Suriye'de yaþananlarý yýllardýr medya üzerinden izledik. 2011 yýlýnda Suriye'de muhalif gruplarla Þam arasýndaki çatýþmalar þiddetlenince köylerini ve kasabalarýný terk eden halk sýnýrlarýmýza doðru harekete geçti.
Suriyelilerin neler yaþadýðýný ve sýnýrý aþarak güneyimizde olup bitenleri görmek istemiþtim. 2014-2016 arasýnda hem çatýþma alanýna hem de sýðýnmacý kamplarýna ziyaretlerim oldu.
Savaþýn acýmasýz yüzünü en çok çocuklarda ve kadýnlarda gördüm. Yüzlerinde bir daha hiç tebessüm etmeyecek kadar hüzün birikmiþ kadýnlar ve olup bitenlerin henüz farkýnda olmayan çocuklar benim objektifime takýlmýþtý.
Türkiye oluþturduðu geçici sýðýnma kamplarýyla yiyecek ve barýnma ihtiyacýný karþýlamak için elinden geleni yapmýþtý. Saðlýk Bakanlýðý, AFAD, BM, Kýzýlay, ÝHH, Sadakataþý gibi resmi ve sivil kuruluþlar elinden geleni yaparak her can için üstün bir gayret göstermiþti.
Kamplarda kocasýný ve oðlunu bekleyen kadýnlar vardý. Çünkü onlar Suriye'de bir savaþýn içindelerdi. Ya ölüm haberleri gelecekti yahut bir tarafý kopmuþ bedenleriyle hayatta kalacaklardý.
Her savaþ acýmasýzdýr. Hayalleri olan çocuklar, evleneceði günü düþleyen gençler, torunlarýný seven nineler için savaþ bir felakettir. Biz bu felakete birkaç kez tanýk olduk ömrümüz boyunca.
2015 yýlýydý. Sýnýr kasabalarýmýzdan birinde Suriye savaþýnda ebeveynlerini kaybetmiþ çocuklar vardý. Küçük bir daireye sýðýnan kýz çocuklarýna bir psikolog ve bir öðretmen nezaretinde yetim evi oluþturulmuþtu. Öðretmen Suriyeli bir kadýndý ve bize çocuklarýn kýsaca yaþadýklarýný anlatmýþtý. Ýstanbul'dan götürdüðümüz oyuncaklarý ve çocuk kitaplarýný hediye ederek onlarý mutlu edecektik.
Çocuklar sevinçle oyuncak ve kitaplarý bizden alýp Türkçe teþekkür ettiler. 10 yaþýnda bir kýz çocuðu ise gözlerini yerdeki halýdan hiç ayýrmadý. Onun yüzüne akseden korku o kadar belirgindi ki sanki bu hayattan kopmuþ gitmiþti. Öðretmen hediyeleri eline tutuþturup sarýlarak çocuðu üst kata çýkardý. Biraz sonra geldiðinde bize o kýz çocuðunun yaþadýðý travmayý aylar sonra çizdiði resimle anlayabildiklerini söyledi. Her gece aðlayan, altýný ýslatan ve yetiþkin bir erkek görünce sadece yere bakýp kesik kesik nefes alan bu kýz çocuðu benim gözlerimi yaþartmýþtý. Çünkü savaþ acýmasýzdý.
Yarým asrý bulmayan ömrümde ne çok savaþ haberi okudum. Irak'ta yaþananlar sonra Bosna'daki katliam ardýndan Suriye milyonlarca insanýn trajedisi ve þimdi Ukrayna...
Ýnsanlýðýn dünyadaki vahþi düzene Dur! demesi gereken zamanlardayýz. Torunlarýmýza býrakacaðýmýz bir hikayemiz olacak elbette. "Bizim atalarýmýz yüzbinlerce çocuðu ölümden, salgýndan, açlýktan kurtardý..." dedirtecek bir hikâye.
Tarih sizi verdiðiniz kararlarla yargýlar ve hiç silinmeyecek bir þekilde kayda geçer.
1492'de Ýspanya'dan sürgün edilen Sefarad Yahudilerine kucak açtýk ve 500 yýl sonra bunun haklý gururunu yaþadýk. 1864'te Çerkes soykýrýmýndan sað kalan asil Kafkas halklarýný Kýbrýs'ta, Balkanlar'da, Suriye'de ve Anadolu'da iskân ettik.
Tarih mazlumlara, darda kalmýþlara, yetimlere kucak açan milletleri asla unutmaz.
Sýðýnmacýlarýn uyum sürecindeki politikalarý ve kamu hizmetlerini eleþtirebiliriz. Arapça tabela meselesinden kira artýþlarýna kadar konuyu tartýþalým ve gerekirse yasal önlemler alalým. Bunun yanýnda þirketini kurup vergisini ödeyen, iþçi çalýþtýran Suriyeli esnafý da takdir edelim.
Bütün bu tartýþmalarý makul zeminlerde ve makul bir akýlla yapalým. Geri gönderilmeleri için kampanya yapmak yerine uluslararasý kamuoyunu uyandýralým ve güvenli bir Suriye'nin inþasýný saðlayalým.
Bu meseleyi kaþýyarak sokakta kaos planlayanlarýn, Türkiye'den Kristal Gece çýkarmak için gece gündüz çalýþanlarýn farkýnda olalým. Tarih bu hikâyede bizi utandýrmasýn.