Kiþi bazen, içindeki diktatörlük dürtüsüyle kendisine bile ihanet edebilir..

Önce bir noktaya deðinmeliyim..

Þimdi isimleri Libya, Tûnus ve Cezayir olan ülkelerin resmî bayraklarýna bakar mýsýnýz. Bu ülkelerin halklarý genelde Arap etnisitesindedirler.

Deðiþik renkler içinde, Türkiye bayraðýndaki gibi bir 'ayyýldýz' vardýr. Çoðu Hristiyan ülkelerin resmî bayraklarýndaki 'Haç- Salîb' sembolü gibi..

Bu semboller dinî bir gereklilik veya kutsiyet ifade etmez. Ama, tarihî açýdan saygý duyulan bir sembol halinde deðerlendirilmektedirler.

Türkiye devletinin ay yýldýzlý bayraðý da sanýldýðýnýn aksine, sadece Türk kavmine mahsus bir sembol deðildir. Ve bugün halkýnýn etnik kökeni Hint kavimlerine dayanan Pakistan'ýn bayraðý da Türkiye'nin bayraðýný andýrmaktadýr; keza, Malezya bayraðýnda bir 'hilâl' bulunur.

Osmanlý döneminde bayraklarda çeþitli renklerde hilâller hâkim idi. Hilâl ve yýldýz gibi sembollerin Müslüman bayraklarýnda ilk olarak yer almasý konusunda farklý görüþler vardýr ve Selçuklular döneminde bu sembollere rastlanmamaktadýr. Hattâ, bazý eski kaynaklarda, kurukafa kelle iþaretlerinin, Sultan Alp Arslan tarafýndan kaldýrýldýðý ve bayraða 'kelime-i þehadet' yazdýrýldýðý belirtilmektedir.

Bugün, halký Müslüman olan bazý ülkelerin bayraklarýnda, özellikle Orta Asya ve Kafkas ülkelerinden Türkmenistan, Özbekistan ve Azerbaycan bayraklarýnda da 'hilâl' ve 'yýldýz'lar görülmektedir.

Suûdî rejimi bayraðýnda da 'Kelime-i Þehadet' yazýsý bulunur. Bugünkü Afganistan bayraðýnda da 'Kelime-i þehadet' ve 'Allah'u Ekber' yazýsý yer alýr. Singapur, Maldiv ve Komor adalarý ve Moritanya bayraðýnda da hilâl ve yýldýzlar vardýr. Amerika- Irak arasýnda 1991'de cereyan eden Körfez Savaþý sýrasýnda da Saddam Hüseyn, Irak Bayraðý'na 'Allah'u Ekber!' yazdýrmýþtý ve hâlen de korunmakta bu sembol.. Ýran bayraðýnda 'Lâilaheillallah' yazýsý, bir mühür þeklinde yazýlmýþtýr.

Yugoslavya'nýn daðýlmasý sonrasýnda 1992'de Bosna Devleti istiklâlini ilân ettiðinde, Bosna devletinin bayraðýnda 'hilâl' vardý; ama, o korkunç Bosna Savaþý sýrasýnda Birleþmiþ Milletler Yüksek Komiseri diye en geniþ yetkilerle vazifelendirilen bir kiþi, bu 'hilâl'i kaldýrtmýþtý ve o dayatma hâlen de sürmekte..

Gönül ister ki, Müslüman halklarýn baþýnda bulunan rejimler de kendi halklarýnýn tarihî sembollerine itibar etsin..

*

Gelelim bayraðýnýn ortasýnda 'Hilâl ve Yýldýz'ý barýndýran Tunus'daki geliþmelere..

Tunus, 140 yýl öncesine kadar Osmanlý vatanýnýn bir eyaleti konumunda idi. Ama, Osmanlý -Rusya arasýndaki ve aðýr yenilgimizle sonuçlanan 1877-78'deki '93 Harbi'nin aðýr sonuçlarýndan birisi de Tunus'un, Fransa sömürgesi durumuna gelmesiydi.

