Kýzýl elmamýz solmasýn

Bugün hepimiz çok iyi biliyoruz ki baðýmsýz Türkiye'nin yolu baðýmsýz bir savunma sanayiine sahip olmaktan geçiyor. Kendi silahýmýzý kendimiz yaptýðýmýz içindir ki o silahla hangi tehdidi ortadan kaldýracaðýmýza, müdahaleyi ne zaman ve nasýl yapacaðýmýza biz karar veriyoruz. Baþka bir ülke baþkentine bakmamýza gerek kalmýyor.

Bilakis, bundan 10-15 yýl öncesine kadar bize, "size verdiðim bu silahý terörle mücadelede kullanamazsýn, uçaðý kullansan bile mühimmatý kullanamazsýn, bana operasyonun detaylarýný vermeden kullanamazsýn" diyenlerden hiçbirinden izin almýyoruz artýk. Ýzin almak nedir, bilgi bile vermiyoruz!

Bu sayede düþmanýn üstüne, Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn dünyaya öðrettiði kalýpla söylersek, "bir gece ansýzýn..." gidiveriyoruz. Gidiyor ve temizleyip geliyoruz.

Bu sayede ÝHA'lardan SÝHA'lardan baþlayarak yeni nesil askeri araçlarýmýzý, silahlarýmýz, tankýmýzý tüfeðimizi, askeri uçaklarýmýz sektörün de önünde bir anlayýþla geliþtirebildik. Akýllý mühimmatlar yaptýk. Bu sayede "Kýzýl Elma"mýz gerçek oldu.

Son 20 yýlda savunma sanayiindeki yerlileþme millileþme oraný yüzde 20'lerden yüzde 80'lere ulaþtý. Oranýnýn daha da artacaðýna þüphe yok.

Ama asýl mühim olan silah sayýsýndaki, niteliðindeki artýþ olmaktan öte o silahý kime karþý, nasýl kullanýlacaðýna dair "irade" olduðuna þüphe yok. Oradaki kritik eþik çok þükür çoktan aþýldý. Türkiye güvenlik politikalarýnda tam baðýmsýz bir ülke olmayý baþardý.

PKK, DAEÞ, DHKPC, FETÖ gibi terör örgütlerine karþý yürüttüðümüz baþarýlý operasyonlarýn arka planýnda bu gerçek var.

Karabað'ýn Ermenistan iþgalinden, Libya'nýn uluslararasý güçlerin desteklediði milislerden kurtarýlmasýnýn arkasýnda bu var. Türkiye'nin askeri varlýðý ve verdiði destek sayesinde sadece abluka altýndaki Katar deðil bütün Körfez bölgesi istikrara ve barýþa kavuþtu.

Ukrayna'da yaþanan savaþ baþta olmak üzere yakýn coðrafyamýzdaki tüm çatýþma ve krizlerde Türkiye'nin sahip olduðu askeri güç kadar, o gücü barýþ için kullanýyor olmasýnýn getirdiði yeni etmen dengeleri deðiþtiriyor, deðiþtirecek. Bu Türkiye'nin yeni gücüdür.

Milli savunma sanayiimizin geldiði nokta gerçek manada "dosta güven, düþmana korku" salýyor.

Türkiye televizyonlarýnda neredeyse her gün en az bir kanalda geliþtirilen yeni bir silaha, uçurulan insansýz uçaklara dair yayýn var. Çünkü izleniyor! Çünkü halkýmýz göðsünü kabartan gücünü görmek istiyor.

Üstelik sadece Türk televizyonlarý da deðil bunlarý yayýnlayan. Yunanistan TV'leri de en az Türkler kadar ilgi duyuyor Türk silahlarýna! Uluslararasý yayýn organlarý da keza.

Hal böyle olunca bu alanda en küçük tatsýz bir geliþme olmasýn, yakalanan ivme aynen devam etsin, gülen yüzümüze gölge düþmesin istiyor insan.

Türk Harp-Ýþ Sendikasý'nýn hafta sonu Ankara'da düzenlediði, "Savunma Sanayiinin Millileþmesi ve Ýþgücü Durumu Çalýþtayý'nda masaya getirilen endiþelerin giderilmesi elzem görünüyor.

Türk Harb-Ýþ Sendikasý kamuya ait 27 askeri fabrika ve 3 tersanede çalýþan iþçilerin temsilcisi konumundaki sendika. 20 bine yakýn üyeye sahip. Bu iþçilerimiz göðsümüzü kabartan projeleri hayata geçiren, üretilen gemilerin, uçaklarýn, helikopterlerin yenileþtirme, bakým, onarým ve uçuþ testlerini yapan nitelikli iþçiler, mühendisler.

Harb-Ýþ Sendikasý Genel Baþkaný Alaattin Soydan'ýn aktardýðýna göre ekonomide yaþanan ve gelirleri eriten sýkýntý ne yazýk ki göz bebeðimiz savunma sanayii çalýþanlarý da olumsuz etkilemiþ. Tank, uçak, denizaltý yapan, akýllý mühimmat üretiminde çalýþan iþgücünün dýþarýya kaybedilmesi riski belirmiþ. Kamudan ayrýlan iþgücünün yerine yenisinin neden hemen konulamayacaðýna dair örnekler verdi Soydan: "Yetiþmiþ elemanlarýn muadili yok. Her kayýp süreci sekteye uðratýr, bir tornacýnýn tank yapan iþçiye dönüþmesi on yýllar alýr".

Uzun süre direnmesine raðmen Boeing firmasýna giden bir kadýn mühendisin adý üzüntüyle geçti mesela çalýþtayda, gidenlere son örnek olarak. Bu gidiþatýn önünün alýnmasýna iliþkin kaygý birliði oluþtu.

Milli deðerlerimiz olarak gurur duyduðumuz yerli üretim silahlara, uçaklara, tanklara, gemilere gösterilen ihtimamýn onlarý üreten isimsiz kahramanlarýmýza da gösterilmesi gerektiði ortada. Gözümüzü araçlardan insanlara da çevirelim. Boþluk oluþmasýn. Yabancý istihbarat örgütleri operasyon yapamadan, iktidara muhalefet etmekle Türkiye'ye zarar vermek arasýndaki o kalýn çizgiyi aþmakta beis görmeyen gafil muhalifler istismara kalkýþmadan endiþeler giderilmeli.

Açýðý kapatmanýn bir yolu da nitelikli iþgücünün artmasý için sektöre yönelik mezun verecek okullarýn açýlmasý herhalde. Aman geç kalmayalým.