Saygı Öztürk'ün ifadesine başvurdu. Öztürk, Akşener'in sözlerini haber yaptığını söyledi.
Bunun üzerine savcılık Akşener'i ifadeye çağırdı, Akşener de özetle, kendisinin eski bir içişleri bakanı olduğunu ve bazı bürokratların bazı bilgileri kendisiyle paylaştığını, sosyal medyada bazı silahlı grupların resimlerini gördüğünü ama elinde somut bir delil bulunmadığını konunun önemine binaen bu duyumları saygı Öztürk ile paylaştığını söyledi.
Savcılık bunun üzerine hem Emniyet Genel Müdürlüğü'ne hem de Tokat ve Konya başsavcılıklarına konunun araştırılması için talimat yazdı.
Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı'ndan, Tokat ve Konya cumhuriyet savcılıklarından her hangi bir kampla ilgili bilgi ve delil bulunmadığını içeren cevaplar geldi.
Ankara Cumhuriyet Savcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu, konuyla ilgili dava açmayı gerektirir suç, şüphe ve delil bulunmadığından 30 Nisan 2018 tarihinde 2018/51369 nolu karar ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
Durum böyleyken evvelki gün Meral hanım bir başka gazeteciye "SADAT'ın Türkiye sınırları içerisinde silahlı eğitim kamplarına ait fotoğraflarını gördüm. Fotoğraflar Konya ve Tokat'ta var olan kamplara dairdi" diye açıklama yapmaz mı?
Üstüne üstlük 'Benim fotoğraflarını gördüğüm kamplar kapandı.' (20 Mayıs 2022, Cumhuriyet)diyerek akıllara durgunluk veren bir cümle kurdu.
Savcıya elimde somut delil yok diyeceksin sonra da olmayan kampların kapandığını söyleyerek CHP'nin baskınına destek vereceksin!
Takdir kamuoyunun.
CHP ve İYİ Parti'nin bir projede ortak oldukları artık su götürmez bir gerçektir.
Milli olmayan bu projelerini de okyanus ötesinden yazılan hayali senaryolarla besleyip toplumu ajite etmektedirler.
Ben SADAT'ın avukatı değilim varsa kanuna aykırı halleri yargı orada. Hukuka aykırı hiçbir şeyi savunmam.
Ama oyun 2023 seçimlerine yönelik çirkin ve ucu içerde olmayan bir kurgu olarak görüldüğü için tekrar bu konuya değinme ihtiyacı hissettim.
Türkiye NATO'da önemli bir mücadele verirken; teröre destek olan iki ülkenin katılımına karşı tavır koymuşken ve bütün dünya bu konuyu konuşurken CHP ve küçük ortağının ve altılı masanın bu milli meselede tek kelime etmeyip SADAT üzerinden algı yapmaya çalışmalarını toplumun görmesi lazım.
Proje adamlar, proje ittifak!