*

Tunus 1956'da istiklâlini elde etti. Liderliði de Habib Bourgouiba (Burgiba) üstlendi. Ama, ilginçtir, Burgiba baþlangýçta, Türkiye'de 1920'lerdeki gibi Ýslâmî söylemlerle öne çýkýyordu. Ama, aradan 2-3 sene geçmeden, 1959'da, halkýn oruç tutmasýna karþý çýkan bir beyannâtý, Türkiye'deki kemalist-laik matbuat çevrelerinin alkýþlarýyla karþýlandý. (Ankara'daki bir yatýlý okulda, hocalarýmýz onun telkinlerini bize heyecanla anlatýyorlardý.)

Burgiba, 1967 yýlýnda Türkiye'ye geldi ve Meclis'te yaptýðý konuþmada kendisini bir 'Arap kemalisti' olarak niteledi.. Kafasý, Ýslâmî ibadet, âdet ve sembollerle mücadeleye kurulmuþtu. Sonunda 1980'lerde iyice azmýþ ve Müslüman hanýmlarýn sosyal hayatta, inançlarýna ve geleneklerine uygun örtülerle gözükmesine karþý sert tedbirler almaya baþlamýþtý.

Onun emirlerini, Ýçiþleri Bakaný General Zeynelâbidin bin Ali, acýmasýzca uyguluyordu. Abdulfettâh Moro ve Râþid el'Gannûþî gibi mücadele erleri idamdan kurtulmak için yurt dýþýna çýkmýþlardý; çýkamayanlardan birçok Müslüman lider þahsiyetler ise idam olunmuþtu.

*

Ama, Kasým-1987'de General Zeynelâbidin bin Ali, 'Burgiba'nýn artýk vazifelerini yapamaz durumda olduðuna dair bir týbbî raporla, onu kenara koydu ve idamlar durduruldu, yönetimde biraz rahatlamalar yaþandý. Gânnûþî'nin lideri olduðu 'Ýslâmî Yöneliþ Hareketi', ismini Bin Ali Yönetimi'nin isteðine uygun olarak, sadece 'Nahda/ Hareket' þeklinde deðiþtirerek siyasî çalýþmalarýný sürdürdü.

2010 yýlýnýn son günlerinde, 'Bûazizî' isimli bir seyyar satýcýnýn iþkence görmesi ve kendisini yakmasýna tepki olarak baþlayan ve Libya, Mýsýr, Yemen, Suriye gibi ülkelerdeki ve her birisi 24 ilâ 50 yýl arasýnda olan diktatörlük rejimlerine karþý 'halk patlamasý' þeklinde geliþen büyük sosyal çalkantýlarýn en az yýpratýcý olaný Tunus'ta yaþandý. Bu sonuçta Gannuþî'nin 'Hareket'inin, ýlýmlý bir mücadele yöntemi takip etmesinin rolü kabul edilebilir.

Ve iki sene önce, tarafsýz ve örgütsüz bir hukukçu olan ve fasîh konuþmasýyla dikkati çeken Kays Saîd büyük ekseriyetle Cumhurbaþkaný seçildi. Gannuþî de Meclis Baþkaný oldu. Ancak, sosyal meseleler derin idi ve rahatsýzlýklar artýyordu.

*

Ancak, Kays Said, birkaç ay önce, Fransa Baþkaný Macron'un omzunu derin ihtiram iþareti olarak öpüp 'Fransa'nýn, Tunus'da sömürgeci olarak deðil, güvenliði saðlamak için bulunduðu' gibi açýklamalarýyla þaþýrttý. Fransa, Cezayir'de de 1,5 milyon Müslümaný, güvenliði saðlamak adýna öldürtmüþ oluyordu, bu mantýkla..

Ve Saîd, evvelki gün de, Tunus Anayasasý'nýn 80. Maddesine dayanarak ve Meclis'i dondurdu, hükumet'i azletti ve askerler Gannuþî'yi baþkaný olduðu Meclis'e sokmadýlar. Bu olaðanüstü uygulamalarla þaþýrttý.

Anayasa hukukçusu ve tarafsýz Kays Saîd bugün, her kiþinin içinde bir diktatör olabileceðine ve o ihtirasla kendisine bile ihanet edebileceðine dair ilginç bir örnek oluþturuyor.

Tunus örneðinden çýkarýlacak çok dersler var.

*